EVET, yanlış okumadınız; döviz fiyatları düşecektir. Çünkü dövizin bugünkü seviyesi ‘‘gereksiz’’ mertebede yüksektir. Şöyle basit bir hesap yapalım:
Kaba olarak, yılbaşından bu yana yüzde 96 nominal devalüasyon olmuştur. Enflasyon ise yüzde 32'dir. Bu durumda reel devalüasyon yüzde 48 olur. Yılbaşında TL'de yüzde 25'lik bir aşırı değerlemenin var olduğunu kabul edip bunu da yüzde 48'den düşersek, varacağımız sonuç TL'nin bugün yüzde 19 mertebesinde gereksiz değersizleşmiş olduğudur. Önümüzdeki aylarda ‘‘eşyanın tabiatında mevcut olan güçle’’ (with the force of the things), yukarıda hesapladığımız yüzde 19'luk fark kapanacaktır. Nominal olarak dolar, bugünkü seviyesinden pek gerilere gitmeyebilir. (Tabii, giderse bu kapanma çok daha sağlıklı olur.) Ama gitmese de, hatta dolar artmaya devam etse de yüzde 19'luk fark, kapanacaktır. Bu kapanma ‘‘enflasyonun, devalüasyondan daha hızlı artması şeklinde’’ tecelli edecektir. Bunun neticesinde:
1. Önümüzdeki aylarda enflasyonun, ilan edilenden daha hızlı yükselmesi beklenmelidir.
2. Pek tabii, doların fiyatı (şu veya bu sebeple) 1994'te olduğu gibi yüzde 20 dolayında geri giderse, enflasyonun bu gerekçeyle hızlanmasına lüzum kalmayacaktır.
3. Enflasyonun hızlanması, firmalarının satış fiyatlarının, maliyet artışlarından daha fazla artması demektir. (TÜFE, TEFE'den hızlı yükselecektir.) Bu ise, bugün kársızlıktan beti benzi solmuş, adeta pili bitmiş sanayi firmalarının tekrar ‘‘kár etmeye’’ (yani enerji biriktirmeye) başlaması anlamına gelir.
4. Enflasyonun artması, halkın, fiyat beklentilerini değiştirecektir. Kısaca ‘‘şimdi al, kárlı çık’’ ilkesi işlemeye başlayacaktır. Bu suretle stoklar azalacak ve kapasite kullanım oranları yükselecektir.
5. Enflasyonun artması, vergi gelirlerinin nominal olarak artması sonucunu sağlayacaktır. Harcamalar sıkılmaya devam edilirse, kısa vadede kamunun finansman açığı azalacaktır.
6. Enflasyon reel faizleri düşürecektir. Çünkü, enflasyon ‘‘anapara’’nın aşınmasına sebebiyet verir. Bu da, istenmeyen bir yöntemle de olsa ‘‘programın başarısı için, faizler düşmelidir’’ şartının yerine getirilmesi demektir.
7. Enflasyon için, para arzının, milli gelirden hızlı artması gereklidir. TL'de bir para arzı esasen olmuştur. Ancak son 8 ay içinde Türkiye'den çıkan net (giren çıkan farkı) dövizi, Merkez Bankası rezerv azalışı olarak alsak, kaba olarak 10 milyar doları bulmuştur.
8. Bugün ekonomik sistemde yaşanan tıkanıklığın bir önemli sebebi işte bu döviz çıkışıdır. Malum, Türkiye'ye ne zaman para girse, işler açılır; ne zaman ülkeden para çıksa işler kesatlaşır.
9. Bu kriz sona erdiği zaman, geriye ‘‘enflasyonu düşürme’’ meselesi kalacaktır. Yani başladığımız yere geri dönmüş olacağız. Üstelik bir hayli dayak yemiş olarak.
10. Bundan sonraki, enflasyonu düşürme programını (böyle bir program gerekecektir) sadece ‘‘Hazine-Merkez Bankası’’ paslaşmalarına değil, mutlaka halkın katılımı üzerine inşa etmek gerekecektir.