Paylaş
Fotoğraf: İbrahim MAŞE
Bu haftaki röportaj konuğum Mersin Ortadoğu Hastanesi sahibi Doktor Engin Şahin… Konumuz sağlık sektöründeki eksiklikler, ülkeye kazandıracak açıklıklar… Bölgeye yapılan uluslararası havalimanı ve Mersin Çamlıbel Sağlık Eğitim Vakfı olarak Ortadoğu Üniversitesi’ni kurma hedeflerini konuştuk…
Hem sosyal anlamda hem de tıp sektöründe kendini kanıtlamış bir isim Engin Şahin…
Engin Şahin kimdir?
1975 Malatya doğumluyum. 1992 yılında Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezunum, Aile Hekimi Uzmanıyım. 2 sene devlette çalıştım, 1 Haziran 2003 yönetmenliğinin faaliyete girmesiyle 9 Eylül 2003 yılında Adana’da Türkiye’nin ilk Özel Tıp Merkezini açmış, Emekli Sandığı ve bakmakla yükümlü oldukları anlaşmayı yapmış ilk tıp merkezi sahibiyim. Özel Hastaneler Derneği’nin kurucu üyesiyim, TÜGİAD Yönetim Kurulu Üyesiyim. Adana’da bulunduğum yıllar içerisinde de Ticaret Odası’nda sağlık sektörü olarak meclis üyeliğim vardı. 15 senedir de sağlık sektöründe hastaneler, tıp merkezleri, görüntüleme merkezleri ve Türkiye’de Güney’de ilk defa Fizyomed olarak Fizik Tedavi Dal Merkezini kurmuş doktorum.
Çocukluk hayali mi doktor olmak?
Rahmetli annemin isteği üzerine doktor oldum. Fakülteyi bitirdikten sonra 2 yıl yaptım, sonra yapmadım.
“Tıp doktoru değil de sektörde ticari anlamda iş insanı olarak devam etmek istiyorum” kararı hangi aşamada çıktı?
Annem şeker hastasıydı, onun bir doktor oğlu olsun diye okudum.
“Zaman zaman keşke uzmanlık alanı yapsaydım” demediniz mi?
Hiç düşünmedim. Sağlık sektörünü bir ihtisas alanı düşünün, ben ticari ihtisas yaptım.
Peki Mersin Özel Ortadoğu Hastanesi ne zaman kuruldu?
2011 Ocak ayından beri benim yönetimimde faaliyette.
Var olan bir hastane miydi?
Toros Hastanesi olarak vardı. O yıllarda Adana Ortadoğu Hastanesi’nin Yönetim Kurulundaydım ve Hakim Hissedarıydım. 2011 yılında Adana’dan ayrılıp, Mersin’de bu hastaneyi alıp Mersin Ortadoğu Hastanesi olarak tek başıma devam ettim.
Kaç yataklı bir hastane?
Aldığımda 50 yataklı, 3500 metre karelik bir hastaneydi, 2013 yılında 5000 metrekare kapalı alan olarak 100 yataklı hale getirdim. 2011 yılından bu yana da bu hastanede 6000 bin Bypass, 40 bin anjiyo yapmışız.
Doktorlarınız kim?
Doç Dr. Mehmet Metin, Aytaç Vural, Tuncay Parmaksız. Burası 2011’den beri bölgedeki Kardiyoloji ve Kardiyovasküler alanında önce çalışmış bir hastanedir.
Kadın doğumda da sanırım yoğun bir sayınız var?
Sağlık Bakanlığı istatistikleriyle son 2011’den 2017’ye kadar %100’ün de üzerinde bir dolulukla çalıştık.
Şimdi kaç bölüm var?
Branş sayımız artı. 48 doktor var. 2015 Ekim ayında alınan ön izinle medikal onkoloji, radyasyon onkoloji, nükleer tıp izinleriyle yeni bina yatırımına başladık. Şimdi de 5000 bin metrekareden 15500 metrekareye çıktık.
7 senede bu evreye gelmek, hızlı ve riskli bir büyüme değil mi?
Yooo hayır, abartı bir büyüme değil. İyi bir kadro ile bunlar çok normal büyüme. Genel yoğun bakım konusunda reanimasyon tarzında çalışıyoruz, en ağır hastayı kabul ediyoruz. Ağır hastayı kabul edecek teknik alt yapıya sahibiz. Bizim için hastanın ağır olması veya hastanın üniversiteye sevk edilmesi gibi bir durum söz konusu değil.
Bir hastanede Eks oranın çok fazla olması halinde sağlık bakanlığı hastaneye incelemeye alıyor mu?
Standart sapmanın dışına çıktığınız zaman tabii ki incelenebiliyor. Hastane enfeksiyonu mu var, bir hata mı var gibi. Çok şükür biz bugüne kadar bunu yaşamadık. Özellikle kardiyovasküler cerrahi ameliyat konusunda oranımız Türkiye’nin üzerinde. Bu tamamen iyi bir ekip olması, iyi organize olması.
Sohbetimiz sırasında onkoloji bölümünden bahsettiniz. Mersin’de tek özel hastane siz misiniz bu alanda?
Özel hastane olarak tek faaliyet gösteren hastane evet biziz.
Çocuk onkolojisinde?
Çocuk Onkolojisine giremiyoruz çünkü Sağlık Bakanlığı’nın yan dalların ruhsatlarında kısıtlamaları var. Üniversite hastaneleri ve şehir hastanelerinde yürütülmesi konusunda bir kararı var. Yoksa bugün sağlık bakanlığından izin alabilmiş olsam kemik iliği transplantasyonu bile kurarım.
“Bölgenin sağlık turizminde 2 milyar dolar kazancı olur…”
Peki bu izinler verilmeli mi?
Tabii ki verilmeli. Hem vatandaş için verilmeli hem de 2019 yılında Çukurova Uluslararası Havalimanı açılacak, bugün İstanbul’daki hastaneler büyük bir atılım, büyük bir kazanç içerisinde. Ve bu Türkiye’nin kazancı... Sağlık turizmindeki her gelen 1 Dolar, Türkiye’nin öz sermayesi. Biz bir şey üretip ithal edip onu geri satmıyoruz. Biz sadece doktorluğumuzu, emeğimizi Türkiye’ye kazandırıyoruz. 8 milyar dolar gibi bir sağlık turizmi pastası var.
Peki bölge olarak bu dilimde tahmini oran ne olur?
Akdeniz bölgesinin, Çukurova Havalimanıyla sağlık sektörü konusunda 2 milyar dolardan aşağı ciro yapmaması gerekiyor. Bunun içinde özellikli özel hastanelere ihtiyacımız var yani özel hastanelerimizin kalitesinin artmasına ihtiyacımız var.
"İFLAS YOK..."
Bölgede sağlık turizmi olarak adım atıldığından bu yana bölgede ilerleme var mı?
Var tabii. Bunu sadece Adana olarak değil, Gaziantep’ten tutun, Adana Hastaneleri ve Mersin’i de dahil edersek bölgenin ciddi potansiyeli var. Tek sıkıntı havalimanının olmaması. Hastaların ulaşımını rahat sağlayabildiğimiz anda hem turizm anlamında hem sağlık anlamında biz birçok alternatif sunabilecek kapasitedeyiz. Yani bölgedeki özel hastanelerin SGK’lı hastalara bakmakla yükümlü olarak adlandırmamalıyız. Yani buradaki 1 doların kıymetini bilmek zorundayız. Bu 1 dolar bizim emeklerimiz sayesinde Türkiye’ye gelen bir para.
Yani bölgenin de devletten beklentisi olmayacak, kendi kendini kalkındırıp istihdam da yaratmış olacak sanırım?
Tabii… Yani sağlık turizminde 2 milyar dolar gibi bir hedefi önüne koyulduğunda ve bu hedef gerçekleştirildiği takdirde bu çok büyük bir kazanç.
Peki size gelelim “Mersin Ortadoğu Hastanesi iflas bayrağını çekti” sözleri ne kadar doğru, gördüğüm kadarıyla yatırımlar hızla devam ediyor?
Keşke bu konuda haklı çıkmasaydım. Son bir buçuk yıldır, finans sektörü fonlama konusunda yatırımcılara evet yeterli desteği vermek durumunda değil. Biz de yaklaşık 60 milyon gibi bir yatırımla 100 yataktan 220 yatağa çıkıp, onkoloji, radyasyon onkoloji yatırımlarını, yeni doğan yoğun bakım yatırımlarını, genel yoğun bakım ve cerrahi yoğun bakım yatırımları alanında bu kadar kapasiteyi arttırmış ve bu yatırımı tamamlamış durumundayız. Ve A Grubu bir hastaneyiz.
Buraya kadar her şey güzel, sonra ne oldu?
Finans sektörünün fonlama kabiliyetinin azalmasıyla geri ödemeler konusunda yatırımda olan bir şirketin minumum 2 yıl gibi bir geri ödemesi döneme ihtiyacı var. Biz süreyi yakalayamadığımızdan kaynaklı, yani yatırımı yeni tamamlamış bir insanın bu süreyi kullanamaması onun nakit akışını sıkıntıya veriyor. Ve böyle iflas etti gibi yaygaralar ortaya atılıyor. Maalesef memleket meselesi, iflas edene sevinilir. Ben burayı kendi yerim gibi görmüyorum, bu Mersin’ine yapılmış bir yatırımı. Mersin’de böyle bir yatırımın kaybedilmiş olmadı mesela Mersin Özel Doğuş Hastanesi örneği kapatılması, ruhsatsız hale gelmesi kimsenin kazancı değil ki. Burada 440 kişinin çalıştığı bir yer düşünün. Böyle bir yerin kapanmasının hakkaniyeti üzülmektir.
Yani?
İflas yok. Hükümetin çıkardığı yasadan yararlandık. Bankalarla yeniden yapılandırma sürecine girdik ve gayet de sağlıklı ilerliyor. Yatırım yapmış, istihdam sağlayan işletmelerin hayatta kalmasını sağlayan bir yasa. Faaliyetlerimizi durdurmadık hala da devam ediyoruz. Rekabetten kaynaklı böyle bir algı yaratılması, çamur at izi kalsın gibi durumların kimseye faydası olmaz.
Kaldı ki finans sektöründeki sıkıntılar sadece sağlık sektörünü etkilemiyor?
Aynen, sağlık sektörü dışındaki tüm sektörlerde sıkıntı var. Ama bu ülke bizim, mücadeleye devam edeceğiz, istihdamı korumaya devam edeceğiz, çalışacağız. Geleceğe de umutlu bakıyoruz. Türkiye’de verilen sağlık hizmeti Avrupa ve Amerika’dan daha üst seviyede veriliyor.
“Şehir Hastanelerinden rahatsız değiliz…”
Ki Atatürk boşuna dememiş “Beni Türk Hekimlerine emanet edin” diye değil mi?
Kesinlikle… Ben Münih’de sağlık yatırımı yapmaya gittim. Mersin Ortadoğu, Adana’da Bülent Özülkü’nün hastaneler, Medline gibi Adana’daki hastaneler dâhil oradaki hastanelerden çok daha iyi.
İflas söylentilerinden sonra istifa edenler oldu mu?
Oldu…
Tekrar başvuru yapsalar alır mısınız?
Geldiler zaten.
Onayladınız mı gerçekten bu başvuruları?
Evet. Benim ticari kimliğimde böyle bir olay yok. Bizim için çalışanlarımız kıymetli. Her yeni gün bir fırsattır, inşallah sağlık sektöründeki, sağlık bakanlığının özel hastaneleri desteklediği dönemlere kavuşuruz. Çünkü özel hastaneler bu ülkenin yatırımı. Bu yatırımların geriye düşmesi bu ülkeye kazanç sağlamaz. Mesela şehir hastanelerin yapılması bizim için bir övünç, şehir hastanelerinden rahatsız değiliz sadece kamu özel ayrımında özelin de varlığının hissedilmesinden yanayız. Yoksa şehir hastanelerinin sıra beklemeden daha konforlu ortamlardan vatandaşın yararlanmasından biz de mutluyuz.
“Normal doğum sadece bir günün değil 40 yılın meselesi…”
Merak ettiğim bir bölüm var. Hastanelerde bu kadar sezaryen oranının yüksek olması doktor kaynaklı mı yoksa hastadan dolayı mı? Ben doğum dönemimde normal doğuma teşvik eden doktor arayışına girmiştim mesela…
Bakanlığın hem yönetmelikleriyle hem de hastane olarak zorunlu olmadıkça istemiyoruz. Normal doğum isteyen kadın sayısı az. Bu konuda da normal doğumun sağlıklı olduğunu, sezaryenin zorunlu olmadığı sürece tercih edilmemesi konusunda eğitimler verilmesi lazım. Bu bir günün değil 40 yılın meselesi.
Neden? Normal doğumdan korkulması annelerin anlattığı hikâyeler mi?
Bu da olabilir ama sadece vatandaşın tercihinin suiistimal edilmiş olması. Eskiden kadın doğumcu sayısı azdı, sezaryeni yapıp diğer doğuma hemen geçelim gibi bir mantıkla suiistimaller başladı. Sonra bir nesil buna yöneldi. Bilinçlendirme kampanyaları başlatıldı. 40 yıllık sorun için mücadele etmek lazım. Mersin Ortadoğu Hastanesi olarak Sağlık Bakanlığı’nın bu anlamda yapacağı her kampanyayı biz de destekliyoruz ve eğitimlere varız.
Peki, hem hastane hem de Engin Şahin olarak… “Bu süreçte şöyle bir ders aldım, bu olayı da asla unutmam…” dediğiniz bir şey var mı?
İşimize odaklanmak. Sağlık sektöründe çalışıyorsak işe odaklanmak gerektiği konusunda böyle bir dersim var ama başka pişmanlığım yok. Çünkü biz kendi hatalarımızın dışında Türkiye’deki yaşanmış ve bir bütünün sıkıntılarını paylaşıyoruz.
“Halı altına süpürerek sorunlar çözülmüyor…”
İşinize odaklanamadınız mı?
Tabii ki odaklandık ama odaklanmaktan kastım, sorunlarla mücadele edebilmek için biraz daha performans gösterilmesi gereken zamanda onu göstermek gerekiyor. Yani halı altına süpürerek sorunlar çözülmüyor. Biz asla işimizin başından ayrılıp, gidip terk etmedik. Bizim yaşadığımız sıkıntının kaynağı sadece biz değiliz, çevresel faktörler. İnşallah bu çevresel faktörlerden ülkece kurtuluruz.
Güney Doğulu bir ortak dahil olmuş hastanenize, doğru mu?
Satmak, ortak dâhil etmek gibi bir şey asla düşünmedik, şehir efsanesi şeklinde dolaşan bir söz bu. 15 senedir bu sektördeyiz ve ortalık düşünmedim. Düşünseydim Adana’daki hastaneden ayrılmazdım. Türkiye’nin sıkıntılı sürecinde yatırım yaptık, yatırım yapan bir konumda olduk. Etkinlenme sebepleri…
Son olarak eklemek istedikleriniz neler?
Her yeni gün bir fırsattır, biz çalışmaya devam edeceğiz. Yatırımı tamamlamış, A grubu bir hastaneyiz. İlerleyen dönemlerde de Mersin Çamlıbel Sağlık Eğitim Vakfı’nı kurmayı düşüyoruz. Mersin Ortadoğu Hastanesi olarak da amacımız üniversiteleşmek. Vakıf üniversitesi kurma konusunda Mersin’de böyle bir yatırımımız var, inşallah en yakın zamanda da bu çalışmalara başlayacağız.
Ne zaman?
3 yıl içerisinde inşallah üniversite kurup, üniversite hastanesi olacağız.
Burada mı?
Mersin’de ama bu binaya ek değil. Bu binayı sağlık uygulama hastanesi olarak kullanıp Mersin sınırları içerisinde de Mersin Çamlıbel Sağlık Eğitim Vakfı olarak yapacağız. İnşallah Mersin’e bunu kazandıracağız.
Paylaş