Aramızda aptal yok

SÜLEYMAN Demirel’in Başbakan olduğu 1969 yılında, SSK’dan emekli olma şartlarında önemli kolaylaştırmalar yapıldı. Bunlardan biri de, emekli olabilmek için hem belli bir yaştan büyük, hem de belli yıldan beri sigortalı olmak gibi çift şartın kaldırılmasıydı.

İlgili yasanın emekliliğe hak kazanma maddesindeki "ve" kelimesi çıkarıldı yerine "veya" kondu. Yani emekli olabilmek için iki şarttan birini sağlamak yetecekti. Bu ve diğer "erken emekliliği" teşvik eden değişiklikler, sistemin mali denge hesabını (aktüeryasını) alt üst etti. Yapılanların gerekçesi sözde gençlere iş açmaktı. Emekliler çalışmaya devam edince tersi oldu. Neyse. O tarihlerde SSK’nın bu gidişle batacağı tartışması başladı. Tartışmalara hakemlik etsin diye Uluslararası Çalışma Örgütü, kısa adıyla ILO’dan bir uzman davet edildi. Uzman Antoine M. Zelenka 1971 yılında Türkiye’ye geldi. Hesapları gözden geçirdi ve bir rapor yazdı. Raporda, bu gidişle sosyal sigortalar sisteminin batacağı yazılıydı. Bunun üzerine Türk-İş Başkanı Halil Tunç, 1971 yılının ilkbaharında Ankara’da Tandoğan Meydanı’nda bir miting düzenledi. Mitinge katılanlar "Zelenka da kim oluyor? Kim bu adamlar? SSK’nın batması mümkün değil!" diye yeri göğü inlettiler. O yıllarda ben, Arçelik’te "bu işlere" de bakan idari umum müdür muaviniydim.

* * *

Rahmetli annem "Oğlum, aklına bir fikir gelip, sana göre yeni bir şey söyleyince kendini cevher yumurtladım sanma; bu dünyada söylenmemiş söz yoktur" derdi. Bu dünyada söylenmemiş söz olmadığı gibi, Türkiye’de el atılmamış, üzerinde bir değil, birçok rapor yazılmamış hiçbir konu da yoktur. Biz, sosyal güvenlik sisteminin battığı şu bugünlere bilerek geldik. Aramızda aptal yok başlığını bunun için attım. Bu davranış biçiminin adı "benden atlasın, nerede patlarsa, patlasın"dır.

1. Emekli aylığı sigortası, "ne kadar prim, o kadar aylık" ilkesine göre düzenlenecekse, çözüm belli bir vadede herkesi "bireysel emeklilik" sistemine geçirmektir. Bu kesin hal tarzıdır. Ayrıca serbest pazar ekonomisinin mantığına ve ahlakına uygundur.

2. Emekli aylığı sigortası, biraz bireysel biraz kamusal sorumluluk ilkesine göre düzenlenecekse, sistem içinde yer alanlarının sayısı "bir emekliye-üç çalışan" oranına gelinceye kadar "emekli olmayı zorlaştıran, sigortalı çalışmayı ve çalıştırmayı kolaylaştıran" yasal düzenlemeleri yapmak gerekir.

3. Emekli aylığı sigortası, aslında sigorta falan değildir; ödenen primle veya çalışılan yılla veya emekli olma yaşıyla bir ilgisi yoktur. Bu, devletin, bütçe marifetiyle milli geliri yeniden dağıtıma tabi tutmasıdır deniyorsa, reforma falan ihtiyaç yoktur.

Şimdi akla şu gelebilir. Mademki işçiler bu kadar karşı çıkıyor, o zaman reform yapmak mümkün olmayacaktır. Dolayısıyla yukarıdaki üçüncü şıkkı tercih edelim, bu dertten kurtulalım. Olmaz. Çünkü o zaman zaten düşük olan emekli aylıklarının, ikinci bir işte çalışamayan gerçek emeklilerin geçinmesine kesinlikle yetmeyecek düzeye düşürülmesi gerekecektir.

Son Söz: Yanlış hesap, enflasyondan döner.
Yazarın Tüm Yazıları