Cari açık kapama

ÖNCE, neden bahsettiğimizi özetleyelim. Bir ülke ekonomisinin ne durumda olduğunu gösteren iki açık (veya fazla) var.

Bunlardan biri ‘iç açık’ yani devletin gelir gider dengesidir. Diğeri ise ‘dış açık’ veya ‘cari açık’ yani ülkenin döviz dengesidir. Dış açık ‘Ödemeler Dengesi’ denilen bir tabloda gözükür. Bu tablo iki kısımdan oluşur. Çok kaba olarak anlatmak gerekirse, ‘Cari Hesaplar’ denilen birinci kısımda, bir ülkenin, ürettiği ve yabancılara sattığı mal ve hizmetlerden elde ettiği gelirlerle, yabancıların ürettiği mal ve hizmetleri almak için katlandığı giderler yer alır. Bu hesabın bakiyesine ‘cari açık’ denir. Ödemeler Dengesi tablosunun ikinci kısmına ‘Sermaye Hesapları’ adı verilir. Burada da tablonun üst kısmında, yani ‘Cari Hesaplar’ da ortaya çıkan açığın nasıl kapatıldığı veya fazla varsa bu fazlayla ne yapıldığı yer alır. Eğer ortada bir ‘cari açık’ varsa, ülkenin bu açık kadar borçlanmış olması gerekir. Borçlanmak, başkalarının tasarruflarını kullanmak demektir. Bu yüzden, bir ülkenin ‘cari açık’ rakamı o ülkenin, ‘tasarruf açığı’ na eşittir denir. Bu eşitlik, sadece cebirsel bir ilişkiyi anlatır. Kamu yatırımlarının son derece azaldığı bu devrede, Türkiye’de tasarruf açığı olduğu için, ‘cari açık’ oluşmuştur demek yanlıştır. Doğru olan, başkalarının tasarrufları çekilebildiği için Türkiye’de ‘cari açık’ doğmuştur ifadesidir.

* * *

Tekrar edelim: Türkiye, dövizle borçlanabildiği için ‘cari açık’ vermektedir. Bunu da tasarruflara, gerek döviz ama bilhassa TL cinsinden ‘fahiş faiz’ vererek yapabilmektedir. Uygulanmakta olan ‘örtülü döviz çıpası’yla enflasyon düşürme potikasının yarattığı cari açık nasıl kapanır?

1. Cari açığın oluşmasının ‘tek’ sebebi döviz fiyatlarının ucuz kalmasıdır. Cari açığın kapanmasının ‘tek’ çaresi de döviz fiyatlarının artmasıdır.

2. Dalgalı kur rejiminde döviz fiyatlarının artmasını sağlamak için yapılması gereken, bir yandan ‘sermaye hareketleri’ yoluyla piyasaya giren döviz arzını caydırmak diğer yandan döviz talebini arttırmaktır.

3. Döviz talebini arttırmak için, bankalarının doğrudan ve dolaylı olarak taşıdıkları açık pozisyonlar resmen ve fiilen sıfırlanmalıdır. Yetmezse, bankalara ‘döviz fazlası’ tutma mecburiyeti getirilmelidir.

4. Türkiye’de açık pozisyon taşıyabilecek tek kuruluş Hazine’dir. Zaten açık pozisyonun riskinin, hem primini, hem de zararını o ödemektedir.

5. 2001 krizini takiben icat edilen ve bankaların açık pozisyon hesabında döviz varlığı olarak kabul edilen ‘takas’ kağıtları, en kısa sürede TL olarak itfa edilmeli ve bankalar pozisyon kapamak için piyasadan döviz almalıdır. Daha üç ay önce, döviz fiyatları artışa geçip, cari işlem açığını kapatacak mekanizma kendiliğinden devreye girmişken yani piyasalar refleksle düzeltme yaparken, ayağa kalkmaya çalışan hayvanın kafasına sopayla vurulmuştur. Bu çok ciddi bir hata olmuştur.

6. Dış borçlanmaya ve vadeli ithalata vergi konmalıdır.

7. Merkez Bankası, hem çok geç kalmış, hem de inadı yüzünden Hazine’ye çok külfet yüklemiş olsa da, daha fazla gecikmeden gecelik faiz oranlarını yarıya düşürmelidir.

Son Söz: Fiyatı belirleyen arz-talep kanunu, yürürlükten kalkmamıştır.
Yazarın Tüm Yazıları