Annemin sık kullandığı bir laftır: ‘Suyla sabunun çıkarmayacağı tek şey ar (alın) lekesi...’Valideleri Redd’in üyelerini vakitlice uyarmamış olacak ki Bahçelere Daldık’ın şahane sözlerinde bu konuya geç uyandıkları için hayıflanıyorlar:‘Dünyayı yağlamak lázım / Paslandı, düzgün dönmüyor / Aya gidip bakmak lázım / Burdan bir şey görünmüyor / Dersler aldık, yine saldık / Bile bile akılsız kaldık / Sabunla bu kirler çıkar sandık / Sığ denizlere balıklama daldık...’Redd’in 50/50 adlı albümünden klip çekilen üçüncü şarkı Bahçelere Daldık.İlki bildiğiniz üzere, manitasını yatakta başka bir erkekle basan, aldatılmış bir adamın hikáyesinin anlatıldığı Mutlu Olmak İçin’e çekilmişti.Biri ikiz olmak üzere, iki çift kardeşten oluşan dört kişilik Redd’in elemanları okumuş etmiş (mimarlık, bilgisayar mühendisliği, konservatuar...), iyi aile çocukları oldukları için, klibin esas oğlanı tipik Türk erkeği tavrı sergileyip yatağa kurşun saydırmak yerine gayet medeni bir şekilde ceketi alıp evden çıkmayı tercih ediyordu.İkinci klip, Öperler’e, Boston’da çekilmişti ki izlemek, bendenize nasip olmadı.Zira bir otelde çekilen yatak sahnelerinde esas oğlan biraz kalabalık bir kadroyla birlikte ‘rol aldığı’ için klip müstehcen bulunup, ‘orji olayı bize gelmez’ diyen müzik kanalları tarafından reddedilmiş. (Reddedilen Redd... Annabel Lee şiiri gibi, aliterasyon yaratıyor mübarek...) Bunun haberi çıktıktan sonra birkaç kez döndürülmüş ama dediğim gibi, ben rast gelmedim.Üçüncü klip de diğer ikisi gibi yine Mete Özgencil tarafından, bu kez New York’ta çekilmiş.Ki bana sorarsanız, teşbihte hata olmaz, bu klip, klip áleminin Dolmabahçe Sarayı’dır. Hani Dolmabahçe Sarayı’nda her şey simetriktir ya... Bir köşede bir vazo mu var, illa karşısındaki köşede de aynısından olacak.İşte klip de biraz öyle... Simetride kopulmuş. Elemanların ikisi (Doğan ve Güneş Duru) ikiz de olduğu için hepten acayip bir durum.Otomobil yolundaki şeritlere yattıkları bir sahne var meselá. Kamera üyeleri teker teker izliyor. Tam olarak bu sırayla değilse de Berke Hatipoğlu’nu geçiyor, Güneş Duru’ya geliyor, onu geçiyor, İlker Hatipoğlu’na geliyor, onu geçiyor, Doğan Duru’ya geliyor, siz yine Güneş Duru’yu görmüş gibi oluyorsunuz.Merdivenler, sütunlar, bahçeler boyu, simetrik simetrik, yürüyorlar, duruyorlar, bakıyorlar...Neyse işte, iyice saçmalamadan keselim, gayet temiz ve şık bir iş...Mete Özgencil, bu üç klibi birbiriyle bağlantılı kurgulamış.İlk klip bir pencere görüntüsüyle kapanıyor. İkinci klip o pencereden otel odasına açılıyor. İki ablayla yatak sahneleri malûm. Üçüncü klibin, yani Bahçelere Daldık’ın başında bir yatak, çöpe atılıyor, sonunda da bir arabaya biniyorlar.Herhálde dördüncü bir klip söz konusu olursa, onun açılış sahnesinde de o arabadan inecekler.Gerçi bu son, otomobile yürüme sahnesi, şarkı sona erdikten sonra sessiz çekilen ve hakikaten uzuun bir sahne olduğu için pek çok kanal, klibin sonunu keserek yayınlıyor, görmemiş olabilirsiniz. Biz yazalım ki, yazının çorbasında haber değeri taşıyan tuz da bulunsun(!)...50/50, ilk albüm milk albüm ama evladiyelik yani. 10 yıl sonra koy, yine aynı zevkle dinlersin...Kartonetteki İsmail Acar imzalı illüstrasyonlar, CD’nin içindeki kırmızı kalem; şık işler...Zarf da şık, mazruf da yani...Hani Bahçelere Daldık’ta diyorlar ya:‘İnsan gerçeği ararken, biz rüyalarda sevişirken / Herkes kendine sararken, biz bahçelere daldık / İnsan güzeli incitirken, biz eski zamanda yaşarken / Herkes maskesini boyarken, biz çimlere uzandık.’‘İyi yapmışsınız’ demek isteriz kendilerine... Dalınız bahçelere, uzanınız çimlere; bırakınız üstünüz başınız kirlensin. Kirlenmek güzeldir. Hadi hep beraber: Neydi?: Suyla sabunun çıkaramadığı tek şey ar lekesi...