GEÇTİ filan derken Amerikan mali piyasalarındaki çalkantı, yeni bir boyuta ulaştı. Başta Amerika olmak üzere, serbest pazar ilkesine sıkı sıkıya bağlı Avrupa "devletleri" piyasalara para şırınga ederek müdahalede ediyor.
Olayların kendi mecrası içinde gelişmesine izin vermiyor. Bunda da ne bilimsel ne de ahláki bir sakınca görmüyorlar. Demek ki "Keynes hálá yaşıyor". Ben de, müdahalelerin dozu kaçmazsa yapılanlar doğrudur diyorum. Hamdolsun bu çalkantılar henüz bize tam ulaşmadı. Çünkü bu, öncelikle Amerikan finans kurumlarından alacağı olanları vuran bir krizdir. Hálbuki Türk bankaları borçludur. Bankalarımız, dışarıya borçlu pozisyonları sayesinde para batırmamış olabilir. Ama bu, kriz bizi etkilemez demek değildir. Bütün güvencemiz Merkez Bankası’nın "faizi yüksek-dövizi düşük" tutma azmidir. Yabancılar da buna oynuyor, yerliler de. Bizde bu kadar yüksek faiz verecek ense oldukça, ister kredi, ister mali yatırım amaçlı olsun, Türkiye’ye yabancı para akmaya devam edecektir diye düşünüyoruz. Para geldikçe de ekonominin çarkları, hızlı veya yavaş, dönmeye devam edecektir. Gelmezse o zaman hayırlısı olsun.
* * *
Ekonomi haberleri maç anlatma tarzında veriliyor. Konuşan kişiler, sürekli indi-çıktı diyerek "ne oldu" sorusunu yanıtlıyor. Ben de izninizle "ne oldu değil, neden oldu" sorusunu cevap vermeye çalışayım.
1. Her kriz, esasında bir düzeltmedir. Bu, krizden önce bozuk olan bir şeyler vardı demektir. Bozukluğu doğru teşhis etmek gerekir.
2. Her düzeltme, bir bozuğu düzeltirken, bir sağlamı da bozar. Hiç yan etki yaratmadan düzeltme yapmak, hemen hemen imkánsızdır.
3. Kriz yönetimi, düzeltmenin yaratacağı bozulmaları sınırlamayı amaçlar. Bu, düzeltmenin maliyetini asgaride tutmak demektir.
4. Ekonomi, biri "reel" (sanayi, tarım ve hizmetler) diğeri, "reel olmayan veya finansal" (banka, borsa v.s.) iki sektörden kuruludur. Reel sektör, aynanın önündeki nesne ise, finansal sektör bilánçoları da nesnelerin aynadaki görüntüsüdür.
5. Zamanla gerçek nesneyle, görüntü arasında ciddi büyüklük farkları oluşmuşsa, ufukta kriz var demektir. Mesela, bireysel servetler, milli gelir artışından çok hızlı artıyorsa bu bir öncü göstergedir.
6. "Varlık fiyatları şişmesi" denilen olay işte budur. Genel bir kural olarak, milli servet artışlarıyla, milli gelir artışları paraleldir. Gelir ne kadar artarsa, servet de o nispette artar.
7. Amerika’da kriz "varlık fiyatları balonunun patlaması" sonucunda ortaya çıkmıştır. Yani kişisel servetler, milli gelir artışıyla ilişkisini kaybetmişti. Krizin, bireysel servetleri azaltması kaçınılmazdır. Zaten düzeltmenin anlamı da budur.
8. Krizin faturası, sadece önceki dönemde servetleri artanlara değil artmayanlar da kesilecektir.
9. Oluşan toplumsal zararı, topluma ádil paylaştırmak için, faizler negatif olmalıdır. Bunu Japonya uygulamıştır.