Paylaş
Türk Lirası, uzun yıllar süren yüksek enflasyon yüzünden “ölçme birimi” olma niteliğini kaybetmiştir. Ayrıca uluslararası istatistiklerde, ülkeleri birbiriyle kıyaslayabilmek için ortak bir ölçü birimi gereklidir. ABD Doları, herkesin zihninde belli bir büyüklük çağrışımı yaratabilen tek para birimidir. Bu iki sebepten dolayı, Türkiye’de de gerek makro, gerek firma hesaplarını “dolarla ifade etmek” adet olmuştur. Ancak bunu dolara dönüştürmenin bir adabı vardır. Buna uymak gerekir. Aksi takdirde, dolarla hesap kafa karıştırmaktan başka bir işe yaramaz.
* * *
Cari fiyatlarla yapılan hesapları ve hazırlanan tabloları, gerek enflasyon düzeltmesine tabi tutarken, gerekse dolara tercüme ederken uyulması gereken hesap ilkesi, “eski yıllara ait parasal sayıları cari yılın fiyatlarına” göre yeniden inşa etmektir. Diğer bir değişle, kıyaslama bugünkü sayılar geçmişe götürülerek değil, geçmiş yıllardaki sayılar günümüze taşınarak elde edilen seriler ve tablolar kullanılarak yapılır. Bu ölçme prensibine genellikle kimse uymamaktadır. Buna resmi istatistikler de dâhildir. Aşağıda, Türk Lirası ile yapılan milli gelir ölçümlerin Dolara dönüştürülürken ne kadar vahim hata yapıldığını bir örnekle anlatacağım.
* * *
Toplam veya kişi başına milli gelir artış veya azalışlarını doğruya en yakın ölçme yöntemi “Türk Lirası ve sabit fiyatlarla” yapılandır. Sabit fiyat, ölçümü, geçmişte belli bir yılı esas alır. Buna “baz yıl” da denir. Yani o yılın fiyat düzeyi 100 kabul edilir. Ondan sonraki yıllarda cari fiyatlarla yapılan milli gelir hesapları, o yılın “zımni deflatör” tabir edilen bir tür enflasyon endeksine bölünerek sabit fiyata dönüştürülür. Bu şekilde hesaplanan “sabit fiyatlarla toplam milli gelir”, baz yılın milli gelir rakamına bölünerek “100” dolayında bir endeks sayısı bulunur. İki yıl arasındaki fark, bir önceki yılın sayısına bölünerek artış veya azalış yüzdesi hesap edilir.
* * *
Şimdi gelelim milli gelir sayılarını dolara tercüme ederken yapılan vahim hataya. Sözde düzeltilmiş resmi istatistiklere göre, Türkiye’nin toplam milli geliri, 2002 yılında 230 milyar dolarmış. 2008 yılında bu 741 milyar dolar olmuş. Yani yüzde 222 artmış. 100 iken 322 olmuş. Yine resmi istatistiklere göre 2002 ile 2008 yılları arasında (7 yılda) sabit fiyatlarla toplam milli gelir yüzde 50 artmış. Yani 100 iken 150 olmuş. Şimdi “aynı şey” yani Türkiye’nin milli geliri bir hesaba göre yüzde 222 bir hesaba göre yüzde 50 artar mı? Bu nasıl bilim böyle? Şimdi de size bu hesabın doğrusu nasıl yapılır onu söyleyeyim. Türkiye’nin milli geliri 7 yılda yüzde 50 artmıştır. Nokta. Eğer milli gelir 2008’de 741 milyar dolarsa, 2002’deki milli gelir de bunun üçte ikisidir. Yani 494 milyar dolardır. Resmi istatistikte gösterildiği gibi 230 milyar dolar değildir. İşte yukarıda sözünü ettiğim “geçmiş yıllara ait sayılar cari yıla taşınır” ilkesinin önemi buradadır. Çünkü biz bugün, (bugünü 2008’in sonu olarak düşünün lütfen), doların bugünkü satın alma gücünü biliyoruz. 2002’dekini çoktan unuttuk. Yok, bugünkü sayıyı 2002 dolarına tercüme edeceksek, 2008’in milli geliri, 2002 fiyatlarıyla 345 milyar dolardır.
Son Söz: Bebek yüzde 50 boy atmışsa, santimle de inçle de ölçülse, bu değişmez.
Paylaş