Paylaş
Dolayısıyla kriz, bir yerde işsiz sayısının artması demektir. Öyleyse, krizden çıkmanın somut göstergesi de işsiz sayısının azalması olmalıdır. Krizin gerçek mağdurları işini kaybedenler olduğuna göre, krizden çıkılıyor müjdesine en çok iş arayanlar sevinir. Bu arada işsiz kalmasa da geliri düşen iş adamları,esnaf ve serbest meslek sahibi de krizin bitmesi dört gözle beklemektedir.
* * *
Maliye Bakanımız Mehmet Şimşek, 2010 Bütçesi’ni sunarken bunun bir “krizden çıkış bütçesi” olduğunu söylemiş. Ben aynı kanaatte değilim. Hazırlanan bütçe daha ziyade “istikrar” bütçesidir. Bunda da bir yanlışlık yoktur. Bir başka ifadeyle, bütçeyi hazırlayanlar “kırk katır mı, kırk satır mı” yol ayrımına gelince “kırk satır”ı tercih etmişler. Burada kırk katırdan kasıt, açık bütçe yoluyla ekonomiyi canlandırmak; kırk satırdan kasıt da 2009 yılında “olayların zoruyla” bozulan kamu finansman dengesinde kantarın topuzunu elden kaçırmamaktır. Niçin böyle bir sonuca vardığımı açıklayım. Bütçede 57 milyar liralık bir faiz harcaması öngörülüyor. Bu rakam yaklaşık 300 milyar lira olan “net kamu borcu”nun kabaca yüzde 20’si eder. Yani 2010 yılında kamu borcunun faizi yüzde 20’ye gelecek denmek isteniyor. Aslında bütçeyi hazırlayanlar faizler yüzde 1920 olacak demiyor. Ama kullandıkları hesaplama yöntemi böyle bir rakamın bütçede yer almasına sebep oluyor. Bir iktisat yorumcusu olarak ben, resmi rakam kullanmak mecburiyetinde değilim. Ben doğru ve gerçek rakam peşindeyim. Türk devleti gelecek yıl “net kamu borcuna” olsa, olsa yüzde 3 reel faiz öder. Bu da taş çatlasın 10 milyar liradır. 57 milyar ile 10 milyar arasındaki fark, kanaatimce faiz hesabında net değil, brüt borç stoku rakamının kullanılması ile borcun anaparasının enflasyonla aşınmasının hesaba katılmamasından kaynaklanmaktadır. Demek ki, hazırlanan bütçe kabaca “denk” bir bütçedir. Denk bir bütçeye, canlandırma bütçesi denmez.
* * *
Yukarıda yazdıklarımdan mutlaka ekonomi 2010’da canlanmaz sonucu çıkmaz. Birincisi, bu bütçe tutmaz ve benim hesabımla bile ciddi açık verebilir. İkincisi, yurt dışından gelecek kaynaklar iç talep de bir artışa yol açabilir. Daha da önemlisi bizim mal sattığımız ülkelerde ekonomiler canlanabilir ve ihracat artışıyla bizim ekonomimiz de büyür. Bu da kamu açığı vermeden ulusal ekonominin canlanması gibi fevkalade iyi bir sonuç olur. Krizden, sürdürülebilir bir tempoda yavaş çıkış, sürdürülemez hızlı çıkıştan yeğdir.
Son Söz: Boşuna sevindiren, sonunda adamı üzer.
Paylaş