Su uyur yılan uyur polis uyur porno uyumaz

New Orleans’ta, Katrina Kasırgası’nın yaşandığı feláket bölgesinde işini yapmaya çalışan habercilere ABD polisi tarafından şiddet uygulanmaya başlamış.

Eh, vitrinine, façasına, imajına, afiline bu denli düşkün bir Süper Gücün, en bi’ süper kurmaylarından Başkan Yardımcısı Dick Cheney’ye, canlı yayın sırasında sinkaflı küfür edilmesinin de duruma bir faydası olmamıştır, önümüzdeki günlerde hiç olmayacaktır muhtemelen.

Bildiğiniz gibi, afet bölgesinde ‘Olaya hakimiz’ turları atan Cheney, Luisiana Eyaleti’nin ardından gittiği Mississippi’de, ‘yardım çalışmalarında karşılaşılan güçlüklerin sorumlusunun her zaman federal makamlar olmadığını’ anlatırken, beklemediği bir tepkiyle karşılaştı.

O sırada orada bulunan bir yardım görevlisinin; ‘Go f.ck yourself Mr. Cheney’ cümlesi, röportajı kaydeden CNN kamerasının mikrofonuna takıldı.

Ben isterseniz bu cümleyi çevirmeyeyim. Anlayanlar anlamayanlara, o yardım görevlisinin Cheney’den ne yapmasını istediğini, çocukların duymayacağı bir ortamda, mümkün mertebe münasip bir dille anlatsın.

NE DESE HAKLI KADIN

Diyorum ki dünya çapında ‘haberciliğin’ selámeti adına her ülke, olay mahaline, internette porno akışı sağlayan ‘uzman’lardan oluşan bir tim kurup göndersin.

Su uyur, yılan uyur, manita uyur, polis uyur, herkesler uyur; bu arkadaşlar uyumaz bildiğiniz gibi...

Meselá, kendisine ait olmadığını söylediği malûm görüntüler internete düştüğünden beri sinirleri laçka olan Gamze Özçelik’in, geçtiğimiz Cuma vuk’u bulması beklenen nişanı ertelendi.

İsmi, internetteki bilumum arama motorunda, her türlü gündem maddesini sollayıp liste başı olunca doğal olarak psikolojisi bozulan Gamze Özçelik, bir süre köşesine çekilmek istemiş nişanlısı Mehmet Mutlu’nun açıklamalarına göre...

Ne dese, ne yapsa haklı kadın... Yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal...

Böylesi bir günü murdar etmek yolunda bir insanın başına daha sinirsek ne gelebilir Allah aşkına?..

Basın ve medya mensupları kapıya yığılacak.

‘Böylesine çirkeflere pabuç bırakmayacak şekilde birbirimize güveniyoruz, mutluyuz’ pozu versen bir türlü; basına kapalı, aile içinde mütevazı bir tören düzenlemeye kalksan başka türlü...

Her halükárda, o özel günün, ‘Geçtiğimiz günlerde ismi bilmem ne görüntüleriyle gündeme gelen Gamze Özçelik’in nişanı’ diye başlayan cümlelerle haber olacak.

Uçarın kaçarın yok yani...

ZULU KIZLARI

Haberi okudunuz mu?:

Güney Afrika Hükümeti, ülkenin Kwa Zulu-Natal Eyaleti’nde her yıl geleneksel olarak yapılan Zulu Töreni’nde, Kral’ın önünde üstsüz dans eden kızların fotoğraflarının internetteki porno sitelerinde yer almasının önlenmesi için ciddi kısıtlamalar getirdi.

200 yıllık bir gelenek olan bu törene katılan genç kızlar, törende, evlenene kadar bakire kalmaya söz veriyorlar.

Afrika’da bir gelenek işte, beğenirsiniz beğenmezsiniz...

Ama başka bir ülkenin geleneğidir; saygı gösterirsiniz...

Saygı bu zamanlarda ‘Afrika’da yetişen bir gazoz ağacı’ bile olmadığı için, Güney Afrika’da hafif tertip bir paranoya başgöstermiş.

Töreni izlemeye gidecek foto-muhabirlerine akredite olabilmek için her türlü zorluk çıkarılmış.

Güler misiniz, ağlar mısınız...

Evlenene dek bakire kalacağına dair yemin etmek üzere Kral’ın önünde dans eden kadınların memelerinin porno sitelerine düşmesinden korkuluyor.

National Geographic’de yayınlansa o memeler, bir sorun yok. Önemli olan niyet zira...

Benim fantezi fukarası zavallı tahayyülümün kıtipiyos kapasitesi maalesef almıyor.

İnsan, gayri ihtiyari, porno sitesine girip de Zulu töreninde dans eden kızların memelerinden kim, nasıl tahrik olur; merak ediyor.

Bilmem kaç çift meme işte... Senelerdir belgesel kanallarında yayınlansın dursun, kafanı çevirip bakma... Porno sitesine düşünce tıkla baba tıkla...

Yani porno dediğiniz, koskoca sektör...

Bunun yıldızları var, yönetmeni var, ışıkçısı var, kameramanı var...

Tüm bu insanlar, gönüllü olarak kameraların önünde harala gürele sevişiyorlar. Bu yoldan ekmeklerini kazanıyorlar.

Ama yok, onlar zaten gönüllü ‘gösteriyorlar’, zevksiz yani, artık zevki kalmadı, değil mi...

Artık namahrem daha çekici, zaten namahrem her daim daha seksi...

Mütecaviz bir gözle bakmak libidonun iştahını kabartıyor, değil mi...

Ne kadar röntgen, o kadar iyi...

İnsanoğlu hayatın monitörüne daha, daha, daha kirli bir filtreden bakmaya nasıl, nasıl, nasıl doyamıyor... Evrim boyu evrile evrile kanıksamış olmamız gerekiyor ya... Yine de... Hayrete şayan değil mi...

Seksi erkeğe örnek Danny DeVito

Dünyanın en arzulanan kadınları, erkeklerde nelerden hoşlanıp nelerden hoşlanmadıklarını anlatmışlar...

Jennifer Lopez, güzel bir tebessümden, dudaklardan ve dişlerden bahsediyor. Hoşlandığı şeyleri sayarken yani... (Bir önceki hayatında at hırsızı olabilirmiş ya da ne bileyim köle taciri...) Ortalık yerde kaşınmaları ise eksi haneye yazıyormuş. (Hayır, ‘hart hart kaşınma’ konusuna değinmeyeceğiz!)

Kelly Brook, erkeğin kibar olmaması hálinde hiçbir şansının olmadığını söylemiş. Başkalarına yardım etmeyen erkeklerle de işi olmazmış. (Günahını almak gibi olmasın ama bu biraz kıtırcı bir ablamızmış. Seksapel dediğin Yardımsevenler Vakfı da değil ya kardeşim!)

Geri Halliwell, erkeğin göbekli olmasının bir mahzuru olmadığını söylemiş; kendisini dünyanın merkezinde bir prenses olarak hissettirdiği sürece tabii... (Bu abla, Külkedisi’nin üvey annesinin aynasıyla idare edebilirmiş.)

Abi Titmuss, espri anlayışının öneminden dem vurmuş... Hatta bu konuda, seksi erkeklere örnek olarak Danny DeVito’yu örnek göstermiş.

Keira Knightley de... Knightley, espri anlayışına bir de ayakkabı zevkinin önemini eklemiş...

Şimdi vakt-i zamanında Esquire dergisinde ayakkabı seçiminin öneminden ve zırt pırt da espri anlayışı olmayan erkeğin himbonun şahı olsa esamisinin okunmaması gerektiğinden dem vuran bir kadın olarak, bu ablalarla korkarım dalgamı geçemeyeceğim.

Ya da şöyle söyleyeyim... Üstelik de, evet efendim, Danny DeVito’yu son derece seksi bulan biri olarak, dalga geçilmeyi hak ettiğimi itiraf ederim.

Diyeceksiniz ki ‘Senin zaten pornoyla ne işin olur, git sit-com izle, karikatür sitelerine gir...’

Estağfurullah diyeceğim... O kadar da değil...

Bizim gözümüz de göz ve güzel adamdan gayet iyi anlar yani... Biz de biliriz güzele bakmasını, bakmasını, bakmasını... Ala ala bu şekilde sevap alan bir günahkár fani olmasını...

Ama... O başka şey, şu yukarıda bahsi geçen başka şey...

Yani bir kabile dolusu erkek, kafalarında ottan-çiçekten yapılmış taçlarla bir ateşin etrafında, organları sallana sallana dans etsin...

Kaç yazar?.. ‘Böğ!’ diyebilir miyim...
Yazarın Tüm Yazıları