CELAL Bayar, İstiklal Harbimizin önde gelen simalarından biridir. Bayar, Türkiye Cumhuriyeti’nde liberal ekonomiyi savunan ilk iktisat bakanıdır; İş Bankası’nın kurucusudur.
Bayar, Atatürk’ün son başbakanı ve Türkiye’nin ilk sivil cumhurbaşkanıdır. Atatürk’ten sonra en uzun süre, tam 10 yıl cumhurbaşkanlığı yapmıştır. Seçimi kaybettiği için değil, askeri darbeyle görevi sona ermiştir. Kendisini idama mahkûm eden, yüzkarası Yassıada mahkemeleri karşısında dimdik durmuştur. İdama mahkûm edilmiş, ama idam edilememiştir. Hayatı boyunca komünizmin karşında olmuş ve komünizmin veya sosyalizmin Türkiye’ye egemen olmaması için ölünceye kadar mücadele etmiştir.
"Bu kış, Türkiye’ye komünizm gelebilir" sözü ona aittir.
* * *
Bu ülkede her zaman, arkasını büyük devletlere dayayan ve onların borazanı oldukları için de sesi gür çıkan insanlar olmuştur. Bu insanların ana fikri "Türkler, kendi kendini idare edemez.Bu ülkede iyi ne yapılmışsa, büyük devletlerin dayatmasıyla yapılmıştır" şeklinde özetlenebilir. Bu zevat günümüzde, başka bir nedenle değil, sırf yukarıda özetlediğim gerekçeyle Avrupa Birliği’nin bizi içine alması her tür bedelin ödenmesine razıdır. Bunlar veya ağabeyleri, 30 yıl önce de Türkiye’nin kurtuluşu, komünizmi kabul edip, Rusya’nın uydusu olmaktan geçer diye düşünür ve bu uğurda çalışırdı. Bugün de büyük devletlerin sözünden çıkmayalım; çünkü ABD ve AB çok güçlüdür. Eğer onlar "ılımlı İslam devleti ol" diyorsa olalım; yoksa "dayağı yersiniz" demekteler.
* * *
Bu kişiler "Bu kış Türkiye’ye komünizm gelebilir" sözüyle alay etmeye pek bayılır. Şimdi de "bu kış Türkiye’ye şeriat gelebilir" sözünü piyasaya sürüp, onunla kafa bulmaya başladılar. Batıdan çok kuvvetli sol rüzgárların estiği 1970’lerin hiçbir kışında komünizm Türkiye’ye gelmemiştir. Gelemeyeceği için gelmemiş değil; stratejisi ve taktikleri deşifre edilip, karşı taarruzlarla, hücumları püskürtüldüğü için gelememiştir. Türkiye’de bu uğurda çok kararlı ve maalesef çok kanlı bir mücadele verilmiştir. Gelmemesi de iyi olmuştur. Yoksa Türkiye’de pekálá seçimle veya bir solcu askeri darbeyle sosyalizm adı altında komünizm gelebilirdi. Veya Arap ülkelerindekine benzer "Sosyalist-İslamcı" Baas’vari bir tek parti diktatörlüğü kurulabilirdi.
* * *
İslam dünyasında çok kuvvetli anti láik rüzgárların estiği bugünlerde, korumaya çalıştığımız cumhuriyetin temel özelliği, láikliktir. Müslüman bir toplumun evrim yoluyla laikleşmesi mümkün değildir. Bu yüzden laiklik bu ülkeye "devrim"le tepeden indirilmiştir. Bunun demokrasiyle çeliştiği açıktır. İçimizde bunu bilmeyecek kadar aptal kimse yoktur. Bu ülke aydınlarına düşen görev ve gösterilmesi gereken hüner, láikliği ortadan kaldırmadan demokrasiyi yerleştirmektir. Yoksa günün sonunda, ortada ne demokrasi ne de láiklik kalır. Bunun da yolu, zaten gelmez demeyip, şeriat düzeni kurmak isteyenlerle karşı mücadele vermektir. Bu mücadele, öncelikle net bir tavır koymakla başlar. Salt demokrasi istemek yetmez.
Son Söz: Hiçbir rejim, karşıtlarının atıfetiyle ayakta kalamaz.