KEMAL Derviş’in televizyon konuşmasından sonra, piyasalar dalgalandı.
Borsa düştü, döviz fiyatları yükseldi. Kimilerine göre bu dalgalanma, Derviş’in konuşmasından değil, yurtdışı piyasalardaki gelişmelerden kaynaklandı. ABD ve Japon merkez bankaları faiz artırımında bulunacaklarını söyledi. Bunun, gelişmekte olan ülkere akan sermayenin 2006’da azalacağı anlamına geldiği ifade edildi. Üstelik, uygulanan "yüksek faiz-düşük kur" politikası yüzünden Türkiye’nin de döviz açığı gitgide artıyor. Bu iki vektörün birleşkesi, bizim gibi "cari açık müptelası" bir ülkede pek tabii piyasaların asabını bozar.
* * *
Yaklaşık elli yıllık iktisat öğrencisiyim. Şunu iyice belledim ki, piyasa hareketleri hakkında kısa vadeli öngörülerde bulunmak kadar insanı mahcup eden bir tuzak olamaz. İktisatçının görevi, dostum Asaf Savaş’ın yaptığı gibi "konjönktür analizi" yapmaktır. Nefesi kuvvetliyse, orta ve uzun vadeli değişimleri öngörebilir. Umumi arzu üzerine yapılan kısa vadeli tahminlerde yanılma riskini en aza indirmenin yolu "önemli bir değişiklik olmayacaktır" şeklinde konuşmaktır. Önemli değişiklikler geç ve güç ortaya çıkar. Bunun sebebi, fizikte "atalet momenti" denilen olgudur. Her hareketin ve hareketsizliğin üstünde bir "inertia" (değişime direnme enerjisi) vardır. Bir volan, saat istikametinde yönünde dönerken, aniden ters istikamette dönmeye başlayamaz. Dışarıdan bir müdahale olmadıkça hareketsiz kitle, hareketsizliğini; hareketli kitle hareketini sürdürür. Bu yüzden "indi çıktı iktisatçıları", borsa yükselişe geçmişse daha da yükselir; düşüyorsa daha da düşer diye öter. Sisteme dışarıdan bir müdahale beklenmiyorsa, 100 kere tahminde bulunulsa, bilin ki 99 keresinde "Olaylar aynı yönde devam edecektir" diyenler haklı çıkar. Borsa oyunculuğunda "trend is your friend" (su dökerken rüzgarı arkana al) yararlı bir kuraldır. Trendin kısa zamanda terse döneceğini öngörerek pozisyon alanların haklı çıkması kırk yılda bir olur. Ancak işler bir defa terse döndü mü, bu sefer de "Yeter artık bu kadar düzeltme" demekle sular durulmaz. İster dövizde, ister borsada, ister faizde olsun "abartılı dalgalar" (over shooting) kendiliğinden oluşur.
* * *
Böyle günlerde, merkez bankası ve hazine nasıl hareket etmelidir? Ahlaki kural şudur: Kamunun para politikası aktörleri, özel mali kurumların dolduruşuna gelmemelidir. Finans sektörünün fon yöneticileri, kárlarını, merkez bankasının ve hazinenin elini görerek, daha da iyisi hangi hamleyi yapacağını sufle ederek maksimize eder. Para politikası uygulayıcılarının kulakları tıkalı, gözleri açık olmalıdır. Adımlarını, piyasalara yaranmak için değil, ekonomide nasıl bir yapısal dönüşüme sebebiyet verir diye düşünerek atmalıdır.
Son Söz: Faydalı bilgi, verene değil, alana yarayandır.