Yıllar boyu serpilişine şahit olduğumuz Aşkın Nur Yengi

Aşkın Nur Yengi’nin ilk albümü Sevgiliye’nin hayatımdaki yerini anlatmam hakikaten zor.

Rüştümü ispat etmek, ailemden ayrılmak, başka bir şehre taşınmak üzere olduğum seneydi. Hayatımın hayati derecede önemli bir dönemeciydi...

Çok içimden bir yerlerden, garson (garçon) boyken aşka düştüğüm ve o zamana dek bir yanımla hep aşık kaldığım çocukla vedalaşıyordum...

Artık hiçbir şey aynı olmayacaktı, biliyordum. Korunmalı hayatımdan uzaklaşmam, hayatla yüzleşmem, kısaca büyümem gerekiyordu. Leş gibi korkuyordum, kendime ve etrafıma çaktırmamaya çalışıyordum.

Üstelik içi her daim zift gibi arabeske çalan bir çocuktum. Platonik duygulardan, nurtopu gibi ülser başlangıçları doğuruyordum.

CANIMA OKUYAN ALBÜM

Tam o ara, ortalığa Aşkın Nur Yengi diye bir genç kadın düştü. Benden hepi topu iki yaş büyük, 70’li, çello öğrencisi ve evveliyatında Sezen vokalisti.

Kendisini daha önce Sezen Aksu’nun arkasında vokal yaparken, sahnede görmüştüm ama çıkardığı solo albüm gibi bir şey beklemiyordum.

Sevgiliye, Başka Bir Şey Bu, Bile Bile, Serserim Benim...

O şarkıların biri çalsın, talimat almış Pavlov kuçusu gibi, bugün bile oturup zırıl zırıl ağlayabilirim.

O albüm, canıma fena okumuştur benim.

Sonraki yıllarda Aşkın Nur Yengi’ye ne oldu, anlayabilmiş değilim. Belki de ben bir daha hiç o ilk albümü dinleyen naif kız çocuğu olmadığım için, sonraki albümlerinin hiçbirinden aynı tadı alamadım.

Fakat bunun sırf benimle ilgili bir şey olduğunu da zannetmiyorum. Zira Aşkın Nur Yengi’nin peş peşe gelen, kendi tabiriyle fıkır fıkır, bana soracak olursanız, salla yuvarla albümleri, Arap’ın yalellisi tonundan bir kıvırtkanlık içerir olmuştu ve bu konuda bir tek ben öyle düşünmüyordum.

Ay İnanmıyorum’u uzun süre ‘Ayran Buyurun’ diye dinlemiş bir arkadaşım var meselá. Ciddiyim. Nur Yengi klibinde İspanyol eteklerini savurup bir öne bir arkaya göbek atarken, ‘Ayran buyurun’ dediğini sanıyormuş, işin aslını öğrendiğinde çok şaşırmıştı.

Böyle bir, kulak arkasında karanfilli, ortaya acılı-acısız lahmacunlu, yanına da yayık ayranlı çağrışım yani...

Kaldı ki buna da bir itirazımız olamaz; kimse lahmacun-ayran ikilisini benden çok sevmesin ama bir şarkı olarak ‘Ay İnanmıyorum’u almayayım mümkünse...

Neyse...

Velhasıl, albümler ve yıllar boyu serpilişine şahit olduğumuz şarkıcılarımızdandır Aşkın Nur Yengi.

Ne yalan söyleyeyim, dokuzuncu ve son albümü Yasemin Yağmurları’nın tümünü dinlemiş değilim. Konuya sadece çıkış parçası olarak klibi çekilen Yıldız Yıldız ve radyolarda habire çalan Mosmor Oldun Mu kadarıyla hakimim.

Ki ikisi de birer Nazan Öncel şarkısı...

Bunun yanında Adnan Ergil, Vedat Sakman, Şehrazat ve tabii ki Sezen Aksu’nun da destekleri var albümde.

Aşkın Nur Yengi, Nazan Öncel şarkılarının popülaritede kopması üzerine sorulan bir sorudan, Gülşen ile karşılaştırıldığı için pek hazzetmemiş. Of Of’un ticari bir şarkı olduğuna, oysa onun albümünde ticari bir şarkı bulunmadığına dair talihsiz bir beyanatta bulunmuş.

Benim bu konuda kafam biraz karışık. Şu bitmeler bilmeyen, pop aleminde sanat şarkısı söyleme iddiası nasıl bir şeyse ve niyeyse artık?

Mosmor Oldun Mu nedir meselá? Bir Mozart requiem’i filan olmadığı muhakkak da?.. Yine neyse diyelim...

Yıldız Yıldız, seneler sonra ilk defa o eski Aşkın Nur Yengi’msi hálleri hatırlattı bana bir şarkı olarak.

İçlenecek bir konun varsa, otur içli köfte gibi içlen yani. Yanında da ‘Yıldız Yıldız buyrun.’ (Katık etmek isteyenler için ‘Beni buralarda unutur gibisin / Ekmek kırıntıları gibi süpürür gibisin...’ sözleri de mevcut ayrıca şarkıda.)

Yıldız Yıldız’ın klibinde Aşkın Nur Yengi, güllük gülistanlık bir evde, güller açmış gül gibi bir güzellik olarak dolanıyor.

Ve aralara serpiştirilmiş, eski sevgiliyle Beyoğlu’nda geçirilen güzel günlere dair flashback sahneleri...

Galatasaray Lisesi’nin önünde tost yemeler, tramvayı yakalamaya çalışmalar, sarılışmalar, gülüşmeler...

BURUK BİR TEBESSÜM

Ki resmi sitesinde, Aşkın Nur Yengi’nin en sevdiği yerlerden biri olduğunu öğreniyoruz Beyoğlu’nun.

Bundan birkaç yıl önce gecenin kel bir saatinde Aşkın Nur Yengi’yi Beyoğlu’nda şahsen görmüştüm.

Amansız bir magazin takipçisi olduğumuz için sevgilisi olduğunu bildiğimiz bir beyefendi ve bir arkadaşıyla İstiklál Caddesi’nde yürüyorlardı.

Ve üçü de neredeyse bağırarak cep telefonuyla konuşuyorlardı.

Buruk bir tebessüm tebelleş olmuştu bünyeye, bugün de olduğu gibi... Biraz Aşkın Nur Yengi için, biraz benim için; birazı da geçmişin...
Yazarın Tüm Yazıları