Paylaş
20 yıl önce birisi aradan fırlayıp “Galatasaray” diye atılsa ona “dünyaya dön” derdik.
Ama şimdi hepimiz uzaya çıktık.
Bu rol değişiminin zirveye ulaştığı dönemde oynanacak bir derbi var karşımızda.
Binlerce maç izleyerek test ettiğimiz “yazılı olmayan” kurallara göre istatistik – seri ve psikolojik durumlarda iki taraf tamamen zıt noktada durdukları için her sonuca açık bir derbi...
Haftalar geçtikçe havlu atanların çoğalacağı ligde, Trabzonspor’un kendisini fikstürde 2 hafta arayla takip etmesinin dezavantajını örtpas etmek için hep kazanmak zorunda olduğuna inanan Fenerbahçe var.
Hala bir-iki ismin yokluğunda yabancı kısıtlaması ile tercih yapma zorluğuna itilecek, oyunun kurgusunu kaybedebilecek Fenerbahçe var.
Diğer kalede ise maçlardan beklentisi oyuncuların o günkü insiyatif, motivasyon, limitlerini aşma çabası, şans, tahmin edilmeyen olaylar silsilesine bağlı bir Galatasaray…
Bu sefer teknik direktör değişikliği şoku gibi ittirme gücünü bulamadılar. Eh, ayıp olurdu zaten… Daha önce bastıkları, tahtaların kırılıp ayaklarına battığı yoldan bir kere daha geçmeyi denediler. Ama mesele o koşullarda, 2 gün içinde görevi
Rijkaard kimliğiyle çizilen hayal dünyasının, ülke koşulları ve dünya gerçeklerine uzaklığını anladıklarında care kovmak değildi. Şimdi de Hagi ile devam etmek değil. Yanlış yap, benzer yanlış olacak diye bu sefer doğruyu yapmayı gözün yemesin… İşte Türk kulüp yöneticiliğinin ayar sorunu…
Sonuç ne olursa olsun hiçbir şey şunu değiştiremeyecek: Galatasaray’ın artık nurtopu gibi bir liseli sorunu var. Lisenin sokakla yüzleşme sorunu var. Avam kamarasından yönetilen kulübün değişen taraftar profili ile sosyal sınıf çatışması var.
Çivi sokularak patlatılan lastiklere rağmen Fenerbahçe’de 2003’te başlayan “gelenekleri bozma” döneminden hala korunan birşeyler var. Koskoca ilk yarı bunun aksini söyleyen sarı-lacivertliler,bir derbiye daha o yedi yıl boyunca olduğu gibi “daha takım oyunu oynayabilen” ekip olarak çıkıyorlar. İyi günde kötü günde, hiç sektirmeden…
Evsahibinin derbi mekanı 7.5 yıl içinde üçüncü kez değişti. Ali Sami Yen ve Olimpiyat Stadından sonra üçgenin son ayağı Seyrantepe. Haritada neredeyse ikizkenar üçgeni oluşturuyorlar. Büyük tasarı, şok edici simetri. Benim suçum yok, Google öyle gösteriyor. Ayrıca Google diyor ki Olimpiyat-Ali Sami Yen 26 km, tahmini varış süresi 53 dakika; Ali Sami Yen - Seyrantepe 7 km., tahmini varış süresi 15 dakika. Tabi onlara göre tüm yol dört tekerle. Maça giden iki tabanlılara sorarsanız merkezden sürüldüğümüz dağ başından, metro yaması ile sahte medeniyete geri dönüş... Olimpiyat dağındaki araba konvoylarından merkezdeki insan sellerinde telef olmaya terfi.
Google cumaları İstanbul’un iş trafiğini de anlayamaz. Sırtına çıkınını atıp inadım inat diyenlerin en büyük derdi metroya binebilmek. Üstüne inebilmek. Sonra bir daha binebilmek. Tenhalarda gezip, kordonlar arasından geçmek. Mind the gap! Galatasaraylıların bile tek ulaşım yolu ile evine kendini atabilmesi için saatler geçmesi gerekirken güvenlik sebebiyle içeride bekletilecek rakip taraftarın önünde uzun, soğuk bir gece var. Şalterlerin inip büfelerin kapanacağı saatler…: 9’da maç. İyi halden 11’e doğru bitse, skordan bağımsız onbinler stadı ancak 12 gibi boşaltır. Son sarı-kırmızılı vatandaş 01:30 gibi metroya binse sarı-lacivertliler uykudan uyandırılır. Çıkart, yürüt, bindir, arada aktarma yap. KArşıya geç, bir daha aktarma yap. Yürü, bir aktarma daha yap. Kahvaltıya yetiş.
Bu arada güvenlik sebebiyle maçı cumaya alan güvenlik kurulu, güvenlik sebebiyle deplasman taraftarınademiş ki: “Cuma saat 5’te ya Salı pazarı ya Sinan Erdem Spor Salonu’nun önünde olup otobüslerle topluca stada gidersiniz (yazar notu: çalışıyorsanız bu en azından işinizden 3’te çıkmanızı gerektirir). Ya da asla giremezsiniz. Elinizde minimum değeri 60 TL olan biletlerinizle tellerin öte tarafından bakar bakar ağlarsınız. Biz zaten size demedik mi ne işiniz var maçlarda? Gelmeyin…”
Güvenlik sebebiyle maçı cumaya alan güvenlik kurulu ve federasyonun güvenlik kolları, yeni statta deplasman seyircisine ayrılan bölümün fiziki olarak tehlikeli, kontrolü zor ve güvenlik standartlarına göre kabuledilemez oluşunu ise stat açıldığından beri güvenlikçi gözlerinden kaçırıyor. Durumu kurtarmak için güvenlik amacıyla alelacele bariyerler konuyor.
Bu insanların sporda şiddet yasası hazırlayan zihniyetin parçası ve uygulayıcısı olduğunu da not düşelim.
Tabi ertesi gün siz bunları okuyamayacaksınız. Muhtemelen şöyle haberler göreceksiniz (skora göre değişebilir): Harika stat, emniyet müthiş tedbirler almış, sorunsuz geçmiş, herkes mesut mutlu imiş, dünya derbisi için bilmem kaç tane yabancı medya mensubu akreditasyon yaptırmış…Dünyanın gözü derbideymiş, bıdı bıdı…
Aslında çok da haksız muhabbet değildir. Senede 1-2 kere uluslararası ünlü futbol dergilerine, televizyon kanallarına konu olur Fenerbahçe-Galatasaray maçları. Mesela World Soccer en büyük derbiler listesinde 4. sıraya koymuştu. Real
Paylaş