ÇOK yakınlarda aramızdan ayrılan hocam Sadun Aren’in ünlü bir "aşık ütme" hikáyesi vardır.
Geçen salı günü Güngör Uras da Milliyet’te bunu anlattı. Büyük kentlerde yaşayan gençler bilmeyebilir diye önce aşık oyununu özetleyim. Aşık, büyük ve küçükbaş hayvanlarda bulunan küçük bir kemik parçasıdır. Eskiden, daha çok taşra şehirlerinde, oğlan çocukları arsada "aşık oynardı".
O zamanlar şehir içinde çok boş arsa vardı. Aşık kemiği, başparmakla avuç içi arasına alınıp döndürerek yere atılırdı. Dolu tarafını üste getiren veya yan oturtan, rakibinin aşıklarını alırdı. Aşığı "cuk oturtan" yani yere dik konduran ise bütün aşıkları toplardı. Herkes, herkesle aşık atamazdı. Aşık atmak, hüner isterdi.
* * *
Sadun Hoca bu aşık oyununu, bizim gibi "hüneri az toplumların" (ülkelerin) niçin sürekli cari işlem açığı verdiğini ve niçin sürekli dış borç bulma baskısı altında yaşadığını açıklamak için anlatırdı. Hocaya göre, dünya dış ticareti bir aşık oyunuydu. Hüner sahipleri, yani "yükte hafif-pahada ağır" sanayi malları üretenler, ürün geliştirerek, sattıkları malların fiyatlarına sürekli zam yapardı. Buna karşılık hüneri düşük ülkeler, yani "yükte ağır-pahada hafif" mal ihraç edenler, ürün fiyatlarını yeterince artıramazdı. Bu nispi fiyat farklılaşmasına iktisat dilinde "dış ticaret haddeleri" değişmesi denir.
Bu yüzden hünersizlerin aşıkları/dövizleri biterdi. Ancak, dünya ekonomisi için önemli olan "oyunun sürmesi"dir. Bunun için elinde avucunda aşığı kalmayan hünersiz toplumlara, kasasında bol aşık birikmiş hünerli toplumlar borç verir, böyle hayat devam ederdi. Pek tabii bu süreçte, zengin daha zengin olurken; fakir, nispi olarak daha fakirleşirdi. Borca batık yaşamak yüzünden fakirlerin parası sürekli değersizleşirdi.
* * *
Aşık oyununu tersine çeviren ilk ülke Japonya oldu. 1970’lerde 1 Amerikan Doları 360 Yen iken sanayi malları ihracatına ağırlık veren Japonya, son derece rekabetçi fiyatlarla, ihracatta patlama yaptı. Kurduğu dev fabrikalar ve AR-GE bölümleriyle "hünerli ve becerikli" bir toplum haline geldi. Artan miktarlarda cari işlem fazlası verdiği için parası nedrete bindi ve değerlendi. Bugünlerde 100 Japon yeni 1 Amerikan Doları ediyor.
Japonya’yı, başta Kore ve Tayvan olmak üzere, diğer Asya Kaplanları izledi. Nihayet sahneye Çin devi çıktı. Aynen Japonya’nın yaptığı gibi rekabetçi fiyatlarla dünya pazarlarına yayıldı. Aşık ütmesini öğrendi. Parası değerlendi ve ülkesi zengin oldu. Çin’i gezenler, gözlerine inanamıyor. Bu arada, cuk oturtma becerisine çok güvenen Amerika, cari işlem açığı vermeye başladı. Ütendi, ütülen oldu. Bir farkla; o da kendi parası olan dolarları kum gibi ortalığa saçtı. Doların değeri düştü. Koskoca ülke, krize girdi. Çaresi yok!
Tekrar aşık ütmeye başlayıncaya kadar Amerikalıların yaşam düzeyi düşecek. Daha çok üretip, daha az tüketecekler. Eğer Avrupa Birliği, bir aşık atma ustası yani ihracat canavarı olan Almanya’ya sırtını dayamamış olsaydı, Avrupalılar da Çin ve diğer Pasifik kaplanları karşısında gerileyecekti. Yine de vartayı tamamen atlatmış sayılmazlar. Şimdi fakirleşme sırasında İngiltere, İspanya ve İtalya var.