BİZİMKİ dahil, hayatımda bir merkez bankasının kapısından içeri adımımı atmış değilim. Ama çok sayıda merkez bankacısı tanıdım.
Uzun yıllardır, fiyat istikrarının, gerçekten merkez bankalarınca sağlanıp sağlanmadığını anlamaya çalışıyorum. Fiyat istikrarı sadece faizle sağlanabiliyorsa, merkez bankalarında çalışan on binlerce kişi ne yapar anlamıyorum. Bana, merkez bankaları üstüne vazife olmayan detaylara boğulmuş gibi geliyor. Merkez bankalarına dışarıdan baktığım için olacak, bu kurumlardaki kadroların daraltılması gerekir kanaatindeyim. Ama bu dar kadro içinde az sayıda, bu dünyada cereyan eden olayların nedensellik ilişkilerini bütünsel olarak kavrayabilecek kapasitede beyinlerin bulunması gereğine de inanıyorum. Bu çapta kişilerin, merkez bankalarının içinden dışarıyı izlemeyi bırakıp, dışarıdan içeriye bakarak, bu kurumların hayattaki misyonunu yeniden tanımlayabileceği kanısındayım.
* * *
Bir tarihte Dr. Rüşdü Saracoğlu’nun bir konferansını dinlemiştim. Aklımda kaldığı şekliyle, merkez bankaları,
1. Öngörülebilir, yani alacağı kararlar önceden kestirilebilir,
2. İtibarlı, yani gücüne güvenilir,
3. Saydam, yani aldıkları kararlarda ve yaptıkları işlemlerde kamuyu aydınlatıcı olmaları gerekir, diyordu.
Bir süre sonra, Saracoğlu kadar ilmine güvendiğim bir başka merkez bankacısı, ODTÜ’den arkadaşım Dr. Michel Marto, İstanbul’a geldi. Ona, merkez bankalarının özellikleri hakkında fikrini sordum. Öngörülebilirlik konusunda verdiği cevap şaşırtıcıydı. Aynen şöyle konuşmuştu. "Ben, bir merkez bankası yöneticisi olarak, piyasada pozisyon almak isteyenlere elimi hiçbir zaman göstermem. Kendimi hiçbir şekilde bağlamam. Ne zaman nasıl hareket edeceğime, kendim karar veririm. Bana sıksık, önümüzdeki aylarda faizleri ne yapacaksınız, nasıl bir açık piyasa politikası uygulayacaksınız diye soru soran bankacıları terslerim. Benim sırtımdan para kazanmaktan vazgeçin derim. Sakın benim tutumumu sabit kabul edip, pozisyon almayın diye ikaz ederim. Zaman, zaman onları çok şaşırtan kararlar alırım. Para piyasaların doğru işleyebilmesi için, hiç kimsenin merkez bankasını çantada keklik olarak görmemesi gerekir. Aksi takdirde, serbest piyasa ekonomisinin düzeltici mekanizmaları çalışmaz."
* * *
İki hafta önce bizim merkez bankası, piyasa esnafının beklemediği bir zamanda faizleri çeyrek puan düşürdü. Bir de baktık esnaf, merkez bankasını "öngörülebilir" olmamakla suçluyor. Hemen aklıma Michel’in dedikleri geldi. Acaba, merkez bankasının faiz indirimini tahmin edilen günden önce yapmış olması, velev ki başkanın önceki söylemlerine uymamış bile olsa, eleştirilecek bir husus mudur? Yoksa tam aksine, ahlaki olmayan tutum, para esnafına ne gün ne yapacağını önceden bildirerek onların "riski" üstlenmeden "kárı" cebe atmalarına imkán tanımak mıdır? Sakın dalgalı kur rejimi, bu "öngörülebilirlik" yüzünden işlemiyor olmasın?
Son Söz: Yanlış, doğru olunca; doğru da yanlış olur.