DURDUK yerde zenginleşmişiz; ne güzel. Bakanlar Kurulu’nun 2011 Yılı Programı’nda yer alan Fert Başına Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla’ya ilişkin hesaplarda bazı düzeltmeler yapılmış.
Lafı uzatmadan söylersek neticede, 2010 yılı için tahmin edilen “Satın Alma Gücü Paritesi”ne göre kişi başına milli gelir, 2.354 dolar artışla 13.038 dolardan, 15.392 dolara çıkmış. Ayrıca 2011 yılı için öngörülen kişi başına milli gelir de 2.473 dolar artışla, 13.653 dolardan 16.126 dolara yükseltilmiş. Bu düzeltme hesaplarını yapanlar, muhakkak ellerindeki verilere göre hareket etmişlerdir. Ben hesapçıların, hükümeti yağcılık yapmak veya propaganda için rakamlarla oynadığını iddia etmiyorum. Ayrıca tahmin de etmiyorum. Ancak burada bulunan rakamların takdiminde kavramsal bir hata var. Hem de çok ciddi hata var. * * * 1. Milli gelir hesapları, “fizik olayların, finansal ifadesi”dir. Çünkü milli gelirin yaratılması denilen süreçler, son tahlilde fizik olaylardan meydana gelir. Milli gelir, bir milletin bir yılda ürettiği mal ve hizmetlerin toplam değeridir. Bunun içinde demir, çimento gibi elle tutulan metalar, elektrik gibi elle tutulamayan ama aletle ölçülen görünmez ürünler de vardır; sakal tıraşı veya sırt masajı gibi hizmetler de. Bir yıl içinde fizik olarak ne üretilmişse, üretilmiştir. Bir zaman sonra ölçümlerde hata yapıldığının farkına varılabilir. Rakamlar düzeltilir. Ama bulunan hataların düzeltilmesiyle “üretilmiş” miktarlar ne artar ne de azalır. Dolayısıyla lirasal veya dolarsal sayılar değişince, fizik miktarlar yani “gerçek milli gelir” değişmez. Bu sebeple düzeltmeler kamuoyuna sunulurken “milli gelir arttı” diye bir ifade kullanılamaz. Hele, hele Satın Alma Paritesi’yle ABD Doları’na göre kişi başına milli gelir gibi çok su kaldıran bir ölçümden sonra böyle ifadeler hiçbir şart altında kullanılamaz. 2. Bundan daha da önemli olan husus şudur. Bu yılın mili gelir rakamı ilan edilirken, cari yıldan önce gelen tüm yılların milli gelir rakamları da “cari yılın dolarına” veya “cari yılın TL’sine” dönüştürmelidir. Bu düzeltmeyi yapmamanın ne kadar vahim algılama bozukluğuna sebep olduğunu somut bir örnekle anlatayım. 3. AKP, 2002 yılının Kasım ayında iktidara geldi. 2002 (hariç) 2010 (dâhil) geçen son 8 senede milli gelirimizin mürekkep büyüme oranı, (yani büyümenin büyümesi de hesaplanarak yapılan ölçüm) % 45’tir. Türkiye nüfusunun yılda %1.2 arttığı varsayımıyla aynı döneminde nüfus artışı % 10’dur. Bu iki yüzde birbirine bölünürse, sabit fiyatlarla son 8 yılda kişi başına “gerçek milli gelir artış yüzdesi” bulunur. Bu oran %31,5’tur. Bunun anlamı şudur. 4. Eğer 2010 milli geliri, düzeltilen hesaba göre kişi başına 15.392 dolar ise, 2002 yılının kişi başına milli geliri de “bu günün dolarıyla” 11.705 dolardır. Yani Türkiye’de kişi başına gelir, son 8 yılda toplam olarak, 12.000 değil sadece 3.687 dolar artmıştır. * * * Şüphesiz bu da bir başarıdır. Ama 2002’de kabaca 3.400 dolar olan kişi başına milli gelirin, 2010 yılında 15.400 dolara çıktığı yanlıştır. Doğrusu, kişi başına milli gelir 11.700 dolardan, 15.400 dolara çıkmıştır. Son Söz: Bile, bile yapılan yanlışa, yalan denir.