Paylaş
Fotoğraf: Sude UÇAROĞLU – DHA
Bu haftaki röportaj konuğum İyi Pamuk Uygulamaları (İPUD) Yönetim Kurulu Başkanı ve aynı zamanda Ulusal Pamuk Konseyi Yönetim Kurulu Üyesi, Uluslararası Pamuk Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Leon Piçon. Konumuz “İyi pamuk uygulamaları”
İyi Pamuk Uygulamaları şartları arasında bulunan maddelerden benim için en önemlisi de “Kadın-erkek eşitliği, iş güvenliği ve iş sağlığının önemsenmesi”
Tarım işçiliğinde kadın-erkek aynı işi yaparken kadının erkekten az kazanması çok da adil bir sistem değil maalesef…
İyi pamuk uygulamalarındaki bölgesel oranlarda Çukurova Bölgesinin üretimle aynı oranda olması ve ilerleyen zamanda bu uygulamaya teşviğin de verilmesiyle beyaz altın eski parlak günlerine dönecek gibi görünüyor.
Leon Piçon kimdir?
1967 İstanbul doğumluyum. 1989 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi İşletme Mühendisliği bölümünden mezun oldum. 1989 yılından bu yana da tekstil sektöründe çalışıyorum. 1999 yılından bu yana da pamukla ilgi çalışıyorum. Kayseri’de bulunan Orta Anadolu firmasının Pamuk Satın Alma Direktörüyüm. Aynı zamanda Ulusal Pamuk Konseyi Yönetim Kurulu Üyesi, Uluslararası Pamuk Birliği Yönetim Kurulu Üyesi ve İyi Pamuk Uygulamaları Derneği’nin (İPUD) Yönetim Kurulu Başkanıyım.
Öncelikle “İyi Pamuk Uygulamaları” nedir?
Sürdürülebilir pamuk tarımını ifade ediyor.
Kriterleri neler?
Pamuk tarımında ilaçlamanın doğru şekilde yapılması, sulamanın doğru şekilde yapılması, toprak sağlığının uzun vadede korunması, doğal yaşama saygılı ve doğal yaşamı koruyan bir süreç olması. Bu süreçten üretilen elyaf kalitesinin en iyi noktaya getirilmesi ve insana yakışır iş prensibiyle üretim süreçlerinin devam ettirilmesi.
Son madde iş güvenliği ve iş sağlığını mı içeriyor?
Aynen öyle. İnsani gerekler, kadın erkek eşitliği, çocuk işçi kullanılmaması ve örgütlenme hakkının verilmesi.
Bakanlığı da kapsıyor mu?
Maalesef henüz bakanlıkla ilgisi yok. Bakanlık nezdinde tanınmış bir şey değil. IPUD’un Türkiye’deki stratejik ortağı ve yetkili lisanslama merci Better Cotton Initiative (BCI) bütün dünyada pamuk üreten ülkelerin zaman içerisinde sürdürülebilir tarıma dönüşmesi için var edilmiş bir kurum. 21 ülkede faaliyet gösteriyor, bunlardan biri de Türkiye.
Devlet desteği olmadan bu çalışmayı yapmak daha zor değil mi?
Devleti bu konuda harekete geçirmek çok zor olduğu için yurt dışındaki bu inisiyatif özel sektörler tarafından başlatıldı. Levi’s, H&M ve Marks&Spencer gibi uzun bir liste var, büyük markaların katkısıyla başlatılmış bir şey. Ve bizim gibi onlara kumaş satan üreticilerin, üretimde kullanmamızı istedikleri bir düzen bulunuyor.
Tarım Bakanlığı bölgesel teşvik verirken üzerine de sürdürülebilir pamuk politikası uygulanırsa üretimde, üretim kalitesinde ve satışta nasıl bir verimlilik elde edilmiş olur?
Talep yaratılarak arttırmak isteniliyor.
Ne zamandan beri sürdürülebilir pamuk ön planda?
2008 yılından beri. Türkiye’de de 2013 yılından bu yana uygulanıyor.
2013 yılından bu yana neler yaptınız? Ne gibi avantajlar sağladı?
2011 yılından beri daha Türkiye’de hiçbir şey yokken BCI’nin Yönetim Kurulu Üyesiydim. “Türkiye’de bunu yapalım” fikri oradan doğdu. Bizim de müşterilerimizden böyle bir talep geldi. Biz onu yurt dışından bulabilirdik ama Türkiye’de neden olmasın fikriyle temasa geçtik. Türkiye’de böyle bir platform olmadan bu işi yapamadığımızı görünce UPK’ya gittik onun görev alanına girmedi, başka bir yere gittik yine aynısı olunca. 2013 yılında İyi Pamuk Uygulamaları Derneğini kurduk ve o yıl ilk saha çalışmalarını yaptık.
Hangi bölgelerden başladınız?
Türkiye’de pamuk tarımı yapılan bütün illerde neredeyse var.
Son yıllarda Adana’nın beyaz altın dediği pamuktaki sorunu kanayan yarası. Sürdürülebilir pamuk uygulamalarıyla pamuk üretiminde artış var mı?
Hayır, bu pamuğun kendi politikası ve çok farklı değişkenlere açık. Bu sadece onun bir parçası. Türkiye’de pamuğu zora sokan, konumuzla ilgisi olmayan bir şey... Türkiye’de mısır ithalat sırasında yüzde yüz otuz fon uygulanıyordu. Bu şu anlama geliyor; dışardan mısır getiremiyorsun, vergisi var. Türkiye’de mısır üreticisini koruyorsun. Başka hiçbir ürüne koruma yok, diğer bütün ürünler yurtdışından vergisiz gelebiliyor. Mısır üretmek ve yüksek fiyattan satmak Türkiye’de çok kolaylaştı, o yüzden de pamuk üretici mısır üretimine başladı.
Şimdi bu sistem de sanırım değişiyor öyle mi?
Aynen. Mısırı eskisi kadar korumuyorlar, pamuk eskisinden daha çok rağbet görmeye başlıyor.
Geçtiğimiz yıl pamuk için anti damping sorunu vardı. O sorundan sonra mı yerli pamuğa rağbet oldu?
Hayır, onun çok az bir etkisi oldu. Sadece Amerika’dan ithal edilen pamuklar için %3 gibi bir oran vardı.
Devletin sürdürülebilir pamuğa teşvik vermesi için herhangi bir girişimleriniz var mı?
Bir konuda teşvik isteyebilmek için öncelikle bir çalışma sunmanız gerekiyor. 3 sene önce dünyada tanınmıyorduk, herhangi bir pamuk toplantısında da son konuşmacı olarak çıkıp konuşurduk ve insanlara çok havada bir şey geliyordu. Bugün geldiğimiz nokta çok çok ileride. Geçtiğimiz hafta Adana’ya gelip sadece bu konuyu konuştuk. Bakanlığın nezdinde de daha görünür bir hal almaya başladı.
Peki bu sürdürülebilir pamuk uygulamasını uygulayan çiftçiye ekstra teşvik olacak mı?
Talebimiz bu yönde. Çiftçiye verilen teşviğin bir miktar fazlası verilirse pamuk tarımını dönüştürüp, devletin bütçesinden de sosyal anlamda yükü kaldırmış olacağız. Bir takım eğitimler de vererek onlara katkıda bulunuyoruz.
Sürdürülebilir pamuk uygulamasının 2020 yılı hedefindeki %30’luk oran sadece Türkiye için mi geçerli?
Hayır, BCI’ın kendi uzun vadeli hedeflerinde dünya pamuk üretimi için geçerli bir oran.
Türkiye için oran nedir?
2016 için %4 gibi bir oran var.
İyi bir oran mı peki?
Çok az.
Bölgesel oranlar nasıl peki?
Türkiye, çok büyük bir pamuk tüketim merkezi bu üretimden daha önemli... Yani dünyada pamuğu işleyen ülkeler arasında iyi bir sırada. İPUD’un Türkiye için 2020 hedefi, Türkiye pamuk ekim sahalarının %20’sini kapsamak. Eğer bunu yaparsak Türkiye’de hem pamuğun kalitesini hem de Türkiye’de faaliyet gösteren sanayicilerin uluslararası markalara vereceği hizmet sırasında Türkiye’den rahatlıkla pamuk tedarik edebilmesini düşünüyoruz hem de bütün bölgenin çocuk işçiden arınmasını veya ilaçlama konusunda daha bilinçlenmesini, çevreye daha saygılı üretim sürecine geçmesini hedefliyoruz. Türkiye için istediğimiz çerçeve bu.
2016 için %4’lük bir oran var dediniz. %4’lük oranın içerisinde hangi bölgenin üretimi daha fazla?
Önemli bir soru bu. Türkiye’de Better Cotton lisanslı pamuğun %48’i Ege’de. Ege’nin pamuk üretimindeki payı %25. Yani orada Better Cotton çok yok. GAP’ta lisanslı pamuk bütün Türkiye’deki lisanslı pamuğun %36’sı. Hâlbuki orası bütün pamuk düşünüldüğünde %60’ı yani GAP’ta daha da büyüyebiliriz. Çukurova, Türkiye’nin %15’ini kapsıyor. Lisanslı pamuk üretiminin de %15’i bu bölgede gerçekleşiyor.
Çukurova yüzde yüz verimlilik mi göstermiş oluyor?
Üretim oranıyla paralel gidiyor.
GAP’ta daha geride kalınmasının sebebi “Kadın-erkek eşitliği, iş güvenliği ve iş sağlığı” prensibi mi?
Evet, düşünün Türkiye pamuğunun %60’ını temsil ediyor ama bu maddeden dolayı yavaş büyüme söz konusu.
İşsizlik oranı bu kadar yüksekken bu madde ile şartlanınca çalışan kadın oranını düşürmez mi?
Kadın erkek aynı sayıda çalışsın şartı değil. Burada amaç kadın da erkek de aynı parayı kazansın. Maalesef erkekler, kadınlardan daha fazla kazanıyor ama yaptıkları iş yükü aynı! Çocuklar da çalıştırıyor. Çocukları istemiyoruz dediklerinde aileler de tepki veriyor.
Denetimler nasıl?
3 kademeli denetim söz konusu.
Son olarak eklemek istedikleriniz neler?
Netice itibariyle bunun yaygınlaşması ancak Tarım Bakanlığı’nın konuya sahip çıkması ve çiftçiyi bu konuda maddi manevi yüreklendirmesiyle olur. Altını doldurmak mümkün bir şey…
Paylaş