Trendine yandığımın dünyası... ‘Güya yeni’ bir şey pörtlemeden iki sakin dakikanın geçmediği tüketim manyağı gezegenimizde, doğa kanunları habire bozulup bozulup yeniden yazılıyor.
Daha doğrusu, hayatın akışında demeyelim de, ‘esas’ında değişen pek bir halt olmuyor ama bir mevzunun, adı farklı konuluyor, nur topu gibi yeni bir trendimiz oluveriyor. Efendim, ‘trendsetter’ Robert Ornstein ve David Sobel, ortaklaşa imzaladıkları ‘Sağlıklı Hazlar’ adlı kitapta en sağlıklı insanların ‘hazzı arayan ve hazzı yaratan’ insanlar olduğunu öne sürüyorlarmış.
Yani uzun ve sağlıklı yaşamak için ‘sauna seansları düzenlenmesi, gün ışığından yeterince yararlanılması, doğa manzaraları veya akvaryum balıklarının izlenmesi, komedi filmlerine gidilmesi ve müziğin iyileştirici etkilerinden yararlanılması gibi ‘ilginç’ önerilerde’ bulunuyorlarmış.
İkilinin, sağlıklı yaşam adına daha başka ilginç önerileri de var.
Mesela yemek yerken tadına varmak, günün içinde yarım saat şekerleme yapmak, hoş esanslar koklamak, sevdiklerinize dokunmak da sağlıklı olmanızı sağlayan etkenler arasındaymış...
Cillop gibi hayat, adamın ömrüne ömür katar elbet. Bunun aksini iddia eden mi var ki saadet kıyılarını onyüzmilyonuncu kez baştan keşfediyoruz? Bu ne mene bir trend?
Yani kimsenin kuzu kapama yerine kuru ekmeğe talim etmeyi, Boğaz manzarası yerine İkitelli’nin sıvasız binalarını dikizlemeyi, sevdiğine sarılmak yerine sevmediği insanlar karşısında kollarını kavuşturup dikilmeyi, gül yerine bok koklamayı tercih edeceğini tahmin etmiyoruz.
Ne yapalım ki hayat bazen öyle emrediyor... İnsanı bir yerlere koşuyor. Kimini cennet bahçelerine, kimini yaşam gailesine...
Terör çıkıyor, savaş çıkıyor, ekonomik kriz çıkıyor...
İşsiz ve parasız ve aç kalınıyor. Aşksız ve sevgisiz ve dostsuz ve yalnız düşülüyor...
Hazı baz alan yeni sağlık trendiymiş!..
Hadi bari ben de el artırayım. Şöyle bir kitap yazayım: ‘DAHA DA Sağlıklı Hazlar.’
Sonra da patlayana kadar endorfin salgılamak ve bu sayede hayata kazık çakmak adına ‘enteresan’ önerilerimi sıralayayım:
Her gün ıstakozla, ördekle, bonfileyle vs. ile beslenin ve yalanmadan yutmayın...
Kadınsanız zevkinize göre, Adrian Brody ya da Brad Pitt, erkekseniz Halle Berry ya da Cameron Diaz ile günde beş posta sevişin... Önsevişmeyi uzun tutun, nasılsa çok sevişiyoruz, sürümden haz alıyoruz hesabına geçiştirmeyin...
Saunadan çıkınca jakuziye girin; girerken yanınıza kadınsanız zevkinize göre Sting ya da Andy Garcia’yı, erkekseniz Madonna ya da Lucy Liu’yu alın. Jakuziden sonra manitaya masaj yaptırın.
Sevdiklerinizle kahkaha dolu muhabbetler edin: Onların espri yeteneği kıtsa, ayağınıza Cem Yılmaz’ı getirtin.
Sonracığıma, iş arasında yarım saat şekerleme kesmez. Siz iyisi mi işe hiç gitmeyin. Senenin 12 ayı denize nazır bir yerde, mesela Maldivler’de öööyle yatın... Deniz suyu da hiper sağlıklı bir haz mahalidir. Sık sık denize girin.
Mal gibi akvaryuma bakmak yerine, scuba brövesi alın. Atlayın uçağa Mercan Adaları’na gidin, dalış yapın.
Yalnız, havalimanları çok karışık ve bazen bilet bulunamıyor. Hatta Allah sizi inandırsın, kimi zaman uçaklar rötar bile yapabiliyor. Boş yere sinirlerinizi germeyin. Özel uçak kiralayın, hatta kendinize bir uçak edinin.
Bende daha böyle öneri çok ama yağma yok. Merak edin yavrucuklar ve hemen şu benim kitaptan alın e mi?
Türküyle başladık, bir başkasıyla bitirelim bari. Hem bu vesileyle yeni bir trend yaratalım. Ben yaptım oldu tarzı gıpgıcır bir trend; ‘türkülü yazı’ trendi: Trendine trendine trendine bandım. Bedava mı sandın, para verip aldım...
Asparagas
Seri mitoman
Kendisine yakıştırılan ‘seri gelin’ yakıştırmasına bozulan ve In Style dergisine verdiği röportajdaki ‘Beni evlilik delisiymişim gibi gösteriyorlar ama ben buna gülüyorum’ beyanatının üzerinden iki hafta geçtikten sonra Marc Anthony ile evlenen Jennifer Lopez, aslında boşanma delisi olduğunu söyledi: ‘Evlilikle ilgili bir problemim yok. Ama boşanmaya bayılıyorum. Maalesef evlenmeden boşanılamıyor. Bu yüzden Puff Daddy ve Ben Affleck ile ayrılıklarımın tadına bile varamadım. Ben ile bin kere ayrılıp barıştık ama yok yani, aynı lezzeti vermiyor. Elizabeth Taylor’dan randevu talep ettim akıl danışmak için ama ilgilenmedi. Türk bir hanım varmış, Gönül Yazar’dı adı sanırım. Şimdi onunla görüşmeye gitmeyi planlıyorum.’