Paylaş
Hep Bodrum’u, Çeşme’yi mi konuşacağız? Gelin, bu hafta da Fethiye’deki durumlara bakalım. Bir iş için gittiğim Fethiye’de son zamanlarda tattığım en lezzetli balığı yedim. Belki ortamın samimiyeti ve keyfimin yerinde olması aldığım lezzeti daha da arttırmıştır, bilemiyorum. Bu arada gördüğüm bir şey var ki; sadece insanlar değil, esnaf da Fethiye’de diğer yerlere oranla daha mutlu. Bodrum peşinde koşmaktan vazgeçen, bütçesini kontrollü harcamak isteyen yerli turist kitlesi bu tarafa kaymış. Nasıl kaymasın, Bodrum ile yemek olarak aynı ayardaki bir restoranda Fethiye’de yarı fiyatına yemek yiyebiliyorsunuz. Bunu bizzat gördüm.
Sade meze dolabı
Fethiye merkezde Mustafa’nın (Argın) mekânlarına (Yacht Boheme, Yacht Classic, Unique, Sea Me Beach) her daim gözüm kapalı giderim, o ayrı. Ama bu kez farklı bir yer olsun istedim. Çoğu insanın yaptığı gibi biraz Google’ı, biraz da Tripadviser’ı kurcaladım. En iyi balık restoranları diye aratınca Google’da ikinci (ilki reklamlı çıkan bir yer), Tripadviser’da birinci çıkan Zoi çarptı gözüme; Zoi-Balık pişiricisi ve levrek lokumcu Ali Usta. Belki biliyorsunuzdur, bu balık pişiricisi işi İzmir’de çok moda. İnsana daha sıcak, daha usta işi ve tabii kazık yemeyeceği hissiyatı veriyor. O yüzden seviyorum bu tanımlamayı.
Zoi, Fethiye merkezde, sahildeki yürüyüş yolu üzerinde sıralanmış restoranlardan biri. Burayla alakalı hiçbir şey duymamış bile olsanız beyaz keten masa örtüleri ve pırıl pırıl giyimli servis elemanlarıyla özenli halini anlıyorsunuz. Beyaz badanalı, mavi pencereli, pembe begonvilli duvarın ön tarafında bir masaya kuruluyoruz ilk iş. Menü geliyor önümüze, bu hoşuma gidiyor. Çoğu balık lokantasında yaşanan sürpriz bu menü mevzusundan kaynaklanıyor çünkü çoğunun basılı menüsü yok, varsa da müşteriye vermekten imtina ediyorlar. Mezeler 170-230 lira arasında, kocaman kâselerde gelen salatalar ortalama 220 lira, ara sıcaklar 190 liradan başlıyor. Yerli kalamarla yapılan tava 420, ahtapot ızgara 510 lira. Ve en pahalı şey tabelaya kadar giren meşhur levrek lokum 1.000 lira. Ki önden birkaç meze, salata yerseniz o levrek üç-dört kişiye kadar rahat yetiyor.
Menüye bir göz attıktan sonra meze dolabına doğru meylediyorum. O da ne; göz yaşartan bir sadelik. Hasret kalmadık mı bol soslu, uydurmasyon mezelerle dolu dolaplardan sonra böyle sadeliklere? “Çeşidiniz az galiba” dediğimde “Patronumuz Serhat Bey’in (Taşar) özel isteği, her şey aynı gün bitiyor ve ertesi gün taze taze tekrar yapılıyor” diye açıklıyorlar. Benim sorular çoğalınca “Serhat Bey burada, tanışmak ister misiniz” teklifine elbette ‘evet’ cevabını veriyorum.
Zoi’nin ve önünde konumlandığı otelin ortağı olan Serhat Taşar, 40’lı yaşlarında. Profesyonel turizmci. Yıllarca ETS’nin acenteliğini yapmış, şu anki kültür ve turizm bakanımız ve ETS’nin sahibi Mehmet Ersoy’un hizmet kalitesi hakkında söylediği her şeyi kulağına küpe yapmış. İki kadın arkadaş veya iki sevgili buraya oturduğunda fonda çalan müzik dahil ortamdan keyif alacakları, iyi yemek yiyecekleri, ne ödeyeceğim diye korkmayacakları bir yer olarak hayal edip yaratmış Zoi’yi. Mutfak içinse neredeyse 20 yıl öncesinden, o henüz komiyken tanıştığı ve hiç bağını koparmadığı Ali Karadayı ile anlaşıp onu da mekâna ortak etmiş; ki bu da çok önemli bir nokta. İyi bir usta o lokantaya ortaksa yediğiniz yemeğin kalitesi de değişmeden yıllarca devam eder aynı şekilde.
Gecenin sonunda Ali Usta da yanımıza geliyor. Nereli olduğunu merak ediyorum. “Bilirsiniz belki, Fethiye’nin Arsa Köyü’ndenim ben” diyor. Benim eksiğim, bilmiyordum Arsa Köyü’nü. Meğerse Fethiye’nin Arsa’sı, Bolu’nun Mengen’i gibiymiş. Tüm köy neredeyse Ege’nin farklı yerlerinde mutfakta çalışıyormuş. Zamanında buradan çıkan birkaç usta aracılığıyla sayısız genç, mutfağı meslek edinmiş kendine. Ali Usta da yine köylüsü olan İzmir’deki balık pişiricisi Veli Usta’nın yanında yetişmiş.
Levrek lokumun sırrı
Az önce yediğimiz levrek lokumun tadı damağımda, nedir bunun formülü diye sorduğumda ser verip sır vermiyor Ali Usta. İrice bir levreği kendi hazırladığı sosla ve özel bir ızgara düzeneğinde pişirdiğini söylüyor sadece. “30 saniye bile önemli bu kıvam için” dediğinde aslında işin sırrını da vermiş oluyor: Ustalık. E, bir usta kolay yetişmiyor malum. Ali Usta şu anda meze dolabının başında duran kızına el vermeye niyetli. Ben şimdiden heyecanlandım, Egeli bir kadın balık ustası... Niye olmasın?“Beyaz badanalı, mavi pencereli, pembe begonvilli duvarın ön tarafında bir masaya kuruluyoruz ilk iş...”
Otel ve restoran
Yazıda da bahsettiğim Mustafa Argın’ın Fethiye turizmine katkısı büyük. Mustafa bu yıl Roome diye yeni bir otel, onun üst katında Le Populaire diye de bir restoran açmış. Buranın menü danışmanlığını da Murat Deniz Temel yapmış. Gözümüz kapalı gidebileceğimiz bir yer olduğunu düşünüyorum. Fethiye’ye gidenler not alsın derim…
Paylaş