Beat Bazaar ruhuma bir Heidi esenliği saldı

Elma yeşili bir stüdyoda yanyana oturmuş, 60'larının son demlerini sürdüğünü tahmin ettiğimiz, birbirinden sevimli iki hanımteyze, huşu içinde havalara bakarak, fonda çalan elektronik müziğin akışıyla ahenkli bir şekilde gerdan kırıyor, ayaklarını sallıyor.

Diğer kanallarda da dönüyor mu bilmem; ben Selim Demirdelen imzası taşıyan Beat Bazaar'ın klibini Dream TV'de gördüm. Gördüm ve hipnoza girdim. Gayet düz, dingin bir temposu olmasına, insanın gözünü oyalayan fırlama numaralar çekilmemesine rağmen, klibin karşısında çakıldım kaldım. Bittiğinde bizim málûm toplantı odasına dalan bir arkadaş; ‘‘Ne o?’’ diye sordu; ‘‘Kahvene müsekkin falan mı kattılar?’’

O an farkettim ki, yüzümde acayip, gevşek, yayvan bir tebessüm var. İki-üç Xanax birden çakmış, ya da ne bileyim, diyazem iğnesi yemiş gibiyim. Yarım saat önce öfke nöbeti geçiren ben değilmişim gibi, gamsız bir ifadeyle parmağımı emiyorum; hatta mutlu ve besili İsviçre inekleri gibi, parmağımla geviş getiriyorum!

‘‘Ben’’ dedim; ‘‘Galiba tıp tarihinin en süratli bağımlılığına tutuldum. Hemen şu an, bu klibi bir daha izlemek istiyorum. Sonra bir daha... Sonra bir daha... Resmen kafam iyi oldu. Bu saadet hiç bitmesin. Lütfen, lütfen, birilerini ara; önümüzdeki yarım saat içinde bu klibi bir daha görmezsem, mümkünü yok, bugün benden kimse randıman alamaz.’’

‘‘Sen oldun artık, düş dalından’’ dedi cankuş; ‘‘Kızım, kazık kadar kadın oldun. Bu klip müptelası ergen tabiatına bir hál çaresi bulsan diyorum?’’

Normal şartlar altında, böylesi bir atak karşısında, bir laf da ben sokmazsam rahat edemem ama bu kez dağarcığımdaki en şirin ifadeyle kikirdemekle yetindim. Dedim ya, klip şoklamasına maruz kalmışım, eblehçe mesudum; kinayelere takılacak değilim. Hem torun torba sahibi insanlar, Ben Evleniyorum evindeki ‘‘akvaryum insanları’’nın kılı tüyü için kendilerini paralıyorlar; ben bir klibe vurulmuşum çok mu?

Sonradan çıktı kerameti... Klibi izledikten birkaç gün sonra Şafak Ongan'la karşılaştık. ‘‘Abi, sizin kanalda yayınlanan o Beat Bazaar'ın durumu nedir?’’ diye sordum. ‘‘Kafama sardunya saksısı gibi düştü resmen. Habire onu bekler oldum.’’

O anlattı: Meğer, bir yıllık filan bir çalışmaymış ama uzun süre piyasaya düşmemiş. Albümle aynı adı taşıyan Beat Bazaar'ın klibini, profesyonel hayatına tonmaister olarak başlayan, daha sonra uzun yıllar reklam jingle'ları besteleyen, reklam yönetmenliği yapan, Eşkıya filminde yönetmen yardımcılığı görevini ifa etmişliği bulunan Selim Demirdelen'in bizzat kendisi çekmiş.

Klipteki iki hanımefendi, montaj marifetiyle yanyana oturuyor gibi görünüyormuş. Ajanstan çağırılan Pamuk Nine'ler, teker teker stüdyoya alınmış. Kendilerine biraz beklemeleri, yönetmenin az sonra geleceği söylenmiş. Daha sonra, boş stüdyoda Beat Bazaar çalınmaya başlamış ve çekimler gizli yapılmış. Anlayacağınız, Beat Bazaar'ın beat'lerine mırıl mırıl tempo tutan hanımların tepkileri tamamen doğalmış.

Naçizane tavsiyemdir klibi görün. Bununla yetinmeyin, albümden de edinin. Zira Beat Bazaar, Demirdelen'in, bağlama, zurna, bendir gibi otantik enstrümanları, drum'n'bass ve trance tarzı elektronik müzikle harmanladığı, gayet başarılı bir çalışma. Ben ki elektronik müzikten pek hazzetmem; ruhuma abesle iştigál bir Heidi esenliği saldı.

Şimdilik günde iki dozla idare ediyorum ama tabii ki biliyorum; her nevi iptila böyle başlar. Yakında lobotomi geçirmiş bir lahana bebeğe dönmem de kuvvetle muhtemel yani. Peşinen söylüyorum işte; başıma böyle bir şey gelecek olursa, faili Selim Demirdelen'dir; böyle de biline...
Yazarın Tüm Yazıları