Çin ne zaman komünist olacak

KOÇ Üniversitesi’nin bu yılki mezuniyet töreninin konuk konuşmacısı Dr. Victor K. Fung adında bir Çinli idi. Fung, tam anlamıyla modern bir “Süpermen”.

Yarım asrı geçen ömrüne rağmen otuz yaşlarında duruyordu. Daha doğrusu durduğu yerde duramıyor, etrafına bir şeyler anlatmak için mütemadiyen konuşuyordu. Victor Fung, aslen Hong Kong’lu. Amerika’nın iki itibarlı üniversitesini bitirmiş. Önce M.I.T.’de elektrik mühendisliği okuyup, mastır almış sonra Harvard Üniversitesi’nden İşletme Ekonomisi doktorasını tamamlamış. Mezun olduktan sonra Harvard Üniversitesi’nde kalıp 5 yıl hocalık yapmış. Sonra memleketine geri dönüp iş hayatına atılmış. Çok büyük bir işadamı olmuş. Ama bilim ve fikir adamlığını bırakmamış. Kendisiyle sohbet ederken bir şeyi müşahede ettim. Dr. Fung, sorulan sorular ne kadar hınzırca veya önyargılı hatta saçma bile olsa, hepsini dikkatle dinliyor. Sorunun içindeki özü buluyor ve ona en ciddi şekilde cevap veriyordu. Kendisine hınzır soru yöneltenlerden biri de bendim: “Dr. Fung, Çin ne zaman komünist olacak?” dedim.
ÇİN ZATEN KOMÜNİST
Benim sorumun amacı, Çin’in siyasi olarak komünist, iktisadi olarak da kapitalist olmasının yarattığı (eğer varsa) çelişkileri öğrenmek ve Çin’in bunları nasıl bağdaştırdığını anlamaktı. Ben bunun cevabını bulamamıştım. Eninde sonunda, ya Çin’in iktisadi sistemi de komünistleşir ya da siyasi sistemi liberalleşir diye düşünüyordum. Aynı soruyu “Çin, ne zaman çok partili demokrasiye geçer” diye de sorabilirdim. Benim sorum üzerine Fung, bir lahza durdu ve “Çin zaten komünist” dedi. Arkasından Çin’in siyasi sistemini anlatmaya başladı.
ÇİN’DE ELİTİST YÖNETİM VAR
Dr. Fung, Çin’de yönetim “elitisttir”; Çin’de sadece en yetenekli insanların, üst yönetim kademesine yükselebildiği bir sistem vardır dedi. Komünist Çin’de “elit”in ne anlama geldiğini de şöyle anlattı. Çin Komünist Partisi’nin 70 milyon üyesi varmış. Her yıl, ülkenin en kuzeyinden en güneyine, en doğusundan, en batısına kadar her yörede kurulu, iyi veya kötü tüm üniversitelerinden en yüksek not ortalamasıyla mezun olanların % 3’ü komünist partisine giriyormuş. Bu suretle, Komünist Partisi ülke çapında “temsili” bir yapıya kavuşuyormuş. Her yıl, yeni gençler Komünist Partisi’ne girdiğinden, kadrolar sürekli gençleşiyor ve yenileniyormuş. Dr. Fung, Çin’i gerçekten yönetenlerin sayısı işte bu seçme (elit) insanlar arasından çıkıyor. Tepe yöneticilerin sayısı da 10’u geçmez dedi. Sonra ilave etti. Eğer bu 10 kişi, 70 milyonun arasından uzun yıllar boyunca süren bir süzgeçlemeden sonra tepeye çıkmışsa, inanın bu kişiler hem çok zeki, hem de çok akıllıdır diye ilave etti.
ÇİN’DE KONFÜÇYÜS GEÇERLİDİR
Dr. Fung: Çinlinin dünya görüşü, Konfüçyus öğretisidir deyince ben, “Konfüçyus öğretisi nedir?” diye sordum. O da “Uyumdur; duruma uymak ve şartlara göre davranmaktır” dedi. Sohbete katılanlardan Koç’un eski yöneticilerinden Hasan Subaşı, ama bu şartlara göre davranmak ilkesi, “amaç, aracı meşru kılar” ve “devlet, fertten önce gelir” anlayışını hâkim kılmaz mı? Halbuki Batı’da, araç da amaç kadar önemlidir, birey toplumdan önce gelir diye karşı bir görüş ortaya koydu. Dr. Fung, “haklı” olabilirsiniz, ama Çin budur işte dedi.
Son Söz: Hak tektir; ama kul onu bilmez.
Yazarın Tüm Yazıları