YAZIYI yazmak üzere kalemi elime aldım. Günlerden salı; tarih 14 Temmuz 2009; saat 11.00. Bundan yirmi gün önce 25 Haziran’da vefat etmiş Michael Jackson/ Maykıl Caksın’ın naşı toprağa hálá verilmiş değil. Hatta naşının toprağa mı verileceği, yoksa yakılıp küllerinin sarayının bahçesine serpileceği dahi belirsizliğini koruyor. Sebebi uzatılmış cenaze töreninin ticarileştirilmesidir. Şu sıralarda Maykıl Caksın’ın eserleri ne biçim satılıyordur Allah bilir.
Maykıl öldüğünde varislerine büyük servet değil, aksine büyük borç bıraktığını söylendi. Hesap, sabit servete göre yapılınca gerçekten borçları, varlıklarından fazla çıkıyordu. Ama hesabın içine Maykıl’ın sahip olduğu eserlerinin önümüzdeki yıllarda getireceği gelir dáhil edilince, mirasının ne kadar yüklü olduğu anlaşıldı.
* * *
Ancak burada bir sorun vardı. Borçlar, senede sepete bağlanmış borç gibi borçtu. Alacaklılar da şahindi. Hálbuki servetin büyük kısmı "telif haklarının müstakbel geliriydi". Bir anlamda "havadaki kuştu". Kuşun yakalanması gerekiyordu. Hatta kuş, yakalanmadan önce havada beslenmeli, etli-butlu hale getirilmeliydi. Bunun olması için Maykıl cenaze töreni mümkün olduğu kadar uzatmalıydı. Tahmin ederim bu "Maykıl’ın ölüsünü, dirisinden kıymetli hale getirme" projesinin müellifleri naşının mumyalanıp sürekli teşhir edilmesini bile düşünüyordur. Pek tabii giriş bedelli olacaktır. Turist grupları ile yaşlı ve çocuklara tenzilat uygulanacaktır.
Maykıl Caksın ölünce, kendisinin bizim, hayattan keyif alma mütehassısı pop-aydınlar arasında çok sayıda hayranı bulunduğunun farkına vardım. Pop türünden de olsa, ben aydınların Kafka okuyup, daha çok klasik müzik dinlediklerini sanırdım. Futboldan edebiyata kadar ne ararsan her şeyin en iyisini onlarda bulabiliyorsun.
* * *
Hürriyet’te yazmaya başladığım 1983’ten beri, tek bir yazımın yayınlanmasında sakınca bulundu. Yazımı kesen de rahmetli Çetin Emeç idi. Yazı "Ölüm Reklamları" başlığını taşıyordu. Gazetelerde çıkan, çarşaf, çarşaf ilanlarına ben "ölüm reklámları" adını uygun görmüştüm. Bu kadar büyük ve çok ilan, ilan değil reklamdır diye düşünmüştüm. Buradan kalkarak, "Büyük ölüm ilanlarını mizansenli olarak TV’lerde yayınlanacağı günler yakındır" dedim. Bir de örnek ölüm ilanı senaryosu yazmıştım. Öngörüm çıkmadı. Bugün TV’ler hálá ölüm ilanı yayınlamıyor. Tabii Maykıl Caksın’ınkiler reklám değil, haberdir. Bu sebeple reklámcıların esas başarısı, reklámı haberleştirmektir.
Son Söz: Her haber bir reklám, her reklam bir haberdir.