ULAŞTIRMA Bakanı Binali Yıldırım, Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın tarihe geçeceğini söylemiş ve gerekçesini de şöyle açıklamış. Demirel, Boğaziçi Köprüsüyle; Özal, Fatih Sultan Mehmet Köprüsüyle tarihe geçti.
Erdoğan da üçüncü Boğaziçi köprüsü, Boğaziçi tüp geçidi ve Çanakkale Boğazı köprülerini inşa ettirerek tarihe geçecektir. Bana göre Erdoğan’ın tarihe geçmesi için, üç boğaz geçişi inşa ettirmesine gerek yok. O, şimdiden tarihe geçmiş vaziyette. Ama bu üç boğaz geçişi inşa edildikten sonra, Sayın Binali Yıldırım da tarihe geçer. Bu da fena olmaz hani.
* * *
Başbakan Erdoğan’ı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminden beri izliyorum. Zaman, zaman "tam benim gibi düşünüyor" diyorum ve takdir ediyorum. Bir kişi, bir başkasının fikrini beğenmişse, bilin ki beğendiği fikir, haddizatında kendi fikridir. Zaten her beğenme, bir bakıma kendini beğenmedir. Erdoğan’ın en beğendim fikirlerinden biri de İstanbul’un büyümesini durdurmak istemesidir. Bu bapta, çok eleştirilen ama bence doğru olan "İstanbul’a göç, vizeye bağlanmalıdır" şekilde cesur bir çıkışı bile oldu. Pek tabii burada vizeden kastedilen, İstanbul’u geçici olarak ziyaret edeceklerin değil, temelli yerleşmek isteyenlerin, nerede ikamet edeceği ve geçimini nasıl sağlayacağı sorularına cevap vermesidir. İstanbul’a yerleşmek isteyenlerin "gecekondu inşa etmeyeceğine ve işportacılık yapmayacağına" İstanbul’da oturanların inanması gerekir. Benzer kurallar İsviçre’de ve daha pek çok ülkede aynen vardır. Pek tabii bu kabil kısıtlamalar, kanun hákimiyeti olmayan Türkiye’de kolay, kolay uygulanamaz. Ama burada önemli olan Erdoğan’ın ulaştığı bilinç ve takındığı tavırdır. Belediye başkanının ulaştığı bu bilinç ve benimsediği tavır, vize uygulaması şekilde hayata geçirilemese bile, bir başka şekilde sonuca gidebilir. Sayın Erdoğan’ın İstanbul barajlarının su toplama havzalarında inşa edilen kaçak binaları yıkın emrine "yazık değil mi, insanların evlerini niye yıkıyorsunuz?" diye karşı çıkanlara söylediği "yıkım gerekçemiz, daha çok insana fayda sağlamaktır" sözlerini, benim püriten ahlák anlayışımla tam örtüştüğü için hiç unutmadım.
* * *
Gelelim bu sözlerin sahibi Erdoğan ve onu önder kabul etmiş yöneticilerin İstanbul’un nüfusunu çoğaltmak ve şehri alabildiğince büyütmek için sürekli proje üretmesi tutarsızlığına. Durmadan hem yeşil alanlar imara açılıyor, hem de imara açık alanlarda inşaat katsayısı sürekli arttırılıyor. Üçüncü köprü ise, şehrin trafik sorununu çözmekten çok, İstanbul’da büyüme patlaması yaratacak baş projelerden biridir. Bu tutum, şehre girişlere vize koyma fikriyle çelişkidir. İstanbul, büyümesi durdurulamazsa, yarattığı kaynak tahsisi çarpıklıklarıyla Türk ekonomisinin başına bela olmaya devam edecektir. İstanbul ülke tasarruflarının çoğunu kendine çekerek diğer kentlerin yeterince gelişmesine engel olmaktadır. Ne yazık ki İstanbul’un "rant yaratma" cazibesine ve "bencillerin cazgırlığına" kimse karşı duramamaktadır. Tarihe geçecek bir Tayip Erdoğan bile.
Son Söz: Her yanlış kararın, haklı bir gerekçesi vardır.