Paylaş
Dilerseniz gelin aşağıdan yukarıya bir rota izleyelim ve tura Eminönü’nden başlayalım. Bayramın ikinci günü itibariyle çarşıda dükkânlar yavaştan açılmaya başlar. Mısır Çarşısı’ndaki Cankurtaran Gıda ilk durağımız. Burada ufak miktarlarda yapacağınız alışveriş bile anında bir tadıma dönüşür. En önemli özelliği her ürünü, kendi yöresinden getiriyor olmaları.
Mısır Çarşısı’ndaki bir diğer önerim; Ucuzcular. Yeni ve modern adlarıyla Hayfene Baharat. Beş kuşaktır baharat ticareti yapan ailenin son fertleri Ahmet Kadıoğlu ve kız kardeşi işin başında. Bildiğiniz baharat çeşitlerinin en iyilerinin yanında, hiç bilmediğiniz, dünyanın türlü yerinden gelenlerle burada tanışmanız mümkün. Bu kadar alışverişin üzerine bence bir kahve molasını hak ettik. O zaman Mısır Çarşısı’nın yan kapısından çıkıp doğruca Beta Han’a gidin. Burası Osmanlı’da kahve ticaretinin başladığı ilk yer. Farklı ülkelerden getirilen kahvelerden birini seçip, kum ocağında okkalı bir kahve yaptırıp avluda tadını çıkarın. Sirkeci tarafına geçip yukarı yürümeden önce dilerseniz Hafız Mustafa 1864’e uğrayabilirsiniz.
Beta Han'da kumda kahve
156 yıllık geçmişi olan mekân çok el değiştirdi ama şu an artan çeşitlerle kaliteyi koruyor. Özellikle kadayıflı tatlılarını tavsiye ederim. Sultanahmet’e çıkmadan önce kokoreç, köfte ve pideci seçeneklerini değerlendirmeye alın, tabii açık olanlar arasında. Sadece bölgenin değil, şehrin en iyilerinden Kral Kokoreç, Filibe Köftecisi, Hocapaşa Pidecisi ve Dönerci Şahin Usta lezzet garantili alternatifleriniz arasında. Sultanahmet’te turladıktan sonra şık bir yerde oturmak isterseniz doğru Cağaloğlu Hamamı’na gidin.
Lokanda 1741
Hamamın üst katında kubbelerin arasında hizmet veren Lokanta 1741’in terasında hem ruhunuza hem de midenize iyi gelecek bir deneyim yaşayabilirsiniz. Eğer bu turu daha önce yaptıysanız Avrupa yakasında tüm günü geçirmek isteyeceğiniz iki önerim var; ikisi de İtalyan mutfağı servis ediyor. İlki Galata’da Ecole St. Pierre Hotel’in içinde hizmet veren Il Cortile. Avlusunda oturmak için mutlaka önden rezervasyon gerektiğini unutmayın.
Il Cortile
Pizza ve makarnaları iyi, atıştırmalık olarak alabileceğiniz arancini ise şehirdekilerin en iyisi. Bir diğer avlu önerimse Six Senses Kocataş Mansions’ta birkaç ay önce açılan şehrin en yeni İtalyanlarından Scalini. Otelin en güzel noktalarından biri olan bahçesinde hizmet veriyor. Beyoğlu Kültür Yolu Projesi vesilesiyle son zamanlarda adını daha çok duyar olduk belki de uzun zamandır ihmal ettiğimiz Taksim’i.
Hocapaşa Pidecisi
AKM’den başlayıp Galataport’a devam eden rota üzerinde gelenekselinden yeni nesil olanına alternatif çok. Dilerseniz hepsinde bir mola vererek kendinize keyifli bir kahve turu hazırlayabilirsiniz. İlk alternatifimiz AKM içindeki Divan. Havadar terasında oturup etraftaki canlılığı izlerken yudumlayacağınız kahvenize Divan’ın leziz pastane ürünleri eşlik edebilir. AKM’den çıkıp İstiklal’de yürümeye başladığınızda şöyle klasik bir okkalı kahve için ilk akla gelen elbette Mandabatmaz. 1967’den bu yana aynı lezzette kahveyi servis etmek bile başlı başına bir başarı. Yeni nesil kahvecilerden benim önerim Noir Pit. Bu minicik dükkânın kalite seven bir müdavim kitlesi var. En iyi kahve çekirdeklerini en modern yöntemlerle demliyorlar. Şişhane’den Galataport’a da uzanayım derseniz de Baylan’a kurulun ve soğuk kahve için.
Cevapi
Hiç bilmediğiniz bir semti keşfe çıkın
Göktürk son yılların en popüler semtlerinden. Bölgede yaşayanların çok iyi bildiği ama mesafe sebebiyle İstanbul’un diğer semtlerindekilerin üşenip de gitmediği o kadar çok yer var ki burada. Birkaç hafta önce gazetemiz Lezzetli Hayat’ta şehrin en iyi suşicisi seçtiğimiz Sushi Manga mutlaka özel olarak gitmeniz gereken bir yer. Kahvelerini kendileri kavuran, dondurmalarını kendileri yapan Yasemin&Tuncel’de yiyip içeceğiniz her şeyden çok memnun kalacağınız garanti. Anadolu malzemelerine ve mutfağına çok hâkim olan şef Muhsin Ertürk‘ün açtığı Lokanta Göktürk, semtin vazgeçilmezlerinden.
Tarihi Yarımada’da İstanbul’un en iyilerinden Kral Kokoreç’e uğrayın
Boşnak mutfağının izini sürün
* Özellikle Avrupa yakasında oturanlar karşı tarafa sırf sayfiye niyetine bile geçebilir. Pendik sahilinde biraz yürüyüş yapın, marinayı dolaşın ve sonra Sapanbağları’na gidin. Pendik çarşısıyla Sapanbağları arasındaki Başçarşija (Başçarşı) Börek Evi’ne ya giderken ya da dönüşte mutlaka uğrayın. 90’larda İstanbul’a göçen Boşnak bir ailenin kadınları açmış burayı. Patatesli, peynirli, ıspanaklı üç çeşit börek var; siparişe göre pırasalısını da yapıyorlar. Bir de minik toplar halinde fırında pişen Boşnak mantısı. Mantının içinde satırda kıyılmış et kullanıyorlar. Yine kendi yaptıkları trileçe az şekeri, bol, yoğun sütüyle çok lezzetli.
* Sapanbağları’nda ilk işiniz Eski Kasap’a girmek olsun. Burası 1994’ten bu yana Yugoslav göçmeni Nur ailesinin. Baba Nejat Nur, oğullarını da yanında yetiştirmiş. Anneleri İffet Hanım da dahil, hepsi her daim dükkândalar. Meşhur Boşnak kuru eti için dana bonfile önce 10-15 gün boyunca tuzlanıyor ve 0-4 derecedeki odalarda bekletiliyor. Daha sonra kurutma odasına alınarak gürgen ve meşe dumanında ağır ağır islendiriliyor. Siparişi verdiğiniz an ince ince dilimleyip paketliyorlar. Bütün bonfileden artan köşe parçaları da kuşbaşı yapıp kuru fasulye ve bulgur pilavına isli lezzet katmak üzere satıyorlar. Parmak köfte cevapi ve yassı köfte pleskaviça da var. Bunların dışında patlıcanlı köz kapya biberli ajvar sos ve soka da bulabilirsiniz.
* Aynı sokakta epeyce restoran alternatifi var. Kasabın hemen karşısında Balkanika ve onun yanında Pembe Panter.
* En bilinenlerden Sandjak artık Pendik marinada daha modern bir dekorasyonda hizmet veriyor. Hepsinin menüsü üç aşağı beş yukarı birbirine benziyor.
* Kasaptan çıkıp birkaç adım ilerideki Lipa’ya giriyoruz. Lipa 38 yıldır aynı aileye ait, şu anda başında İbrahim ve Mehmet Türkoğlu var. Okkalı bir kuru et tabağı, soka, isli etle yapılmış meyhane pilavı ve tadını kolay kolay unutamayacağınız cevapi. Parmak köfte cevapi hafif elastik ama yumuşacık. Cevapi’yi altında domates soslu parmak patatesle sunuyorlar.
Paylaş