"..mevcut delil durumu, kuvvetli suç şüphesi, tanıkların henüz dinlenmemiş olması, …"
“Bana suçumun ne olduğunu söyleyin!”
“…delillerin tam toplanmamış olması…”
“Bana suçumun ne olduğunu söyleyin!”
“…delilleri karartma ihtimalinin bulunması…”
“Bana suçumun ne olduğunu söyleyin! Hangi maç hangi futbolcu?”
Aziz Yıldırım sürekli soruyor. Ses yok. Hukukçular 10 aydır neden tutuklu olduklarına hala cevap veremiyor. Herşey önceden biliniyordu ise suç üstü yapılmamış soruşturma nasıl güvenilir olur sorusuna da cevap yok.
Mahkemenin yetersiz gördüğü delillerin 9 ay önceki haliyle, üstelik polis tarafından seçilerek yollanmış kısmıyla Mehmet Ali Aydınlar ve federasyonu, Fenerbahçe’yi %100 suçlu ilan etmişti. Diğerlerini ise %100 masum. Bu cesareti tek başlarına, bir güvence almadan sergileyebilirler miydi? Yapmayın, burası Türkiye.
Neyse ki ek klasörler ortaya çıktı da Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım’a isnat edilen suçların başkaları için nasıl yok sayıldığı, tapelerin başı sonu okunduğunda bambaşka şeyler olduğu, perde arkasında önemli isimlerin tuhaf diyaloglaru, kimlerin gizli soruşturmadan haberdar olduğu, kimlerin halkı devlete karşı galeyana getirme planları yaparken haklarında işlem başlatılmadığı ortaya çıktı.
En tartışmasız teşvik konuşmalarını aslında kimlerin yaptığı da.
Diğer siyasi davalardaki gibi “halk”ın bu 7000 sayfayı okumayacağını zannetmek en büyük hayatdı.
9 aydır kamu önünde, 7 ay da gizli olarak yürütülen soruşturmada hala “delilleri karartma ihtimali” tutukluluğa gerekçe olarak sunuluyor. Aslında deniyor ki “delil bulmaya çalışıyoruz”. Sanıkların hepsi aynı kümeye konuyor. Galiba hukuki olarak detaylarla uğraşmayı kimse de önemsemiyor. Kalıp cümle belli, al-yapıştır.
“Aylardır Fenerbahçe’nin hesapları didik didik inceleniyor. Tek kuruşluk açık bulamadılar.” diyor Aziz Yıldırım. Bu yüzden tutukluluk uzuyor, uzatılıyor. Yalancılığı kamu önünde ispatlanmış güvenilmez tanıklarla, siyasi davalara bağlama girişimleriyle… Böylece unutturacaklarını, tıpkı diğer davalarda olduğu gibi sıradanlaştıracaklarını düşünüyorlar. Fenerbahçeliler takıma, sahaya, hayatın akışına kendisini kaptırıp kişi ile kurumu ayıracak diye zorlamaya devam ediyorlar.
9 aydır yaşananlardan, Fenerbahçe ve ülke gerçeğinden bu kadar uzak olmak, siyasetçiler için büyük eksikliktir.
Evet, Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe, iktidarın kendi içindeki pozisyon ve güç kavgasının ortasına atıldı.
Herhangi bir taraf için geri adım kaybetmek demek. Ama duruma gore tekrar işbirliğine ve uzlaşmaya da gidilir. Kurban: Yine Fenerbahçe.
CAS davası olmasa ne Mehmet Ali Aydınlar’ın son dakikada federasyon başkanlığına “atanması”nın arkasında yatan sebepler, ne federasyon içindeki jurnalci kadrolaşmanın UEFA ile çevirdiği dolaplar, ne UEFA’nın hukuksuz icraatleri, ne birilerinin hedefe ulaşmak için etik kurulu ve PFDK’yı kullandığı ortaya çıkacaktı.
Fenerbahçeliler direnmese,yargısız infaza isyan etmese, bunun şike davası olmadığı ortaya çıkmayacaktı.
Tek bağımsız güç Fenerbahçe’yi ele geçirmek için operasyon yapılacak, milyonlara aylarca acı çektirilecek, insanlar aylarca yargısız infazla tutuklu kalacak, isnat edilen suça ait somut delil sunulamayacak, aksine suçlananlar bunları maddi delillerle çürütecek, Şampiyonlar Ligi hakkı gaspedilecek, iddianame ortaya çıkınca Beşiktaş ve Trabzonspor taahhütname imzaladığı için UEFA ile başın belaya girecek, 2020 olimpiyat ve avrupa şampiyonası evsahipliği için UEFA ile pazarlıklar dönecek, Fenerbahçe kupalardaki 18.5 puanını ve en az 4 senesini kaybedecek, maddi hasar ölçülemez seviyede olacak, rakipleri bu haksızlıklar sayesinde para kazanacak – kurtarılacak, tüm oyun ortaya çıkmasına rağmen başkanı içerde tutulacak, PFDK ve etik kuruluna ceza kararı çıkartarak mahkemeye emsal olması için derin planlar yapılacak, kongreye eller uzatılacak, normalde Financial Fair Play yüzünden Avrupa’ya gidemeyecek takımlara bahane üretilecek, bu sürede bu kulüpler yabancı sermayeye teslim edilip borçları kapattırılacak (karşılığında mutlak teslimiyet), Galatasaray başkanını verdiği için siyaset ve futbol düzeninin kıymetlisi olacak, kurgunun bozulmaması için Fenerbahçe aleyhine her şey yapılacak, Fenerbahçeliler ise başkanlarını ve kimliklerini bırakmadıkları için biber gazı yiyecek ...
Sonra çıkıp elbirliğiyle yarattıkları bu fiyaskoyu temizlemek için yine Fenerbahçe mağdur edilecek, haksızlıklara karşı seslerini kesip oturmaları istenecek. Aziz Yıldırım’ın tutukluluğu koz olarak kullanılacak!
Fenerbahçelilerin mücadelesinin altında yatanın, ideoloji ve parti üstü sevgi olduğunu anlamamaya devam ediyorlar. Muhalefeti de iktidarı da… Kendi tabanlarını uzaklaştırdılar.
Politikacı olsam, her şey gün yüzüne çıkmışken Aziz Yıldırım’sız bir Fenerbahçe’nin aleyhime olacağını düşünürdüm. Artık 3 Temmuz’dan karlı çıkmak için çekmecede bekletilen hiçbir yedek plan işe yaramaz. Fenerbahçeli halk kandırılamaz. Ne pazarlığı kabul eder, ne de masa başında başkanlarının değiştirilmesini.