HERHANGİ bir para biriminin “para” etmesi için, öncelikle onu çıkaran ülkede veya ülkeler topluluğunda kişilerin birbirine veya devlete olan borçlarını o para ile ödeyebilmesi gerekir.
Bu, ulusal para olmanın asgari şartıdır. Parayı, “döviz” yapan nitelik ise, o paranın her ülkede geçmesidir. Bu açıdan tanımlanırsa dünyada iki tane yaygın “döviz” vardır: Bunlar dolar ve Euro’dur. Şimdi bu iki para biriminin de başı belada gibi duruyor. Bir gün dolar batacak yani değersizleşecek deniyor, ertesi gün Euro. Bir bakıyorsunuz, dolar yükselmiş, bir bakıyorsunuz Euro. Herkeste bir telaş; biz şimdi hangi paraya güvenelim (yani yatırım yapalım) diye “çok bildiği için, çok yanılan” uzmanlara soruyorlar. İşte benim cevabım: 1. Bu iki paraya da bir şey olmaz. Çünkü bu paraların arkasında Amerika ve Avrupa gibi iki dev “reel ekonomi” vardır. Her biri dünya milli gelirinin yaklaşık dörtte birini yaratır. Bu paralar sonsuza kadar geçer. 2. Paraya yatırım yapılmaz. Yatırım, menkul veya gayrimenkul yatırım aracına yapılır. Birikiminizi değerlendirmek yani yatırım için dolara da Euro’ya da güvenmeyin. ¡ ¡ ¡ Gündemdeki en sıcak konu, Alman Başbakanı Merkel’in “Almanlar, ayağını yorganına göre uzatmayan, hovarda Avrupa milletlerini beslemek mecburiyetinde değildir” anlamındaki sözleridir. Merkel’in çıkışından sonra Avrupa ve dünya piyasaları dalgalandı. Anlaşılıyor ki, küresel kriz henüz bitmemiş. Bütçe açıkları ve bilhassa “hem bütçe hem de cari açıkları” yüksek olan ülkeler, bu açıklarını yönetilebilir seviyeye düşürünceye kadar içinde bulundukları bölgeyi sallamaya devam edecektir. Yunanistan, fiilen “mort”tur. Yani üstü kapalı moratoryum ilan etmiş durumundadır. Kısaca devlet ve millet olarak borçlarını ödeyemiyorlar. Yunanistan’ı ve diğer zafiyet geçiren AB üyelerini kurtarmak için “Davulu Almanya sırtlansın, tokmağı biz vururuz” diyenler tarafından ortaya bir trilyon dolar para konduğu ilan edildi. Yetmezse daha da konacakmış. Doğrudur. ¡ ¡ ¡ Hemen söyleyim bir günde “trilyon dolarlık fon” yaratma işine sizin, benim aklım pek ermez. Aslında bizim anladığımız manada böyle bir para da yoktur ortada. Devletler, para basma yetkisiyle teçhiz edildiği için, istedikleri zaman istedikleri kadar “sanal” para yaratırlar. Bu tarz para yaratmak, iktisatçıların “değer yaratmak” dediği mili gelir artışı denen şey değildir. Bu, daha önce yaratılmış milli servetin ve bundan sonra yaratılacak milli gelirin, kişiler, sosyal kesimler ve uluslar arasındaki dağılımı değiştirmektir. İstikrar önlemlerinin içindeki orostopolluğu çaktığı için Yunan halkı sokaklara dökülmektedir. Ama nafile; çünkü eski gelir ve servet dağılımını sürdürmek imkânı kalmamıştır. Son Söz: Almadan para vermek, devlete mahsustur.