Memleket havalarına hakim olan siyasi pustan ruhum darlanmış olacak...
Bir yandan yakında tai-box ve küfürleşme konusunda Tayvan’ın meclisine nal toplatmak gibi bir başarıya imza atacağına inandığım TBMM’nin ahvaline bakıyorum.
Bir yandan da meselá 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı kutlamalarının provasında birbirine jiletle girişen E.İ. ve G.A. inisiyalli lise 1 öğrencisi genç kızların haberini; annesinin altı aylık kızkardeşi Ezel’i kucağına tutuşturup, "Size dondurma almaya gidiyorum" deyip sırra kadem bastığı üç yaşındaki Aykut’un haberini okuyup baygınlıklardan baygınlıklara gark oluyorum.
E ne yapalım? Bir yerlere tutunmak lázım. Beton tedavi babında, jiletlik şarkılardan medet umuyorum.
Son bir haftada Elvis Costello klásiği I Want You’yu kaç milyon kez dinledim bilmiyorum. Sahibinin sesinden olsun, Fiona Apple’ın vokaline Elvis Costello’nun gitarıyla eşlik ettiği versiyon olsun... Muhtelif yorumcuların sesinden habire, habire, habire I Want You’yu dinliyorum.
Odaya girip çıkanlara fenalık geldi. Yakında toplaşıp beni linç ederlerse şaşırmam. İnsanın son nefesinde şaşıramaması da pek parlak bir durum değil, takdir edersiniz.
I Want You, benim, ruh hálinin lacivert tonlarında seyrettiğinde medet umduğum şarkılardan biridir. Bunun bir gömlek üzeri, Ahmet Kaya’ya filan tekabül eder; onu da söyleyeyim, ordan hesap edin.
Tam o anda, içinden lacivert geçen bir haber gördüm, bırakın ruh hálini, dünyam değişti.
Lacivert Yapım isminde bir yapım şirketi, Vekilstar olarak tanımlanan Türkiye Vekilini Seçiyor isminde bir yarışma projelendiriyormuş efen’im!!!
Görmüş olmalısınız; Çarşamba günü Kelebek’in manşetiydi.
Bu yarışma ’sayesinde’ halk milletvekili adaylarını tanıyacak ve kendi adayını gönderdiği oyla belirleyecekmiş.
Adaylar, milyonların karşısında planlarını anlatacakmış.
Projenin sahibi Çiğdem Savaşçıoğlu; "Yedi aday, yarışma başlamadan önce bir hafta eğitim alacakr. İlk programda adayların iki dakikalık kampanya filmleri yayınlanacak" şeklinde özetlemiş hadiseyi.
Şu sıralar, jüriyi belirliyor ve kendilerine kanal arıyorlarmış. Ama jüri konusunda, aşağı yukarı, bir fikirleri varmış.
’Fikir’lerden biri olan Semra Özal, bu konuda; "Teklif geldi, kanal arıyorlarmış. Eğer iş ciddiye binerse düşünürüz. Çünkü bu ciddi bir yarışma gibi duruyor. Faydalı olacağına inanıyorum" buyurmuş...
Diğer ’fikir’ler de şu şekilde: Esat Kıratlıoğlu (Saç modeli enteresanlığı açısından Şarkı Söylemek Lázım’ın Erol Büyükburç’una bulunmaz alternatif.), Kamer Genç, İsmet Sezgin, Hüsamettin Cindoruk ve reklamcı Bora Egemen...
Naçizane katkımız olsun: Kendine aşk şiirleri yazdığı RTE’nin resminin basılı olduğu tişörtler yaptıran Nil Demirkazık, Bakan Düşüren Kadın Aynur Aydan (Siyasetçi denen türü o tanımayacak da kim tanıyacak?), Kürşad Tüzmen’in kardeşi popçu Tüzmen (Arada şarkı felan da attırır; hem Kürşad abisi kendisine kovboy temalı klibi olan şarkısında vokal desteği atmıştı; o da bu sayede kont-jest şey ettirmiş olur.), Ajdar (Açmaya gerek yok. O, her bi’şeyden anlar...) gibi ’fikir’ler de var bu hayatta.
Değerlendirilsin isteriz. Seçime yaklaştığımız şu dönemde, seçimin ciddiyetine ’ciddi’ bir katkıları olabilir. Önermesi bizden; lacivertin en lacivertinden tonlarda sunduğumuz saygılarımızla birlikte...