BUGÜN Türkiye’nin tartışılmaz siyasi önderi Erdoğan’dır.
Büyük liderler, sadece soyadları ile anılır. Bırakın Atatürk’ü, İnönü’yü; Bayar, Menderes, Demirel, Ecevit, Özal, Erbakan denince herkes kimin kastedildiğini anlar. Batı da bu böyledir. Kennedy, Reagan, Churchill, Clinton’dan söz ederken ilk isimlerini de zikretmeye gerek yoktur. Hatta bu gibi tarihi kişilerin adının önüne "Mister" veya "Sayın" gibi saygı ibareleri koymak da gereksizdir. Erdoğan’dan, Sayın Recep Tayip Erdoğan veya Sayın Tayip Erdoğan diye bahsetmek, onun eriştiği noktayı küçümsemek anlamına gelir. Bu sebeple yazılarımda sadece Erdoğan demeği tercih ediyorum.
Seçimlerden önce AKP tarafından hazırlanan propaganda afişlerinde Menderes, Özal ve Erdoğan’ın resimleri yan yana konmuştu. Bu kompozisyonla, Erdoğan’ın siyasi çizgisi, anlatılmış oluyordu. Bu tabloda Menderes’ten sonra Demirel’in resmini de koymak gerekir. Aksi takdirde 1960-1980 arasında merkez sağı kimin temsil ettiği ve iktidara taşıyan liderin kim olduğu halka anlatılmamış olur. Demirel’in, halen hayatta olması ve DYP ile ilişkilendirilmesi, yani bir bakıma AKP’nin muhalifi gibi algılanması yüzünden bu hatanın yapıldığı kanaatindeyim. Demirel’i, "Birinci Demirel" (1965-1980) ve "İkinci Demirel" (1991-2000) olmak üzere iki dönemde incelemek gerekir. Menderes’le başlayan ve günümüzde Erdoğan’la devam eden merkez sağ iktidarlar zincirinin kayıp halkası "Birinci Demirel"dir. Bu halkayı yerli yerine koymak, propaganda açısından olmasa bile, siyaset tarihi açısından şarttır.
* * *
Merkez sağ hükümetlerinin değişmeyen iktisadi çizgisi "pragmatizm"dir. Yani iktisadi meselelere, herhangi bir ilkeler kümesinden değil, o gün ne yapmak yararlıysa o yapılmalı açısından yaklaşılır. Mesela Erdoğan, "Referansım İslam" demiş, ama dünyanın en acımasız faizci iktisat politikasını uygulamakta tereddüt etmemiştir. Acaba İslam’da kadınların başlarını açmaları mı, yoksa halkı sömüren fahiş faizci düzen kurmak mı daha ağırlıklı yasaklardandır? Yüksek faiz, işe yaradığı için, Erdoğan referansını değiştirmiştir. Buna mukabil türban konusunda, siyaseten işe yaradığı için, eski referans korunmuştur. Gazetelerin yazdığına göre; sol seçmenlerin "nefret etmekten en çok zevk aldıkları" parti başkanı unvanını uzun zamandır kimseye kaptırmayan Baykal, 2002 yılında şöyle demiş: "AKP, inancı icabı, IMF ile anlaşma yapmaz.Bu yüzden iktisadi düzen çöker.Bunlar iki ay dayanamaz."
Baykal yanılmış. Ama nerede? AKP’nin inancı icabı (referansı İslam olduğu için) faizci IMF ile anlaşma yapmayacağı öngörüsünde. İşte Baykal’ı yanıltan, onları da kendisi gibi "saplantılı" sanmasıdır. Özal da, Demirel de, Menderes de esnekti; pragmatistti. Ekonomide serbestlik, özelleştirme ve yabancı sermayeyi teşvik Menderes’le başlamıştır. Ancak şartlar, bu politikaların istenilen sonuçları vermesine izin vermeyince, onlar da dediklerin tersini yapmıştır. Döviz fiyatının piyasada teşekkül etmesi modeli de Demirel-Özal ortak yapımıdır. Döviz fiyatını manipüle etmek de. Ancak tek bir konuda merkez sağın iktisat politikası hiç değişmez. Halk ta bunu çok sever.