İstiklál’e çıktım ve bir kitapçıya daldım. Kitap, dergi ve CD bölümlerini pas geçtim, kırtasiye bölümüne ulaştım. Evde kapağı açılmamış bilmem kaç adet defter mevcut ama "Hani," dedim, "yine de yeni bir defter alayım; yeni yıla yeni sayfa, belki uğurlu gelir."
Sormayın, bu aralar içime bir Batıl Abla kaçtı, çıkmaz... Yavuz hırsız ev sahibini kovarmış, benimki de o hesap. Sen misin böyle şeylerle dalga geçen, bizim kiracı Batıl Abla da şahsıma ait sandığım 33 yıllık "karakter"imi bünyeden kışkışlamış durumda. Havadan sudan bilumum mevzuda tahtalara vuruyor, kulağımı mulağımı çekiyorum. Kendime abuk subuk uğur "metot"ları geliştiriyorum.
Neyse... Bu uğur meselesini fazla ciddiye aldığımdan olsa gerek, hadisenin "ağırlığını" kaldıracak şıklıkta bir defter
beğenemedim. Onun yerine yine ergenliğimden beri yapmadığım bir şeyi yaptım, ala ala bir "çıkartma" aldım. Üzerinde; "Organize olabilseydim, çok tehlikeli olurdum" yazıyor. Yetmezmiş gibi, bu çıkartmayı almış olmamı pek de havalı buldum. Diyorum size, bu aralar pek iyi değilim. Siz yine de çaktırmayın, mümkünse, en azından bana... (Ne diyorum ben ya? Sayıkla, saçmala, nereye kadar?!)
Buraya kadar geldiyseniz, bunun bir klip yazısından ziyade, Organize İşler’e odaklanmış bir nev’i güzelleme olacağını anlamışsınızdır.
Filmi ilk 10 gününde izlemiş bir küsur milyon izleyiciden biri misiniz bilmiyorum. Yılmaz Erdoğan’ın "4,5 milyon dolar harcadık, en azından iki milyon kişinin gelmesi lázım" şeklindeki, niyeyse duyduğumda "Estağfurullah" deme ihtiyacı doğuran beyanatı da, filme getirilen olumluların yanında cılız kalan olumsuz eleştiriler de bir yana, hani üzerinizde iki satırlık hatrım varsa, sinemayı sevmiyorsanız bile, sırf benim hatrım için gidiniz, Organize İşler’i izleyiniz. Zira vizyondaki sürü sepet zırva ötesi yabancı filme gösterilen ilgiden çok daha fazlasını hak ediyor nitekim.
Film vizyona girmeden önce, Yılmaz Erdoğan’a "Başrollerden birinde İstanbul var" dedirten, Görüntü Yönetmeni Uğur İçbak’ın helikopterle çektiği İstanbul görüntülerinin fazlalığı, filmin en çok "eleştirilen" yönlerinden biri ya... Bana sorarsanız, bir içim su kareler...
CEM YILMAZ ÇATIR
ÇATIR ROL ÇALIYORCem Yılmaz "mesele"sine gelince... Filmde kaç dakika göründüğünün haberi bile yapılan Cem Yılmaz, evet, az görünüyor, öz görünüyor.
Kaldı ki, filmdeki oyunculuklar, zannımca bu ülkenin en iyi üç aktrisinden biri kesinlikle üçüncüsü olmamak üzre- olan Demet Akbağ, Altan Erkekli, Tolga Çevik, Özgü Namal, Erdal Tosun, Başak Köklükaya, hatta Berfin Erdoğan başta olmak üzere bütün oyuncular döktürüyor.
"Herkesin herkesle akraba olduğu ama kimsenin birbirini tanımadığı" yerde geçen ve "araklayanlarla araklananların" hikáyesini anlatan Organize İşler’de de Cem Yılmaz, hem filmde, hem de gerçek hayatta "araklayanlar" arasında yer alıyor.
Çalmaksa, hiç acımadan çatır çatır rol çalıyor.
Buna da ne izleyicinin, ne Yılmaz Erdoğan’ın ne de film ekibinden herhangi birinin itirazı olacağını, olduğunu zannetmiyorum ayrıca. Rol çalınacaksa, çalan CMYLMZ olsun diyeceğim ve yine aynı onaylanmayı bekleyen soruyu soracağım: Di mi ama?
BİRAZ GEÇ OLDU AMA
KLİBE GELEBİLDİKFilmin müzikleri de keza, son derece başarılı. Soundtrack, filmin vizyona girdiği gün piyasaya çıktı. Albümde filmin tema müziklerini yapan Ozan Çolakoğlu’nun haricinde, Brooklyn Funk Essentials ve Laço Tayfa’dan aynı zamanda bir Laço Tayfa elemanı olan Hüsnü Şenlendirici’ye, The Everly Brothers klásiği Bye Bye Love’dan Nil Karaibrahimgil’e birçok sanatçı var.
Evet, Allah’ın izniyle, (Batıl Abla, tam bu noktada, bir eliyle kulak memesini çekiştirip diğer eliyle tahtaya vurur...) nihayet, yazının klip kısmına da, filmin finalinde yer alan şarkının yazarı ve icracısı olan Nil Karaibrahimgil sayesinde gelebiliyoruz.
"Organize İşler Bunlar" Karaibrahimgil’in filmi izledikten sonra eve gidip 15 dakikada attırdığı bir şarkı. Ozan Çolakoğlu’nun şahane düzenlemesi de sağolsun, gayet ince işlenmiş, üzerinde çok çalışılmış gibi geliyor kulağa...
İnsanın içini kıpır kıpır kıpırdatıyor, zihnine, diline takılıyor. Ve bildiğiniz üzre, bu aralar klibi, müzik kanallarında dönüyor.
Mayadrom Uptown’ın otoparkında, Ali Taner Baltacı tarafından yönetilen klipte, filmdeki Süpermen Samet tiplemesiyle Tolga Çevik ve Nil Karaibrahimgil, küçük çaplı bir "dümen"in etrafında "döneniyor.
Güzel klip. Zira başarılı bir çalışma, iyi bir organizasyon. Ve filmin repliğinden devşirme bir cümle ile ifade edecek olursak: Bu álemde tüm işler organizedir ve organize, her zaman işler...