Her insanın poster asmacasına hastası olduğu bir yıldız vardır ya; benim babam, yabancılardan Jean Simmons’a, Türkiye’den Ajda Pekkan’a aşıktı.
Annem, belki de babamın ulaşabileceği bir yerlerde yaşadıkları için yerlilerden pek kimseleri beğenmediğini iddia ederdi; yabancılardan büyük aşkı ise Rock Hudson’dı.
Bildiğiniz üzre, sonradan Rock Hudson’ın eşcinsel olduğu ortaya çıktı. Ajda Pekkan ise yıllar içinde değiştikçe babamın tipi olmaktan çıktı. Onun temposunu yakalayacak diye 80’ler boyunca saçını ve makyajını, Türk kadınlarının büyük bir çoğunluğu gibi "a la Ajda" yaptıran annem de bu sayede Ajda Pekkan’ın yakalanması mümkün olmayan temposunu kovalamaktan bitap düşmekten kurtuldu.
Hani annemdir diye söylemiyorum ama annem gerçekten, gençliğinde İzmir, Karşıyaka’da şanı yürüyecek kadar güzel kadındır. Bugün de 12 yaşında bir torun sahibi bir kadın olarak cildi pırıl pırıldır; mihrabı da yerindedir. Yine de bugün artık kusura bakma anneciğim- geçen hafta BKM konserleri çerçevesinde sahnede izlediğimiz Ajda Pekkan’ın pes dedirten, taş gibi seksapelinden háliyle "biraz" uzaktır...
Ama kim değil ki tabii di mi? O da var...
Ajda’nın eski bir şarkısından alıntı yapacak olursak: Gözün(müz) aydın, olanlar oldu sonunda... 10 yılın ardından, orijinal bir Ajda albümüyle başbaşayız: (Ben aslında o gördüğün) Cool Kadın (değilim)...
Albümün çıkış şarkısı olarak belirlenen, güftesi Sezen Aksu’ya bestesi Can Algeç’e ait Vitrin’in klibini de ilk kez o akşam, sahnede izledik. Klip, Benetton reklamlarının da yönetmenliğini yapmış olan ve İtalya’da yaşayan Murat Gönüllü yönetiminde, 35 kişilik bir ekiple, 16 mm. filmle çekilmiş.
Ajda Pekkan’ı, biri sakin (Anna Oxa havasında), diğeri çılgın (Madonna’nın Ray of Light klibindeki gibi desek?) iki suretiyle izliyoruz klipte. Aralarda meyve aranjmanı, oyuncak bebek, kelebek görüntüleri...
Deli olduğunu haykırdığı yerlerde saçını başını yolmacasına deliren bir Ajda Pekkan, insanı kıpraştırmadan şurdan şuraya bırakmayan şarkısını söylüyor:
"İçime attım ne varsa / Anlamaya çalıştım herkesi / Aşkı da sevdim kavgayı da / Anlatamadım ki / Hiç korkmadım çelişkiden / Onaylanmayan ilişkiden / Ne çoğaldım övgüden / Ne azaldım yergiden / Hiç korkmadım yasaklardan / Korunmadım tuzaklardan / Kalktım güvenli kucaklardan / Hep denedim / Bilerek göstermedim / Kendimi sakladım görmeyi bilenlere / Vitrinime değil, iklimime gelenlere / Deliyim aslında Allah’ına kadar deliyim / Kalbimi vereceğim aslımı görenlere..."
TEYP ALERJİSİ
Allah biliyor ya, Ajda Pekkan’ın tüm dönemlerine bayıldığımı söyleyemem. Hiçbir zaman "ölümüne" Süperstar, Diva fanı filan olmadım. Hatta dönem dönem, kimi şarkılarından, albümlerinden, hállerinden ve özellikle beyanatlarından fena hálde gıcık kaptım. (Ayrıca, meselá Harun Kolçak gibi, ekranda ve sahnede dans etmemesinin kesinlikle daha hayırlı olacağını düşündüğüm birkaç sanatçıdan biridir. Bu düşüncem, dönem dönem değişmez, her daim bákidir.)
Geçen yıl, Ajda Pekkan’ın televizyona yapacağı bir sohbet programı için bir röportaj gerçekleştirmiştik. Günün büyük bir kısmını birlikte geçirmiştik. Çekimden kalkıp birlikte modacısına gitmecesine... Ajda Pekkan’dan gelmesi muhtemel "enteresan" tavırları ve acayip cümleleri beklerken ne görelim?
Son derece espritüel, hakikaten matrak, afacan kız telaş ve tavırlarında bir kadın. Teyp açıldığında ne hikmetse daha basmakalıp laflar eden...
Kendisi de söylemişti zaten. "Ben, bu gördüğün benim" demişti, sonra teybi işaret edip; "Bu ama açıkken, otomatikman (burada kendisi için kullandığı kelimeyi anmayayım ama inanın epey acımasız bir şeydi) başka bir şeye dönüşüyorum" diye eklemişti.
Benim kefaletimin ne kadar hükmü vardır bilemem ama şahsen kefilim: Ajda Pekkan terennüm de ettiği üzre, vitriniyle değil, iklimiyle müşerref olduğunuzda hakikaten o gördüğünüz cool kadın değil. Sahnede? Had safhada cool ve bu şahane bir şey.