Kolaysa uyusun da büyüsün!

Ütünün fişini prizde unutmuşum gibi bir acayip his tebelleş oldu bünyeye... Yine... Ya da ne bileyim; mutlaka yapmam, kesinlikle atlamamam gereken bir şey varmış da unutmuş, yapmamış gibiyim...

Bu duyguyu gayet iyi tanıyorum, dolayısıyla aslında artık eskisi kadar paniklemiyorum. 20’lerimin başlarından beri düzenli aralıklarla yoklayan, karabatak misali káh batıp káh çıkan, kimi zaman yegáne konu şeklinde zihne nakşolan, kimi zaman unutulan, yok sayılan o meş’um mesele. Özetle ve son zamanların moda deyişiyle bu málûm hikáye: Çocuk da yaparım kariyer de...

Hey maaşallah, zamane ablaları! Kim tutar sizi; yürüyün be!!!

Valahi yapabilen arkadaşları samimiyetle tebrik ederim. Ve fakat bendeniz, defaten belirttiğim üzre, maalesef konudan affımı rica edeceğim. Henüz çingene bohçasını andıran hayatıma münasip bir düğüm atabilmiş değilim, çocuk yapacak cesaret nerdeee?

Bilenler bilmeyenlere, yani kadınlar erkeklere anlatsın efendim: Eğer kadınsanız, bu çocuk mevzu bitmeeez... Hani şu konu tümden kapansın diye menapoza girmeyi bile hasretle bekler oldum, yemin ederim. Aaah ah, ne çocuğu kardeşim? Bittecrübe sabit: Ben, çocuk şöyle dursun, kedi, hatta saksı çiçeği beslemekten bile acizim.

Ama heyhat, neresinden baksanız, kadınız işte. Yasemin’in kitabı görünce, mevzu yeniden geldi algının kapılarına dayandı. İçimiz yine şöyle bir gıcıklandı...

Yasemin Karakaş Şahinkaya bu dediğim. Eskilerde birlikte çalıştığımız, güzel insan, gönül kadını, canımız ciğerimiz kankamız...

Hanımefendi bunu becerdi. Çocuğu da kariyeri de yani...

Yetmedi, hasetimizi ve uyuzumuzu kaşımak adına hiçbir fedakárlıktan kaçınmadı, oturdu bir de üzerine kitabını yazdı: Annemi Büyütüyorum.

Yaso, (Arkadaşın adı kara tren ebatlarında olduğu için biz kendisini böyle çağırmayı yeğliyoruz.) anneliğinin ‘acemilik döneminde’ başına gelenleri gayet esprili bir dille, devamlı ‘Allallaaaa!’ diye dolaştığı için adı Şaşıran Çocuk’a çıkan kızı Melisa’nın ağzından anlatıyor.

Biraz sinirsek bir durum. Öyle ki, kitap insana, ‘Ulan şu işi ben de kıvırabilir miyim yoksa ne?’ cesareti veriyor.

Kendi açımdan hiiiç tekin bir durum değil yani. Hani Yasemin’in hizaya gelmiş, planlarından, programlarından, en önemlisi de uykusundan (Kendileri fiziksel olarak Rapunzel’e benzer ama davranışsal açıdan kesinlikle Uyuyan Güzel’dir!!!) feragat etmeyi becerebilmesinden ve canı çekti mi ailenin en küçük kızı sıfatıyla gönlünce şımaran, çocuk ruhlu makaracı bir kızken, kendisinden fevkaláde bir anne yaratabilmesinden cesaret alıp çocuk yapmaya kalksak, yanmışız.

Bir kere şartlar eşit değil. Tamam yani, Yasemin, Melisa sayesinde ‘büyümeyi’ başarmış olabilir ama hadisenin gerçekleşmesinde bir nevi takım oyunu marifeti söz konusu. Bir dolu becerikli abla, yani teyze, yanında bir adet süper anneanne, yani valide; ve saire, ve saire...

Her şeyin ötesinde ve hepsinden önemlisi de Serdar faktörü. Serdar, bir nevi ideal koca, baba, yáren ve yár... Yasemin’e sunduğu hizmetlerden dolayı kendisine taktığımız bir lákábı bile var. Ben size lákábının Android olduğunu söyleyeyim, siz ne mene bir adamdan bahsettiğimizi tahmin edin...

Oysa bu garibanın durumu bir mi? Ben gurbet ellerde bir çöpsüz üzümüm ve ne yapsam etsem olmuyor kardeşim: Yetişkinliği becerebilmiş değilim. Dolayısıyla beni aşar, çocuğa da yazıktır, sağolun ama almayayım yani... Dostlarımız yapsın, biz sevelim...

(*) Annemi Büyütüyorum - Yasemin K. Şahinkaya / Turuncu Medya.

Asparagas

Cevabın içinden

Zehir zemberek açıklamalar yaptıktan sonra CHP’den istifa ettiğini açıklayan ve 19 ay önce seçim meydanlarında Deniz Baykal’a olağanüstü iltifatlarda bulunduğu hatırlatılıp neyin değiştiği sorulunca, soruyu ‘Dışarıdan bakmak ayrı, içerden görmek ayrı. Ben Anadolu çocuğuyum, sevdim mi tam severim, destek verdim mi tam veririrm. Ama sonuç alınmayacak bir yolda ayaklarımı yormaya talip değilim’ şeklinde yanıtlayan Yaşar Nuri Öztürk; ‘Başka klişeniz var mı?’ diye soran gazeteciyi, hiç sinirlenmeden, her zamanki bilge üslûbuyla, tatlı tatlı yanıtladı: ‘Var güzel kardeşim... Senin sabaha kadar vaktin var mı? Başlıyorum o zaman: Dün dündür, bugün bugündür. Burası Türkiye, yok ööööle... CHP’yi ben mi kurtaracam be Selo? Ayrılmak gerekti, ayrıldık netekim; ayrılmasaydık da Deniz Baykal’ı beslese miydik? Kadayıfın altı yanmadan uzayayım dedim... Bana Yaşar Nuri Öztürk sözünden döndü dedirtemezsiniz binaenaleyh. ‘
Yazarın Tüm Yazıları