Solist bağırıyor, şaka yapmıyorum hakikaten bağırıyor, grubun en iyi elemanı davulcu ama davul bile
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Direc-T’in Ama Sen Varsın adlı şarkısının sözlerinden -Türkçe pop müzikle iştigál eden sanatçılarımızın kullanmaktan pek hazzettiği tabirle- ‘esinlendiğim’ bir ifadeyle gireyim bari mevzuya:
‘Dün gece Roxy’de Direc-T’i seyrettim / Dün gece sahnedeki grubu neye benzeteceğimi bilemedim / Ama siz varsınız? Ama siz var olma iddiasındasınız? Peki bunu kendinize ait, özgün bir sound’unuz olmadan ve bu kadar bağırarak nasıl yapacaksınız? Nasıl olacak da olacaksınıııız???’
Herkes Direc-T’in şarkısını ya da albümünü ya da klibini bilmek zorunda değil tabii...
Dolayısıyla girizgáhı ‘Ha?’ sorusu eşliğinde algılayan muhterem okur için konuyu açalım di mi?:
Efendim, Direc-T diye bir grup var.
Üç kişiden mütevellit bu grubun Rus Kozmonotları isimli bir albümü var.
İçinden albüme adını veren Rus Kozmonotları’nın geçtiği Ama Sen Varsın adlı bir şarkıları var.
Ve bu şarkının animasyon marifetiyle kotarılmış bir klibi var.
Ya, şimdi bakınca, mevzu Ali Baba’nın Çiftliği’ni andıran bir geyiğe sardı.
Dolayısıyla herhálde şöyle devam etmenin de bir mahsuru yoktur:
İşte o şarkıda grubun solisti Bilge, aşağıdaki cümlelerle bağırır çiftliğinde Aaaali Baaba’nın:
‘Rus kozmonotları uzayda pek bir yalnızlar / Aydan dünya pek bir yuvarlak görünüyordu / Ama sen varsın / Dün gece aydan seni seyrettim / Ama zaten burda her gün gece / Dün gece televizyondaki kadını sana benzettim / Ama sen varsın / Ama sen varsın / Ama sen varsın / Ama seeeeen varsın!!!’
Ve yani bağırıyor derken, şaka yapmıyorum, hakikaten bağırıyor...
Geçtiğimiz hafta, ay sen Ama Sen Varsın şarkısı, aklıma bir takıl, bir takıl! (Kusura bakmayın, bugün balatalar biraz gevşemiş mi ne, kendimi tutamıyor, otomatikman yavşıyorum. Vallahi söz, yarına kalmaz geçer. Yani... İnşallah... Diye umalım, çiftliğinde Aaali Baaaba’nın...)
BİR KAZA SONUCU 1997’DE KURULMUŞ
Daha önce albümü baştan sona dinlemeye yönelik muhtelif çabalarım nafile sonuçlandığı için, şu önyargının bir de arkasına bakalım, belli mi olur, belki başka türden bir yargı çıkar hesabına, çarşamba akşamı Direc-T’in sahne aldığı Roxy’ye gittim.
Diyeceksiniz ki; ‘Yeme bizi, Roxy’ye gitmek için bahane arıyorsun...’
Ben de diyeceğim ki ilahi, sizden de bir şey kaçmıyor. Neyse...
Şu kadarını söyleyeyim, Direc-T ile ilgili yargım, önlerde bir yerlerde takıldı kaldı. Ses duvarını aşamamış olsa gerek...
(İç ses: Metafor metafor nereye kadar? Hadi madem metafordan yana istifra kıvamındasın daha az saçma bari.)
(İç sese cevap veren iç ses: Kardeşim, bugün bir yavşama buhranı içindeyiz dedik ya, idare et işte! Hadeee ikile!)
Resmi web sitelerinde birinci ağızdan aktarılan bilgilere göre, Direc-T ‘bir kaza sonucu’ 1997’de kurulmuş.
Grup, orijinal háliyle vokalde Bilge Kösebalaban, davulda Özgür Peştimalci ve daha sonra gruptan ayrıldığı için soyadını öğrenme lüksüne nail olamadığımız Çelik isimli bir beyden oluşuyormuş.
YARIŞMADA 125 MİLYAR GÖTÜREN ÇELİK GİTMİŞ
Çelik, daha sonra Kim 500 Milyar İster yarışmasından 125 milyar götürünce, gruptan ayrılmış. (Eh, ne yalan söyleyeyim, ben de o kadar para bulsam, müzik aşkıyla, ille ki çalacağım diye bu grubu seçmezdim.) Onun yerini, 2000 yılının sonlarında basçı Alex Tintaru almış...
Bu hadiseleri müteakip grup, 2001 Roxy Müzik Yarışması’nda birinci olmuş ve üniversiteler ile ünlü müzik kulüplerinde konserler vermişler.
2002’de Alternatif Festival’de David Byrne, Pulp, Sneaker Pimps ve Carl Cox’ın altında, 2002 ve 2003’te H2000 Festivali’nde çalmışlar.
Yıllarca ‘Yar bize bir albüm’ şeklinde dolandıktan sonra On-Air ile anlaşarak, Deniz Yılmaz prodüktörlüğünde kaydettikleri Rus Kozmonotları’nı nihayet 2003 yılında çıkartmışlar.
Bu satırların yazarı (!), konuya bu noktada dahil oluyor.
‘Ulan bilmem kaç sabahtır zihin güne şu Ama Sen Varsın’la uyanıyor. Bu pulp, rock, grunge gruplarını sahne performanslarını izlemeden değerlendirmek dingillik olur. Albümü dandik nice grubu sahnede izleyip büyülenmişliğin yok mu sersem kızım? Çocukların hakkını yeme, git, olayı müziğin er meydanında, sahnede müşahede et’ diye düşünüyor.
SHIRLEY TEMPLE EDASIYLA ROXY YOLLARINDA
Ve naçiz muharrireniz, olanca iyiniyetiyle, hormonlu bir Shirley Temple edasıyla seke seke Roxy’nin yolunu tutuyor.
(İç ses dua eder: Bu yazıyı kendinden Mustafa Sandal Olayı diye bahseden Mustafa Sandal ağızlarına düşmeden bitirmeyi nasip et, vallahi en az bir haftalığına cici bir kız olmaya gayret edeceğim güzel Allah’ım!)
Herhálde bir kez daha tekrar etmemin mánásı yoktur ama edeceğim: (Bugün bünyenin içinden iki satırlık tutarlılık geçmediği için ne yapmıyoruz? Şaşırmıyoruz...) Fena hálde hayalkırıklığına uğruyor.
Solist için ne diyeyim bilemedim. Saçlar birini, zıplama hálleri birini, sesi birini, yorumu birini, seyirciyle diyaloğu başka birini hatırlatıyor.
Ama kimleri hatırlattığını maalesef bellek şu an hatırlayamıyor.
Çocukken, büyüyünce şarkıcı olacağından emin bir şekilde ayna karşısında çok çalışmış bir ‘kolaj çocuk’u andırdığı muhakkak ama... Ve tüm bunların yanında, dedim ya, ÇOK bağırıyor.
Üstelik şöyle söyleyeyim, grubun en iyi elemanı davulcu ama davul bile bağırıyor...
Bazı grupların, maalesef bağırınca sert müzik yaptığını sanmak gibi ya da sert müziği bağırmakla eşdeğer tutmak gibi bir sorunları oluyor.
ÇİZGİ FİLMİMSİ BİR KLİBİ VAR DEDİK YA...
Şimdi ‘Bu yazının bir yerlerinde klipten bahsedilmesi gerekmiyor mu?’ diye düşünenler olabilir. (En azından bizim editörler düşünecektir.)
İşte yukarıda bol bol bahsi geçen şarkının uzayda geçen, animasyon, çizgi filmimsi bir klibi var dedik ya demin...
Şarkı, yani Ama Sen Varsın, güzel ama... (Aaa, lütfen ısrar etmeyin, perhiz ve lahana turşusundan bahsedecek de değilim.) Valla... İnsanın aklına fena takılıyor.
Tamam mı? Oldu mu? Şimdi mümkünse sessizce dağılalım.
Dün gece çok bağırtı işittim. Beyin yorgun, başım ağrıyor.