MERKEZ Bankası, kendisinden bekleneni yaptı, faizleri arttırdı. Pek tabii iç ve dış bankerler şapkalarını havaya attılar. Yüksek faizden istifade etmek isteyenler, döviz sattılar TL aldılar.
Döviz fiyatları tepe takla oldu.
Bu kararı alanların aklınca, Türk Lirası’nın muhtemel değer kaybından dolayı enflasyonun yükselme eğilimi frenlendi.
Halbuki sistemi kırılgan yapan cari açığın küçülmesi için liranın değer kaybetmesi şart.
Sistem kendini düzeltmek için bu yönde tepki veriyor.
Ama piyasa fiyatının teşekkül etmesine hazretler izin vermiyor.
Bu oyun ve yorumları gına getirdi, ama yine de bazı şeyler söylemek gerek.
- Enflasyonu düşürmeye yaradığı için "yüksek faiz-düşük kur" politikasını coşkuyla sürdürenler, artık bu politikanın esiri olmuş durumdalar. Şimdi isteseler de manevra yapamıyorlar.
- Ekonomide istikrar, fiyat istikrarı, yani düşük enflasyon demektir.
- Ama enflasyon düşüşü, her zaman istikrar anlamına gelmeyebilir.
- Düşüşün yani istikrarın kalıcı olması gerekir. Kalıcı istikrar ise "düşük faiz-düşük enflasyon" demektir.
- Kur çapasıyla, yüksek faizle veya ücret-fiyat dondurmalarıyla, enflasyon düşürülebilir.
Ama bu düşüklüğün yapısallaşması için yapay önlemlerin kalkması şarttır. Aksi takdirde oyun sil baştan olur.
- Merkez Bankası’nın aldığı her kararın bir de ileriye dönük "sinyal" etkisi vardır.
Ekonomi aktörleri bu sinyale göre hareket eder.
- Merkez Bankası?nın (MB) son kararıyla verdiği sinyali, iş adamları "açık pozisyona devam" şeklinde anlamıştır.
- İş adamları, nasıl olsa arkamızda rezervi yüksek, elinde faiz silahı olan ve kuru düşük tutmaya kendini adamış bir MB var; öyleyse dövizle borçlanmaya devam demiştir. MB bu son kararıyla, kur riskini açıkça (üstü kapalı değil) üstlenmiştir.
- Reel sektörün dış borcu, dolaylı olarak bankaların riskidir.
Bankaların riski de son tahlilde merkez bankalarının riskidir.
Sadece kamunun değil, özel sektörün dış borcu da Türkiye’nin dış borcudur.
- Merkez bankalarının, bankacılık kesiminde ortaya çıkan çöküntüler karşısında "bana ne" diyemediği Türkiye tecrübeleriyle sabitti.
Şimdi buna Amerikan, İngiliz ve Avrupa tecrübeleri de ilave olmuştur.
- Hazine’nin, düşük faizli uzun vadeli dövizli borçlanma opsiyonu varken bunu, ekonomik olarak risklidir diye reddedenlerin, özel sektörün dışarıdan borçlanmasında risk görmemeleri yanlıştır.
- Yüksek faiz-düşük kur politikasının yol açtığı "cari açık" meselesi, sanayide verim arttırmakla çözülür diye konuşmak yanlıştır.
Zaten elde edilen verim artışlarına rağmen sorun büyümektedir.
- Dünyanın süper gücü Amerika’nın ulusalparası dolar, cari açık yüzünden değer kaybetmekten kurtulamamışsa, Türk Lirası değer kaybetmez diyenler neye güvenmektedir?
- Fahiş faizi ödemek Maliye’nin sorumluluğudur.
Ben faizi arttırdım gerisine karışmam; benim sırtımda yumurta küfesi yok denebilir mi?
Son Söz: Faiz yanlış yola sapmışsa, ekonomi doğru yolda gitmez.