İddianame ise basına sızıyor. 3-4 Temmuz’da ne sızdırıldıysa (!) fazlasını görmeyeceğimizden eminiz. Nefis kurgularla süslenmiş olması dışında. Sonuçta bir kişinin iddiası. Kutsal kitap değil. Yoksa öyle mi?! 4 Temmuz’da çizdiğimiz senaryodan sapma yok. Fenerbahçelilerin direnişi ve Aziz Yıldırım’ın pazarlıkları reddetmesinin karşı tarafı panikletip hızlandırmak zorunda bırakması hariç! Fenerbahçe bazıları gibi iplerini verip sahte serbestlik ve güneşli günler kazanmak yerine, eziyet görüp bağımsız olmayı tercih etti.
Yıllar sonra, ülkemiz hala resmi olarak birilerinin mandasına girmemişse, bayrağı hala dalgalanacak bir gökyüzü bulabiliyorsa o nesil Fenerbahçe’ye teşekkür edecek. Zira 5 yılda kimsenin anlatamadıklarını anlattı, kimsenin düşüremediği maskeleri 5 ayda indiriverdi.
Görev süresince gelen yasaların bütününü geri göndermemiş bir cumhurbaşkanına, 6222 değişikliğini veto etme zorunluluğu hissetirdi. Üstelik değişiklik suç içeriğinde değil, ceza sürelerinde idi. Tüm hukukçuların yanlış bulduğu, uluslararası standartlara aykırı miktarları makul seviye çekiyordu. Red sebebi “kişilere özel” olması imiş. Bu karar, iddianame hazır haberinden hemen sonra açıklandı. Tesadüf! Şu an iddialara gore Aziz Yıldırım şike sebebiyle tutuklu. Yani yasa değişse tutuksuz yargılanacaktı. Bu kişiye özel red mi o zaman? “zaten mevcut yasayı doğru bulmuyordum” diyen cumhurbaşkanı, 7 ay once 6222’yi sorgusuz sualsiz imzalamıştı. Daha hayati yasaları onaylayan bir cumhurbaşkanının bu hassasiyeti de tesadüf. Hem de tüm partilerin onayı ile gelmişken. Yaşananlar güvenilirliliğe gölge düşürmedi mi? 12 saat geçmeden Bülent Arınç TBMM’ye insani ! uyarıda bulundu: “Herhalde artık yasa rafa kalkar”. Böylece 5 aydır bu ülkede muhalefetin aslında minik iktidar partisi olduğu, kukla vazifesi gördüğü onaylandı. Hem gıklarını çıkarmamaları hem de benzer hukuk dışı tutuklulukları eleştirirken bu soruşturmada tamamen ters tavır sergilemeleriyle. 5 aydır, siyasi-ekonomik-sosyal konulardaki iktidar hamleleri 5 yıla bedelken sustular. Muhalefetin de maskesi düştü. Ülke siyasetinin uçkur kasetleri ve takım ırkçılığından yürüdüğü ispatlandı.
ABD başkan yardımcısının 2 gündür Türkiye’de cirit attığını biliyor musunuz? Suriye neresi biliyor musunuz?
Pardon, bu sadece şike soruşturması.
Bu şike soruşturması ya da temiz futbol girişimi değil. Hayatında tek satır futbol yazmamış yandaş muhabir, köşe yazarları ve şike usulü vekil olanların en çok bağıranlar olması en net delildir. Amaç insanları birleştiren, sistemi ele geçiren gücün bile üstündeki tek gücü kontrol altına alabilmek, onun başkanını devirip tekrar seçilmesini engellemek. Maddi olarak bağımsız tek gücü zayıflatmak. Üstüne Aziz Yıldırım’ın iş hayatındaki rolünü kapıp kendi yandaşlarına kaydırmak. Üstüne korkunç bir manevi ve maddi ranta dönüşen futbolun her noktasını ele geçirmek. Yıkıp kendi düzenini kurmak. Kurgulamak. Sırayla tüm kulüplerin bilinen isimlerini silmek, yeni yüzler çıkarmak. Kongre üyelik profillerini 4-5 seneye yayarak değiştirmek ve böylece seçimlerde mutlak hakimiyet sağlamak. UEFA kriterlerini uyguluyor ve mali yapıları düzeltiyoruz bahanesi ile tehdit oluşturup kişileri çekilmeye zorlamak. Maddi olarak tamamen kendisine borçlu kılıp, istedikleri gibi yönetebilmek. Batmalarına, kişilere borçlanmalarına müsade edip, sonra kurtarıcı olarak dikilmek. Büyük takımlar hariç seyirci ortalaması 4 haneli rakamda kalan futbol liginde, her şehre 5 hanelik statlar yaparak sus payı vermek. Artı, birilerini bu inşaatlarla zengin etmek. Bu muhtaç bırakma projesinin ilk ayağı Galatasaray idi.Şimdi İnönü Stadı bitti. Beşiktaş istemese de artık orayı bırakmak zorunda. Sonra sıra 2005’ten beri rüyalarını süsleyen Saraçoğlu arazisine gelecek. Salı pazarı ve Kalamış’a kadar uzanan müthiş planlarını hayata geçirmek isteyecekler.
Sonra? 3 vakte kadar başta Beşiktaş olmak üzere kulüpler Arap, Çin veya Rus sermayesine (ki favorim Araplar elbet!) satılacak. Tıpkı İngiltere gibi. Dernekler yasası mı dediniz? Bu ülkede değiştirilemeyecek bir şey var mı? Güçlerinin yetmeyeceği?
İddianame resmi olarak açıklanıp gizlilik kararı kalktığında tüm mantık hatalarını, tutarsızlıkları değerlendireceğiz. Merak etmeyin. Mesela “teşebbüste” bulunan bazıları tutuklu iken diğerleri nasıl serbest geziyor, soracağız. 24 Ağustos’ta anlatmaya çalıştığımız UEFA-TFF-siyaset oyununu netleştireceğiz. Beşiktaş ve Trabzonspor’un Fenerbahçe’yi takip ederken kazara yakalandığını, inandırıcı olsun diye dahil edildiklerini, kişi-kurum ayrımı pompalanarak kurtarılacaklarını tekrar anlatacağız. Mesela Şampiyonlar Ligi’nden sadece Fenerbahçe’nin men edildiği gün Mehmet Ali Aydınlar ile Cumhurbaşkanı ne konuştu, soracağız. Savcı, Fenerbahçe Sivasspor’a yenilse bu soruşturmayı açmayacaktım dedi mi demedi mi, soracağız. Paranın kimden kime nasıl gittiği bulunmuş mu, soracağız. Tahmin ettiğimiz gibi çoğu 3. şahısların dedikoduları, dolandırıcılıkları, kasıtlı iftiraları üzerine mi oluşturulmuş göreceğiz. 83 takipsizlik rezalet değil mi diye soracağız. Temmuzda polisin resmi açıklamasının yalan çıkması ve bu yalan üzerine yürtülen soruşturmanın güvenirliliğini bir daha soracağız. Emniyet ve 6222’yi 5 aydır ihlal eden tüm medya aleyhine niye soruşturma başlatılmadığını da soracağız Telegol gibi programlara sezon içinde birşeyler üflendi mi, soracağız. Fenerbahçe’nin sözde muhalifleri veya dost gibi görünen ajanları, sanat eserinin oluşturulmasında ne roller üstlenmiş, arayıp bulacağız.
İlk aşamada hedefleri Mayıs kongresi. Aziz Yıldırım’ı uzak tutmak. Hatta ömür boyu men etmek. Süreci sulandırmak, uzatmak, vakit kazanmak. İnsanları manevi olarak bitirmek, yelken indirtmek. Mücadeleden vazgeçirmek. Boyun eğdirmek. Yeni aşamaya da hazır olun: Her şey boş çıksa da harıl harıl bir ucundan Ergenekon’a bağlamak için uğraşılacak. Ne bileyim, halının altından dvd çıkar, hayırsever bir itirafçı çıkar… Maksat Aziz Yıldırım içerde kalsın.
Kimse umurlarında değil. Kullandıkları Sadri Şener’i, Yıldırım Demirören’i de iki dakikada harcarlar. Hatta Türk futbolunun yıllarca men edilmesi de liglerin oynanmaması da umurlarında değil. Yeter ki başladıkları iş yarım kalmasın. Şöhretlerine leke düşmesin.
Mehmet Ali Aydınlar TFF’si ara dönemdi. Pisliğe eli bulaştırılacak tampon yönetim. En geç yazın topluca giderler. Tertemiz ortamımıza tertemiz ! isimler gelir. Özerk, siyasi olmayan! Fenerbahçe için bugün yine 4 Temmuz. Ama Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım operasyonu olduğunu afişe ettiler. Süreci hızlandırdılar, daha da hızlandırmalılar. Karşı tarafın planlarını bozmalılar. Aylardır istediğimiz iddianamenin çıkması ve mahkemenin başlaması idi. Konuşma sırası artık Fenerbahçe’de. Uyanık olun. Bu soruşturma ile ilgili kritik kararların alınma tarihlerine bakın. Fikstürü operasyona, operasyon hamleleri fikstüre göre ayarlanmış sıcak lig!
Net olan ne biliyor musunuz? Ülkedeki hiçbir futbol kurumunun artık Fenerbahçe veya diğer takımlar hakkında disiplin kararı vermesi hukuken mümkün değildir. Çıkar çatışmasını da aşmıştır. Fenerbahçe ideolojiler ve partiler üstüdür. Tavanı satın alabilirsiniz ama tabanınız çubuklusunu giyip sırtını size döner, kumpasınızı yıkmak için omuz omuza yapar.
Dün gazetelerin çoğu “şikeye veto” manşeti atmıştı. Televizyonlar aynı ifadeleri kullandı. O şike yasası değil, 6222 sporda şiddeti önleme yasası. Yani şike kelimesi ajitasyon, beyin yıkama, gerçeği çarpıtmadır. O yasanın taraftara karşı getirdiği yaptırımlar da evrensel hukuka aykırı. Ama sorgulayan yok.Ülke medyası gazeteciliğin mezarına işemeye devam ediyor. Yandaş ve liboş olduğun sürece tüm yasalardan, hele hele 6222’den de muafsın nasılsa!