BENİM de hasbelkader aralarında bulunduğum köşe yazarlarına, zaman, zaman, "o köşeler, babanızın malı değildir" diye uyarıda bulunulur.
Bu uyarının anlamı, yazılarınızı kendi çıkarınıza hizmet etsin diye yazamayınız demektir. Yirmi dört yıldır bu gazetenin kıyısında köşesinde, buralar babamın malı değildir bilinciyle yazı yazmaya çalıştım. Bugün bu ilkeyi açıkça ihlal edeceğim. Aşağıdaki yazının amacı, tamamen kendi çıkarımı kollamaktır. Başkasının çıkarını kolluyorsam namerdim.
Buradan yetkililere sesleniyorum.
1. İstanbul Büyükşehir hudutları içinde, yolların kenarına dikilmiş bulunan bütün "park edilmez" ve "durulmaz" levhalarını kaldırın.
2. Trafik kanununda veya diğer mevzuatta yer alan park yasağı ile ilgili tüm maddeleri iptal edin.
3. Usulsüz şekilde park edilmiş arabaları çeken bütün araçları başka hizmete tahsis edin.
4. Tüm trafik teşkilatına "bundan böyle İstanbul’da park edilmez veya durulmaz diye bir yasak türü kalmamıştır; sürücüleri bu nedenle rahatsız etmeyin" diye genelge yayınlayın.
5. Lokantaların, otellerin, gece kulüplerinin, düğün salonlarının önlerinde veya hava alanlarında sunulan "vale hizmetini" yasaklayın.
* * *
Kısaca, İstanbul’da isteyen, istediği yere aracını gönül huzuru içinde park etsin. Park ettiği yer, itfaiye çıkışı, ambulans girişi, otobüs durağı, park edilmesin diye özellikle daraltılmış köşe başı, ana arter, birinci derece acil tahliye yolu, kaldırımların tam veya yarım üstü, ikinci sıra, üçüncü sıra diye düşünmesin. Canı nerede durmak istiyorsa dursun. Canı nerede park etmek istiyorsa, etsin. Alışverişini yapsın, arkadaşını ziyaret etsin, işini görsün, civardaki lokantada iki lokma yemek yesin ve bunları yaparken "acaba aracımı yanlış yere mi park ettim" diye düşünüp huzursuz olmasın. Vatandaş rahat etsin. Kapalı veya açık otoparklara veya belediyeye park ücreti ödemekten kurtulsun Hayat ucuzlasın. Netice itibariyle bu ülke, bu milletin değil mi? Vatandaşa, kendi vatanında, aracını istediği yere park etme hakkı çok görülmesin lütfen.
* * *
Tüm bunları kendi menfaatim için yazıyorum. Çünkü ben de bunları yapmak istiyorum. Korkaklığımdan "park yasaktır" veya "durulmaz" levhası görünce yapamıyorum. Ama bu levhaları ve kuralları hiç takmayan, aracını istediği yere istediği zaman park eden, özgürlüğünü doya, doya; tepe, tepe kullanan hemşerilerim var. Bu hanımları ve beyleri çok kıskanıyorum. Ben de onlar gibi olmak istiyorum. Ama yapamıyorum ve hasetten çatlıyorum. Yukarıdaki taleplerim kabul edilirse, çok rahatlayacağım. Park edecek yer bulamam, arabam başıma bela olur diye birçok yere taksiyle gitmekten kurtulurum. Ezkaza arabamı almışsam, gittiğim semtte, park yeri bucağım diye dünyanın vaktini kaybetmem. Sonunda hem uzağa park edip, hem de para ödemek zorunda kalmam.