Diklenmek ama dik durmamak

"İNSAN dik durmalı ama diklenmemeli" dendi.

Bakıyorum Türkiye adına hareket edenler, fırsatını buldukça, orada burada dikleniyorlar, ama dik duramıyorlar. Çünkü dışarıdan para gelmezse aç kalacağımıza inandırılmışız bir kere. Gazeteleri okuyun TV’lerdeki IMF yorum ve tartışma programlarını izleyin. Göreceksiniz ki; kullanılan cümlelerin içinde "dışarıdan para gelmezse halimiz perişan" inancının zikri var. Annelerimizin bir sözü vardı. Çocukları hastalandığında "hasta olmasından değil, huyu değişecek ondan korkuyorum" derlerdi. Ben IMF anlaşmasının şartlarından değil, gelecek paranın, milletin zaten düşük olan özgüvenini daha da düşürmesinden korkuyorum.

* * *

Perşembe ve Cuma günleri dünyadaki ekonomik gelişmelerin Türkiye’ye etkilerinin tartışıldığı Forum İstanbul 2009 toplantıları yapıldı. Bu forumun, Merkez Bankası eski başkanı Gazi Erçel’in yönettiği açış oturumunda Harvard Üniversitesi’nden Dani Rodrik, IMF eski Birinci Başkan Yardımcısı Anne Krueger, Kemal Derviş ve ben konuşmacı olarak yer aldık. Ben yaptığım konuşmada, küresel krizin "kapitalist sistemin" kendi diyalektiğinden kaynaklandığını anlattım. İnsanların "az çalışarak çok zengin olma arzularının" birey için mümkün ama toplum için gerçekleşmesi imkánsız bir hayal olduğunu söyledim. Menkul ve gayrimenkul yatırımlardan para kazanmak için "bir kurnaza, yedi aptal" gerektiğini söyledim. Bu altın oran bozulunca arsa ve borsanın krize girdiğini ve bunun da milli gelir düşmesine sebep olduğunu anlattım.

* * *

Anne Krueger bende iz bırakacak bir şey söylemedi. Kemal Derviş ve özellikle Dani Rodrik, Türkiye’nin cari açık veren bir ekonomik politikayla, büyümesini sürdüremeyeceğini söyledi. Kemal Derviş, cari açık veren Doğu Avrupa ülkeleriyle birlikte aynı sakatlıkla malûl Türkiye’nin küresel krizden kötü etkilendiğini söyledi. Cari açığı olmasaydı Türk ekonomisi, bu krizi daha kolay atlatırdı dedi. Benim yıllardır davul çala, çala anlatmaya çalıştığım bu "temel gerçek" bu vesileyle bir kez daha vurgulandı. Ama ben Türkiye’nin bu yanlıştan döneceğini hiç sanmıyorum. Çünkü Türkiye "borçkolik" olmuştur. Dışarıdan borç alamazsa perişan olmakta, krizlere girip kendini yerden yere atmaktadır. Türk ekonomisinin egemen güçleri buna izin vermeyecektir. Kendi tasarrufuyla değil "dışarıdan para alarak" kalkınmak bugün hálá Türkiye’de geçerliliğini koruyan tek ulusal iktisat politikasıdır.

* * *

Suriye hududundaki mayınların temizlenmesi meselesiyle ilgili söylenenler bana saçma sapan gelmişti. Anlaşıldı ki işin içinde yine "dışarıdan para getirme" dürtüsü yatıyor. Yabancı sermaye ne melektir ne de şeytan. Ama zannedildiği gibi dinsiz ve ırksız değildir. Çünkü her paranın sahibi vardır.

Son Söz: Paranın değil, ama sahibinin dini ve tıyneti vardır.
Yazarın Tüm Yazıları