AB işimiz Papa’ya kaldı

AB trenimiz tam kazaya uğrayacaktı ki, imdadımıza Papa hazretleri yetişti. Ama onun kutsaması da kazaya engel olamadı. Bu Papa da biraz tuhaf bir adam.

Hani karakolda doğru söyler, mahkemede şaşar misali, bir dediği bir dediğini tutmuyor. Önce Avrupa’da "Türkiye’nin AB’de yeri yoktur" diye konuşuyor. Sonra Ankara’da havalimanının şeref salonunda ayak üstü görüştüğü Türkiye Başbakanı, kendisinden "AB’ye girmek için yardımınızı bekliyoruz" diye ricacı olunca ağız değiştiriyor. Gerçi önce "Papalık siyasete karışmaz" diye yanıtına olumsuz bir giriş yapıyor ama, sonra ev sahibinin kalbini kırmayayım diye olacak "Türkiye’yi AB’de görmek istiyoruz" diyor. Buyrun bir tane de buradan yakın. Kaç tane Papa var Allah aşkına?

* * *

AB ile yürütülen müzakereleri mideniz bulanmadan izleyebiliyorsanız, gözünüzü AB bürümüş demektir. Adamlar resmen, kedinin fareyle oynadığı gibi bizimle oynuyorlar. Kullandıkları müzakere teknikleri içinde şantaj, tehdit, kandırma, faka bastırma, emr-i váki yapma, ümit verme, sopa gösterme, iyi polis-kötü polis numarasına yatma, hukuken suçlu duruma düşürme, utandırma, káh pohpohlama, káh azarlama, tepeden bakma, sırt sıvazlama, kol bükme, gaz verme, gazını alma, tuz yalatma-susuz bırakma-su ikram etme, beşinci kol faaliyeti yürütme, ne istersen var.

Peki AB niçin Türkiye ile böyle oynuyor, gerçekte ne yapmak istiyor? Hemen cevabı vereyim. Bu engizisyonun, Türkiye’nin AB’ye girmesiyle bir ilgisi yok. Karşılaştığımız güçlükler gerçekten Türkiye’nin, AB’ye girişi ile ilgili pazarlıkların zaruri bir parçası olsa, amenna. Uğraşalım, didinelim AB standartlarında bir ülke olalım. Bunun aksi asla savunulamaz. Ama kazın ayağı öyle değil. Daha iş o aşamaya gelmedi. Baksanıza, görüşme başlıklarının sekizini, askıya adılar, açılan başlıkları da kapamayacaklarını açıkça ilán ettiler. Aramızdaki ihtiláfın esasını anlatmak için daha ne desin adamlar ? Bir yerde ben Avrupalılara çok da kızmıyorum. Adamlar "işte kapı, işte sapı" diye meseleyi ortaya koydular.

* * *

Türkiye’nin AB’ye girmek istemesi, onların Türkiye üzerindeki planlarını uygulamaya koymaları için bir vesile, daha doğrusu bir fırsat. Avrupalıların, Türklerle ile ilgili çok ciddi bir takıntısı var. Türklerin bulundukları bu coğrafyayı haketmediklerine inanıyorlar. Dağdan geldiniz, bağdakini kovdunuz; bunun son örneği de Kıbrıs’ın Kuzeyini "Türk toprakları" haline dönüştürmenizdir diyorlar. Alan da kaçan mı, bunu yanınıza bırakmayacağız; Kuzey Kıbrıstaki Türk egemenliğine mutlaka son vereceğiz diyorlar. Ondan sonra sıra Kürt, Rum ve Ermeni’lerin taleplerini kabul etmenize gelecek. Bütün bu aşamalardan geçmeden, size AB üyeliği haramdır mesajını bağırarak veriyorlar.

Meselenin esasını anlamadan ve millete açıkça anlatmadan ne ulusa seslenmenin ne de haber ve yorum yazmanın samimiyetle ilgisi yok. Hele hele Avrupa’nın ileri gelen devletleriyle aramız iyi, tek cızırtı çıkaran Kıbrıs’lı Rumlar demek, eşeği dövemeyip, semerine vurmak gibi bir iş. Güney Kıbrıs’ı AB’ye almak da bu planın bir parçasıydı. Hálá bunu anlamadık mı ?

Son Söz: Batılı ol, Batıcı olma.
Yazarın Tüm Yazıları