Başbakan’ın avukatlığını yapmak

ÇOK açık şekilde anlaşılıyor ki, ekonomik krizden çıkmak için uygulanması gereken plan, program, tedbirler paketi veya adı her ne ise izlenecek yol konusunda Başbakan ile özel sektörün görüş ve düşünceleri aynı değil.

Ben bu noktada Başbakan’ın tercih ettiği alternatiften yanayım.

1. TÜSİAD, TOBB veya kısaca özel sektörün krizden çıkmak için önerdikleri dört başlık altında toplanabilir:

a) IMF ile anlaşarak döviz girişini emniyete almak.

b) Yüksek faiz-düşük kura devam etmek.

c) İç piyasayı canlandıracak vergi indirimleri yapmak.

d) Kamu harcamalarını arttırmamak.

2. Başbakanın planı ise şöyle özetlenebilir.

a) Yüksek faiz-düşük kurdan vazgeçmek.

b) Kamu gelirlerini azaltmamak.

c) Ekonomiyi ihracatla canlandırmak.

d) Bu hususlarda mutabık kalınca IMF ile anlaşmak.

Yukarıda yazılanlar benim zihin okumamdır. Mutlaka kendi zihnimden yansımalar içerir. Taraflar, hayır biz böyle planlar önermedik diyebilirler. O zaman yukarıdaki maddelerin hangisini düşünmediklerini açıklamak da onlara düşer.

* * *

Türk ekonomisi, Amerika’da başlayan dünya krizinden, cari işlem fazlası veren ülkelere göre farklı şekilde etkilendi. Bankalarımız ve özel sektörümüz, dış áleme borçluydu. Dolayısıyla, bankalarımızın

bilánçosunda "yabancı çürük alacaklar" bulunması ihtimali azdı. Bu bakımdan Türk finansal kesimi bir "toksik varlık" sorunu yaşamadı. Buna mukabil yurt dışındaki finansal enstrümanlara para bağlamış zenginlerimiz epey darbe aldı. Bunun böyle olması cebirsel bir sonuçtur. Buna mukabil, Türk ekonomisi krize "aşırı değerlenmiş Türk Lirası" ile yakalandı. Tabii Türk Lirası kısa sürede yüzde 40 oranında devalüe oldu. Bunun sonucunda, yabancı para borcu olan sanayi şirketlerinin ve onların finansörü olan bankaların nakit akışı bozuldu. Bankalar can derdine düştü ve paranın üstüne oturarak nakit krizi yarattı. Döviz kurundaki yükseliş, şirketlerde ve özellikle bankalarda bilánço bozulmasına yani "sermaye yetersizliği"ne yol açtı. Bu yeni tablo dış bankalar indinde "Türkiye kaynaklı aktiflerin" kalitesini düşürdü. Dışarıdan borçlanma imkánı daraldı ve pahalılaştı.

* * *

Kriz bir kez başladı mı "kendi kendini besleyen" bir süreçle genişler ve derinleşir. Krizden çıkmak için ekonominin "kendi kendini düzelten" mekanizmalarının devreye girmesi gerekir. Türkiye’de bu mekanizmanın işlemeye başlaması için "faizlerin düşüp, kurların yükselmesi ve kamu harcamalarının artması" gerekir. IMF buna destek olmalıdır. Londra bankerleri ve onların işbirlikçileri bunu anlayamasa bile, zannediyorum banker kafalı olmasına rağmen, IMF bunu anlayacaktır.

Son Söz: Geç olsun, yanlış olmasın.
Yazarın Tüm Yazıları