Paylaş
Mutfak diplomasisi yüzyıllardır devletlerarası ilişkilerde kritik rol oynamış. Nitekim çoğu tarihçi ve siyaset bilimi uzmanı da iyi bir yemeğin, devletlerin birbirlerine verdiği mesajlar açısından son derece önemli olduğunu çoğu kez vurgulamıştır. Hatta Fransa’da dönemin dışişleri bakanı Talleyrand-Périgord’un Napolyon’a “Bana iyi şefler verin, size harika anlaşmalar hazırlayayım” dediği bilinir.
Kültürel kimliğimizi dışa yansıtmanın en keyifli biçimlerinden biridir mutfak. Köklerimizi, geleneklerimizi, toprağımızın nimetlerini, yaşam alışkanlıklarımızı anlatmanın da en çarpıcı yollarındandır. İşte bu yüzden bir ülkenin, mutfağını ülke dışında da anlatabilmesi çok önemli. Elbette ki bu kolay bir iş değil. En zor kısmı da başlamak ve o adımı atabilmek. Geçen hafta o beklenen ilk adım atıldı ve hem Türkiye hem de dünyada Türk Mutfağı Haftası’nın (21-27 Mayıs) ilki kutlandı.
‘Asırlık Tariflerle Türk Mutfağı’ kitabından ayva tatlısı...
GASTRONOMİ KENTİ İSTANBUL...
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın organize ettiği etkinliğin açılışı Balıkesir’e bağlı sahil kasabası Güre’de, Emine Erdoğan ve Kültür Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un da katılımıyla gerçekleşti. Aynı anda yurdun pek çok yerinde farklı etkinlikler düzenlendi. Yurtdışındaysa kültür ataşeliklerimizin öncülüğünde yapılan organizasyonlarda herkes mutfağımızı konuştu. Başarılı şeflerimiz Paris, Londra ve New York gibi kentlere gitti, buralarda yemekler pişirip atölyeler düzenlediler. Üst makamların bu tarz günleri sahiplenmelerinin ne kadar önemli olduğunu bu sayede bir kez daha görmüş olduk.
Emine Erdoğan, Balıkesir Savaştepeli Fatma Erdil ve şef Ömür Akkor’la...
Bu yılki tanıtımlar iki ana konsept etrafında yapıldı: Emine Erdoğan öncülüğünde hazırlanıp Turizm Bakanlığı tarafından basılan ‘Asırlık Tariflerle Türk Mutfağı’ kitabı ve gastronomi kenti olarak lanse edilen İstanbul’a ithafen hazırlanan ‘İstanbul Menüsü’.
Balıkesir’deki açılışın teması kitapla paraleldi. Balıkesirliler peynir ve ekmek çeşitliliğinden farklı yöresel yemeklere, bulundukları coğrafyanın nimetlerini sergiledi. Tanınmış şefler kitabın ana temasına ithafen, mutfağımızın sağlıklı, geleneksel ve atıksız yönlerini gösteren tarifler hazırladı.
Gelelim açılışta neler olduğuna... Emine Erdoğan’ın açılış konuşmasındaki şu cümleleri akılda kalıcıydı: “Gastrokültür, gastroturizm, gastrodiplomasi gibi birçok yeni terim, mutfağın başlı başına bir güç haline geldiğinin kanıtı. Bilhassa gastrodiplomasi, devletlerin yumuşak güç unsurları içinde baş sıralarda. O yüzden, metropollerde artarda açılan etnik restoranlar, alelade bir yeme-içme mekânından ziyade, dalgalanan ülke bayraklarıdır. Türk mutfağının, geniş yelpazesiyle dünyanın lider mutfağı olma potansiyeli çok net görülüyor. Sahip olduğumuz miras, ülke imajımızı güçlendirmek ve kendimizi en doğru şekilde anlatmak için eşsiz bir vasıta. Kültür ve Turizm Bakanlığımızın öncülüğünde Türk Mutfağı Haftası’nı ilan ederek hep beraber güzel bir yola çıktığımıza inanıyorum. Mutfağımızın en önemli karakteristiği olan, kalan ürünlerin bambaşka yemeklere dönüşebilmesi de global gıda kaybı sorunu için önemli bir çözüm. Çünkü bir mutfağı atıksız kılan, ardındaki zihniyet ve öğretidir.”
Konuşmadan sonra şef Ömür Akkor, Balıkesir Savaştepeli Fatma Erdil’le mutfağımızın geleneksel yönüne ayna tutacak bir tarifi, seferberlik çöreğini hazırladı. Bu çörek, tarhanayla mayalanıyor. Geç bayatlaması ve kuruduktan sonra ıslatılarak yendiğinde de lezzetini koruması sebebiyle yokluk günlerinde Balıkesir’in en önemli gıdalarından biri olmuş. Fatma Hanım’ın halen kendi fırınında ürettiği bu çörek, özel günlerde üzerine helva konup dağıtılarak davetiye yerine geçiyormuş.
Etkinlikte yemek yazarı Asuman Kerkez de hem sağlıklı hem de atıksız bir tarif olan hırçikli köfteyi hazırladı. Malatya yöresine ait bu tarifte kurutulmuş salatalık kabukları değerlendirilip bulgur köfteleriyle pişiyor. Hem lezzetli hem de sağlıklı bir yemek ortaya çıkıyor. Şef Mehmet Yalçınkaya’nın sebze atıklarıyla hazırladığı nefis böreği de unutmamak gerek.
BAKLALI KEŞKEK, LEBLEBİ HELVASI
Açılış galasında servis edilen ve tamamen yerel malzemelerle hiç atık bırakmadan hazırlanan menüde şef Ali Ronay, Vedat Akca ve Oğulcan Beyhan’ın imzası vardı. Tabaklar yörenin avunya mantısında kullanılan nohutların kabuğundan yapılan cipslerle süslenmişti. Coğrafi işaret tescilli Balıkesir kuzusu, yanındaki baklalı keşkekle çok uyumluydu. Tatlı olaraksa artık ünü yurtdışına taşınan meşhur leblebi helvası, Balıkesir’in peynirli höşmerimi ve karadut dondurmalı kâğıt helvasından oluşan ‘helva güzellemesi’ servis edildi. Tabaklardaki porsiyonlamanın miktarının abartıya kaçmaması da çok önemli bir ayrıntıydı.
Türk Mutfağı Haftası her yıl belirlenen bir temayla 81 ilde, ayrıca Türkiye Cumhuriyeti büyükelçiliklerinde, konsolosluklarda, yurtdışı müşavirlik ve temsilcilikler aracılığıyla tüm dünyada tanıtım etkinlikleriyle kutlanacak. Herkes şimdiden önümüzdeki yıl için heyecanlanmaya başladı bile... Bakalım seneye temamız ne olacak, mutfak zenginliğimizin hangi yönlerini gözler önüne sereceğiz? Yapacak şey çok, yolumuz daha çok uzun. Yaşasın Türk mutfağı!
Paylaş