Paylaş
Fotoğraf: Ayfer Gümüş
Mesela erken erişim programlarını anlattı. Kansere iyi gelen bilimsel çalışmaları yapılmış ilaçların durumlarını… Türkiye’de bu ilaçların ruhsat alım süresi ve ruhsat almadan “Erken erişim” e başvurma detaylarını konuştuk…
Buyurun beraber devam edelim…
Öncelikle biraz sizi tanıyabilir miyiz?
2 yıldır Adana Acıbamdem Hastanesi’nde görev yapıyorum, aynı zamanda Acıbadem Üniversitesi’nde de öğretim üyesi olan bir iç hastalıkları ve tıbbi onkoloji uzmanıyım. İşim kanserin teşhis, tedavisi, tedavinin diğer bölümlerle birlikte koordineli bir şekilde yürütülmesi ve sistemik tedavisi. Kemoterapi, akıllı molekül ilaçlar, immunoterapi yöntemleri kullandığımız yöntemler.
Neden kanser oluruz?
Kanser genetik bir hastalıktır. Anne babamızdan gelen bozukluklar, çevresel etkenler nedeniyle sonrada ortaya çıkan genetik yapımızda bozuklukların DNA’mızda birikmesi sonucu normal hücrelerden bir kısmı kanser hücresine dönüşür. Çevresel etkenler; sigara, alkol, obezite, hareketsiz yaşam, virüsler, bakteriler…
Beslenme ile de bir ilişkisi var mı peki?
Evet, var. Yüksek kalorili, yüksek miktarda yağ içerikli, fazla tuzlu, iyi saklanmamış, tütsülenmiş ve ızgara yiyecekler kanser riskini arttırır. Bu tür yiyeceklerin miktarını olabildiğince azaltmakta fayda vardır. Günde 5 öğün sebze meyve yemek, az kalori beslenmek yani gereğinden fazla tüketmemek kanser açısından koruyucudur. Her öğünde mutlaka salata, yeşilliğin yenilmesinde ama ekmeği ve diğer karbonhidratlı besinleri kısmakta fayda var.
Peki kanserden korunmak mümkün müdür?
Belli şeylere dikkat ederek kanserlerin yarısından engellenebileceği düşünülüyor. Sigara içmemek, alkol almamak, egzersiz yapmak, sağlıklı beslenmek, güneşten doğru yararlanmak, bazı virüs ve bakterilere karşı aşılama veya bunları tedavisi kanser gelişimini engeller. Ayrıca erken teşhis ve tarama yöntemlerini kullanmak bazı kanserlerin erken evrelerde yakalanarak daha kolay ve başarılı yöntemlerle tedavisini kolaylaştırır.
Sağlıklı beslenme önemli ama ömrünce hiç sigara içmemiş, alkol kullanmamış bir insan da kanser olabiliyor? Genetik yapıdan mı?
Hayatında bütün her şeyi doğru yapan bir kişi yine de kanser olabilir. Çünkü genetik yapımızda anne ve babamızdan aldığımız yatkınlıklar var. Bir tarafta genetik yatkınlık, diğer tarafta çevresel etkenler var. Anne ve babamızı seçemiyoruz. Sağlıklı bir yaşam yolu belirlemeyen böyle yatkınlıklara sahip insanların hayatlarının daha erken dönemlerinde kanser olacağını düşünüyorum. Sağlıklı yaşam ile geciktirmek mümkün olabilir. Mesela FAP mutasyonu, Lynch sendromu, Li Fraumeni sendromu, BRCA -I ve -II mutasyonları birkaç örnek. Böyle risklere sahip birisi sigara da içerse kanser geliştirme riskini arttırmış olur.
Kanser vakalarında artış olduğu iddiası doğru mu? Mesela en çok rastlanan kanser türleri nelerdir?
Evet artış var ve önümüzdeki yıllarda daha çok kanserli kişi göreceğiz. Aslında en çok rastlanan kanserler cilt kanserleridir, ancak çoğunluğu sadece iyi bir cerrahi ile halledilir. Bu nedenle çok istatistiklere yansımaz. En çok problem olanla kanser türleri akciğer kanseri, prostat kanseri meme kanseri, mide kanseri, kalın bağırsak kanserleri.
Peki umut veren tedavi yöntemleri var mı?
Bilimsel tedavi yöntemleri ile kanserin tedavisi hem daha az yan etkili hem de daha başarılı. ileri kanserli hastalarda yaşam süresi uzuyor ve hatta bazı kanserlerde tıpkı bir hipertansiyon gibi “kronik bir hastalık”’a dönüşme süreci yaşanıyor.
Önemli gelişmelerin olduğu söylenilebilir mi o zaman?
Tabii, son 15 yılda 2 önemli gelişme oldu. Biri insan genetik haritasının çıkarılması ve kansere neden olan genetik bozuklukların daha anlaşılarak akıllı molekül ilaçların devreye girmesi ki buna hedefe yönelik tedavi diyoruz.
Yan etkileri diğer tedavi yöntemleri ile aynı mı?
Daha başarılı ve yan etkileri daha az. Örneğin akciğer kanserlerinin %15’inde EGFR, ALK ve ROS1 mutasyonlarından biri bulunuyor. Bu mutasyonları hedeflendiğinizde daha az yan etki ile daha başarılı sonuç elde ediyorsunuz. Diğeri kanserin bağışıklık sisteminden korunma yöntemlerinin aydınlatılmaya başlanması. Şimdilerde kanserin bağışıklık sistemi üzerinde yarattığı baskıyı ortadan kaldıran immunoterapi yöntemleri, aşı diyebiliriz, pozitif sonuç vermektedir. Bu tür yöntemler klasik kemoterapiden daha iyi ve uzun süreli sonuç vermektedir.
Türkiye’de bulunmayan ve ya henüz ruhsat almamış bir kanser ilacına ulaşıp kullanmak mümkün ve de doğru mudur?
Ülkemizde ruhsat almamış ilaçlara birkaç türlü ulaşmak mümkün. Biri endikasyon dışı onaya başvurarak, özel izin alıp daha sonra yurt dışında Türk Eczacılar Birliği ve yurt dışından ilaç getirme ruhsatı almış bazı firmalar araçlığı ile getirtilebilir. Bu yöntem her zaman çalışmıyor. Sağlık Bakanlığı her başvuruya olumlu yanıt vermeyebilir.
Peki onayı verdi, SGK bu ücreti ödüyor mu?
Ödemiyor. Diğer erken erişim programları. Bir ilaç kanser tedavisinde başarılı olmuşsa ülkemizde belli aşamalardan ve görüşmelerden geçerek ruhsat alıyor, bu süreç de 2-3 yılı bulabiliyor. Bu dönemde bir süre ilaç firmaları Sağlık Bakanlığı’nın onayıyla erken erişim programları açıyor ve hastaya bu ilaçlar ruhsat aşamasına kadar ücretsiz veriliyor. Diğer bir seçenek ilaç geliştirme ve klinik araştırmalara dâhil olmak. Bir maddenin ilaç halini alması için kontrolü çalışmalarda mevcut standartlardan daha iyi olduğunu göstermesi lazım. Ülkemizde birçok üniversite, eğitim araştırma hastaneleri bu tür programlara dünyanın ileri gelen kanser merkezleri ile birlikte dâhil. Orada hangi tedavi yapılıyorsa ülkemizde de o tedavi araştırmalara gönüllü olan hastalarda uygulanıyor. Bu tür çalışmalar; Sağlık Bakanlığı’nın onayı ve denetimi ile gönüllü bireyin sağlığı ve çıkarı öncelikli olmak kaydıyla uluslararası standartlarda yürütülüyor.
Bu tür çalışmalara dâhil olanların artı bir avantajı var mı?
Ruhsat almada 4-5 yıl öncesinde erişebiliyorlar. Bu tür çalışmalar “klinik araştırmalar yönetmeliği ve uluslararası Helsinki Deklarasyonu çerçevesinde yürütülüyor. Benim babam da kanser hastasıydı ve böyle bir çalışmanın taramasına dâhil olmuştu. Uygun bulunsaydı onun için en iyi tedavi o zamanın şartlarında o çalışma içinde olmak olacaktı.
Son olarak eklemek istedikleriniz neler?
Şimdi en yeni çalışmaların sunulduğu American Soceity of Clinical Oncology Kongres’ine tüm ülkedeki tıbbi onkologlar olarak gidiyoruz ve yukarda bahsettiğim birçok çalışmanın sonuçlarını orada öğreneceğiz. İnşallah hastalarımız için çok iyi sonuçlar ortaya çıkar.
Paylaş