Bu cumhuriyetin en büyük günahı

YAZIYA başlamadan önce şunu söyleyeyim. Eğer bir kişi konuşurken cumhuriyet kelimesinin başına “demokratik” nitelendirmesi getiriyorsa, o kişi Atatürk’ün kurduğu bu cumhuriyete karşıdır demektir.

Haberin Devamı

Bunu gözlemlerime dayanan bir tespit olarak yazıyorum. Bir “iyi-kötü” değerlemesi yapmıyorum. Pek tabii bu ülkede yaşayan herkesin aynı şekilde düşünmesi ve aynı şeye taraftar olması gibi bir zorunluluk yoktur. 1923’te kurulmaya başlanan ve 15-20 yıllık bir şekillenme sürecinden geçen bu cumhuriyet, üç sütun üstüne oturur. Bunlar “ulusal birlik”, “laiklik” ve “tam bağımsızlık”tır. Bugün hiç kimse cins isim olarak cumhuriyete karşı değildir. Karşı olanlar cumhuriyetin niteliklerine karşıdır. Onların tasarımladıkları cumhuriyetin de üç temel “karşı niteliği” vardır: Bunlar “çift ulusluluk”, “İslâmi bir toplum düzeni” ve “para gelen ülkelere bağımlılıktır”. Yukarıda yazdıklarım fazla keskin bulunabilir. Doğrudur. Ama bir meseleyi omurgasından yakalayabilmek için bu tarz asit-testler gereklidir. Kendinizi köşeye sıkıştırılmış hissetmeyin. Zaten “cumhuriyet” yandaşları da, karşıtları gibi her konuda anlaşmış değildir. Grinin bin tonu vardır.

Haberin Devamı

KÜRT MESELESİNİ CUMHURİYET YARATTI

Cumhuriyet karşıtlarına göre bugün ülkemizin en yakıcı sorunu olan Kürt isyanını da cumhuriyetin “ulusal birlik” politikasının sonucu ortaya çıkmıştır. Ulusal birliği sağlayacağız diye, cumhuriyet hükümetleri küçük büyük her Kürt ayaklanmasını kanla bastırmış, Kürtlere, ilkokuldan üniversiteye kadar kendi dillerinde öğrenim hakkı vermemiş ve Türkiye’de yerel yönetimleri özerkleştirmemiş, öz-güvenlik örgütleri kurdurmamış; polis, jandarma ve orduyu merkezi hükümetin tekelinde tutmuştur. Bu baskılara tepki olarak Kürtler, ortamı uygun bulunca ayaklanmış ve özerklik talep eder hale gelmiştir.

DAYATMALARI BIRAKIN MESELE ÇÖZÜLSÜN

Cumhuriyet karşıtı cephenin Türk fikir önderleri ve Kürt siyasi liderleri, cumhuriyetin “ulusal birlik dayatması” sona ererse, Kürt meselesinin de “demokratik” olarak çözüleceğini ileri sürmekteler. Kısaca, 1. Türkiye’nin her yerinde yaşayan Kürtler, ilkokuldan üniversiteye kadar kendi dillerinde öğrenim hakkına kavuşmalıdır. 2. Merkezi yönetim gevşemeli ve bölgesel-yerel yönetimler kamu finansman imkânlarına kavuşturularak güçlendirilmelidir. 3. Özerk Kürk Bölgesinde “öz güvenlik” güçleri asayiş ve kamu düzeni sağlama görevini, merkezi kolluk kuvvetlerinden devralmalıdır. Bu şartlar “anaların ağlamaması” için olmazsa olmazdır. Diğer maddeler sonra görüşülebilir.

Haberin Devamı

CUMHURİYET ÖYLE DAVRANSAYDI BUGÜNKÜ KÜRT SORUNU OLMAZDI

Cumhuriyet karşıtlarının Kürt meselesinin esas sebebi olarak gösterdikleri “ulusal birlik dayatması” politikası uygulanmayıp, şimdi sorunun çözümü diye sunulan yukarıdaki şartlar geçerli olsaydı, bugün yaşanan Kürt meselesi ortaya çıkmazdı. Bu mantıksal çıkarıma ben de katılıyorum. Ama şu soruyu da sormak gerekir. O zaman T.C., bugün hangi büyüklükte ve ne güçte bir ülke olurdu? Bu yapılanma Türkiye halklarına ve özellikle Kürtlerine ne gibi yararlar sağlardı?
Son Söz: Tedaviyle uğraşma; hasta ölünce, hastalık biter.

Yazarın Tüm Yazıları