TÜRK ekonomisi inat ve ısrarla uygulanan "yüksek faiz-düşük kur" politikası sayesinde son 67 yıl içinde hem enflasyonu düşürdü hem de büyüdü.
Ama cari açıklarını sürdürülemez boyutlara taşıdı. Bu bir saadet zinciriydi ve bir gün kopması gerekiyordu. Tartışmalar, kaçınılmaz düzeltmenin "düzenli" mi, yoksa "düzensiz" mi olacağı üzerinde yoğunlaşıyordu. Yoksa düzeltme (yani cari açığın sürdürülebilir düzeye inmesi) gerekli değildir diyen yoktu. Pek tabii bu düzeltme sadece cari açığın küçülmesi gibi istenen bir sonuç doğurmayacak, "düşen büyüme hızı-artan işsizlik-yükselen kur-yükselen enflasyon" gibi istenmeyen sonuçlar da hásıl edecekti. Hatırlayacağınız gibi, düzenli düzeltmeye "yumuşak iniş", düzensiz düzeltmeye "sert iniş" adları uygun görülmüştü.
* * *
Türkiye’de ekonominin iyi gitmesi, büyük çapta dünyadaki konjonktürden (iktisadi iklimden) kaynaklanmıştı. Bir başka değişle, ezelden beri "el parasıyla zenginliğe girmek" sevdalısı olan Türkiye için küresel şartlar çok uygun bir fırsat yaratmıştı. Büyümesini ihracat üzerine kurgulayan Pasifik ülkeleri dünyayı ucuz sanayi malına boğdu. ABD de toplamda 7 trilyon dolardan fazla cari açık vererek, dünyayı dolara gark etti. Bu başka türlü olamazdı. Çünkü dünya dış ticareti, cebirsel toplamı sıfır olan süreçtir. Bir ülkenin ihracatı, diğer ülkenin ithalatıdır. Bu süreç, bir başka açıdan Amerikalıların, başkalarının mesela Çinlilerin tasarruflarını yemesi demekti. Bu da sürdürülemez bir durumdu. Bu yüzden ABD’de varlık (menkul ve gayrimenkul) fiyatları balon yaptı. Benzeri balonlar diğer ülkelerde de görüldü. Son iki yıldır Amerika’da bir "kriz" (düzeltme) beklentisi iyiden iyiye konuşulur olmuştu. Bizdeki konuşmalar oralarda da cereyan ediyor, düzeltme sert mi, yoksa "yumuşak iniş" şeklinde olacak sorusu soruluyordu. Bir kez daha söyleyeyim. Batıdaki krizin kök sebebi ABD’nin cari işlem açıklarıdır. Kötü kaliteli morgıç bunun bir türevidir.
* * *
Türkiye kendi düzeltmesini (krizini) beklerken başına dünyanın krizi geldi. Bu bir bakıma iyi oldu. Çünkü ekonomiyi yönetenler, hiç olmazsa "kabahat biz de değil; bakın tüm dünya krize girdi.Biz de o yüzden krize yakalandık" diyebilirler. Bir yerde haklı olurlar. Çünkü kimse, istenmeyen sonuçların ne kadarının içten, ne kadarının dıştan kaynaklandığını ispat edemez. Krizin dışarıdan kaynaklanmış olmasının esas iyi tarafı şudur. Batı bu krizi çözmek için: 1. Para arzını arttıracak, 2. Reel faizleri sıfıra yakın hatta eksi düzeyine indirecektir. Bu suretle, 1. Finansal krize sebep olan varlık fiyatları düşüşü tersine dönecek, 2. Banka kurtarmalarla artan kamu borçlarının bütçeye herhangi bir faiz yükü olmayacaktır. Batıda uygulanan bu krizden çıkış planı, Türkiye’nin işine çok yarayabilir.
* * *
Krizle birlikte petrol fiyatları düşmüştür. Acaba Batı’da finansal kriz hiç çıkmamış olsa, buna mukabil petrolün varili 250 dolara yükselse, bu arada Türkiye de 2006’daki gibi kendi devalüasyon krizini yaşasa, işler bizim için çok daha kütü olmaz mıydı?