DİNCİ ve AKP yanlısı basın, daha genel bir tanımla "cumhuriyet" sevmezler, Ergenekon davasını Atatürkçü düşüncenin kökünü kazımak için eşsiz bir vesile olarak değerlendirince, ortaya olmaması gereken bir tablo çıktı.
Kanunlarımıza aykırı eylemleri, akim kalan teşebbüsleri veya eylem düşünceleri için yargılanmakta olan kimseler, adî değil, siyasi suçlu haline geldi. Siyasi suçluluk, çok su kaldıran bir kavramdır. Hatta siyasi suç, felsefi anlamda suç değildir. Bu yüzden Ergenekon sanıkları, sonunda ne ceza alırlarla alsınlar, genişçe bir kitlenin indinde şimdiden beraat ettiler. Bu, bağımsız yargı adına çok büyük bir talihsizliktir.
* * *
Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Bush, başkomutan sıfatıyla ABD silahlı kuvvetlerinin yaptığı her eylemden veya eylem girişiminden siyasi olarak sorumludur. ABD’nin üniformalı veya üniformasız, taşeron veya gizli teşkilat üyesi, paralı veya gönüllü askerlerinin yaptığı her tür kirli işlerin nihai sorumlusu başkomutandır. Irak savaşı, öncesiyle-sonrasıyla dünya álemin aldatılmasıyla, suikastıyla, işkencesiyle, cinayetleriyle çok kirli bir savaştır. Zaten savaşın temizi yoktur ve olamaz. Harp sanatının esası, en az zayiatla, düşmana en fazla zayiat vermektir. Harpte her tür yalan, hile, desise, propaganda, kafa karıştırma, kandırma, gaddarlık, moral bozma, karışıklık çıkarma, birbirine düşürme ve acımasızlık mubahtır. Çünkü bunu yapamayan komutanların askerleri daha çok ölür. Bush, bunların hepsini yaptırtmaktadır. Ancak hiç kimse Bush’u mahkemeye çıkaramaz. Çünkü yenilmemiştir. Aynı şekilde Saddam Hüseyin de Irak silahlı kuvvetlerine her tür pisliği ve gaddarlığı yaptırtmıştı. Bunlardan sorumluydu. Nitekim yargılandı ve idam edildi. Çünkü harbi kaybetti.
* * *
Hangi İslam, hangi láiklik, hangi demokrasi, hangi Batı, hangi AB, hangi ahlák, hangi Atatürk, hangi Recep Tayyip Erdoğan gibi mugalátalarla, kafa karıştırıp siyasi tercihlerini pazarlayanları yadırgamıyorum. Bu işler hep böyle olmuştur. Kuşku yok ki, son yıllarda Atatürk’ün tasfiyesinde çok yol alınmıştır. Henüz altın vuruş yapılmamıştır. Ama o da yakındır. Özellikle bu ortamda, beni ezelden beri çok rahatsız eden husus, Atatürk "kült"ünün (resimlerinin, heykellerinin ve öz değişlerinin) riyakárca kullanılmaya devam edilmesidir. "Altı market-üstü cami" lümpenliği, nasıl dine saygı değilse, olur olmadık her yere Hz.İsa ikonu gibi Atatürk büstü veya kabartması koymak da Atatürk’e saygısızlıktan başka bir şey değildir.
* * *
Esası "láiklik-bağımsızlık-çağdaşlık" olan Atatürkçülüğü, içine düştüğü bu demir perde bozuntusu görüntülerden kurtarmak şarttır. Bu amaçla bir "Atatürk Hatırasını Düzenleme ve Denetleme Kurulu" kurulmalıdır. Bu kurul, üniversitelerimizin Atatürk enstitülerinden üç profesör ile genelkurmaydan iki orgeneralden teşekkül etmelidir. Kurul, daha fazla geç kalınmadan ve maazallah kötü şeyler olmadan bir görüntü temizliği projesi hazırlayıp bunu hükümete sunmalıdır. İhtiyaç duyulacak para, Atatürk’ün terekesinde mevcuttur.
Son Söz: Dikkat et, seni Atatürk’le aldatmasınlar.