Dünyanın en zengin belediyesi

DÜNYANIN en zengin belediyesi İstanbul Belediyesi'dir. Bunu gözlemlerime dayanarak söylüyorum.

Londra, Paris, Tokyo veya Boston belediyelerinin bütçeleri resmi istatistiklere göre İstanbul'dan daha büyük olabilir. Ama bu kesinlikle yanlıştır. Yukarıda adını saydığım şehirleri son 20 yıl içinde, defalarca ziyaret ettim. Hiç birinde İstanbul'daki kadar israf görmedim. İstanbul belediyesinin değirmeni döndüğüne göre, bunun suyu biryerlerden geliyor. Nereden geliyor bilmiyorum; ama geliyor. Hem öyle bol geliyor ki, ‘‘yarısı sarf- yarısı israf’’ edimesine rağmen bu akar su bir türlü bitmiyor. İnşallah bu paralar, merkezi bütçeden çıkmıyordur. Yoksa artık bir daha olmaz denilen yeni iktisadi krizin sorumlusu İstanbul olur. Belediyemiz, hamle üzerine hamle tazeliyor. Beyaz taşlı sağlam kaldırımları söküp, pembe taşlarla yeniden döşüyor. Ufak tefek tamirat görmüş, ama daha yıllarca hizmet verecek asfatları kazıyıp, tekrar döküyor. Bir işi bitirmeden, on işe başlıyor. İstanbul şantiye değil, yangın yerine döndü. İstanbul'da on tane öğle fotoğraf çekerim ki, burası harpten çıkmış Bağdat'tır diyeniz çok olur.

* * *

1959'da ölen rahmetli hocam Fuat Çobanoğlu, ‘‘Gösteriş tüketimi her ülkede vardır; ama gösteriş yatırımı daha ziyade fakir ülkelerde yapılır’’ derdi. Bizim gibi az gelişmiş milletlerin iktisadi zaafı, zannedildiği gibi aşırı tüketim değil, verimsiz yatırımlardır. Türk insanında inanılmaz bir ‘‘yatırım hayranlığı’’ vardır. Ne kadar saçma sapan olursa olsun, halkımız her tür yatırımı sever. Yatırım yapanı da takdir eder. İsterse, yapılan o yatırımların hiç birinin ‘‘getirisi, götürüsünden’’ yüksek olmasın. Fark etmez, vatandaş onu da sever. Çünkü bireylerin kendi ‘‘dar alan’’ gözlemleriyle vardığı hüküm şudur: Yatırım, herşeyden önce iş demektir. İstihdam demektir. Yatırım bir harekettir. Hareket olan yerde de bereket vardır. Nitekim, başka hiç bir tören, halka, temel atma kadar seviç vermez. Onun için siyasi liderlerin değişmez tutkusu, olabildiği kadar çok temel atmak ve kurdele kesmektir.

* * *

Medyada sık sık, bu fakir ülkede çok pahalı düğünler yapılılıyor, bunlar israftır diye ‘‘popülist’’ yazılar çıkar. Halbuki, çok tenkit edilen bu pahalı düğünlerin, başkalarının hasetini çekmekten başka, özellikle iktisadi bakımdan hiç bir sakıncası yoktur. Hatta faydası vardır. Pahalı düğün yapmak, zenginler için bir itibar kazanma yoludur. Bu bir tatmindir. Eğer harcanan paralar, namuslu yollardan kazanılmışsa, düğün sahibine ‘‘helal olsun patlatlattığın bu havai fişekler’’ demek gerekir. Kişinin kazandığı parayı dilediği gibi harcayabilmesi, temel bir özgürlüktür. Kaldı ki; on pahalı düğünlerde sarf edilen para, belediyenin bir günde sarf ettiği değil, ‘‘israf’’ ettiği paranın yanında devede kulak kalır.

* * *

Belediyeler, halkın parasını harcar. Belediye başkanlarının, düğün yapan damat babası gibi, halka ‘‘ben sizin için şunları yaptım demesi’’ yakışık almaz. Çünkü harcadığı paranın sahibi, övündüğü kişilerdir. Bir belediye başkanı, eğer yaptıklarıyla övünecekse halka, onların kendisine emanet ettiği paraları ne kadar titizlikle harcadığını anlatmalı ve yaptığı işlerin isabetini ve verimliğini öne çıkarmalıdır.

Son Söz: Kamu parasıyla, caka satılmaz.
Yazarın Tüm Yazıları