Paylaş
Geçtiğimiz Çarşamba Kadınlar Günü’ydü… Ziyapaşa’nın sokakları fena hareketliydi… Nasıl güzel şenlendirmişler… Bando takımları, yürüyen heykel kadınlar, anneler, askerler vardı… Emekçi kadınlar vardı…
Mesela bu Kadınlar Günü etkinliklerinin birinde bir kadının hikâyesini dinledim… O kadar etkileyici ki “Kadın isterse her şeyi yapar” diyor insan, hem de en sıfırdan! Hayali bankacı olmak ama şartlar öyle ilerliyor ki!!!! Hayali olan o meslek için banka kapısından içeri adım atıyor fakat banka hizmetlisi olarak! Yıllarca orada canla başla çalışırken eğitimine devam etmeyi ve kendini geliştirmeyi de ihmal etmiyor… Ve şimdi bir işyerinde Yönetici olarak iş hayatına devam ediyor! Bu Emel Kostal’ın hikâyesi…
Ayşe Çalıkantürk, soyadı gibi o da çalışkan bir kadın hem de fena renkli, şen kahkahalı… “Ne düşünüyorsunuz Kadınlar Günü için?” dedim… “Kadın mıyım erkek miyim ben bilemedim!” dedi. Sadece gözüne baktım, hiçbir şey diyemedim…
Sonra başka kadınlarla da muhabbet ettim… Zeynep Apaydın, Bahar Topuz, Nermin Sönmez… Onların da duygu ve düşünceleri var…
Buyurun hep birlikte okuyalım;
(Emel Kostal)
Emel Kostal kimdir, biraz sizi tanıyalım?
Adanalıyım 35 yaşında, evli 2 çocuk annesiyim. Lise mezunuyum ve lise dönemlerinde bankacı olma hayalleriyle Çukurova Üniversitesi’ndeki bir bankanın şubesinde staja başladım…
Hikâyeniz de oradan sonra mı başlıyor?
Aynen öyle… Bankacı olma hayalimi herkes biliyordu, bankadaki servis yetkilimiz o bankanın bir şubesinin açılacağını, kendisinin de oraya tayin olacağını söyledi. Bana da “o şubeye hizmeti alınacak, bu fırsatı değerlendir” dedi.
Sonra?
O dönemlerde staj yapanlar bankaya alınabiliyordu. 1999 yılı mayıs ayında personel alımı gerçekleşti. Başvuru yapmak üzere servis yetkilimiz ile birlikte bölge müdürlüğüne is başvurusu için CV bıraktım. 18 yaşını doldurmadığım için kabul etmediler. Lise mezunlarının alındığı son başvuruydu.
İyi vazgeçmemişsiniz?
Maddi Sartlar nedeniyle çalışmaya devam etmek durumunda kaldım. Bu arada Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde Bankacılık-Sigortacılık Bölümü’nden uzaktan eğitime başladım. Yine büyük bir talihsizlik lise ve 2 yıllık okul mezunları için operasyon destek elemanı olarak alım sadece İstanbul şubeleri içindi. Ailemden ayrı kalmayı göze alamadığımdan ve talihsizliklerden dolayı artık benim de bankacı olma isteğim yok olmuştu.
Çevrenizdekiler bunca olumsuzluklara ve sizin çalışkanlığınıza azminize ne diyordu?
Birlikte çalıştığım müdürlerim, mesai arkadaşlarım ve kardeşim benim bu işe çok fazla olduğumu çok daha iyi yerlerde olabileceğimi benden daha çok telaffuz ediyorlardı. 1999-2015 Hayatimin en önemli kaybını yaşadığımı biliyordum.
Neden kayıp? Belki de en önemli çıkış için bir başlangıç olmuştur? Ki hikâyenizi dinleyince öyle de olmuş!
Ben kayıp diyorum ama tırmanış olabilir… Birlikte çalıştığım müdürüm, her yeni bir iş arayışına girdiğimde bana yardımcı olmak yerine onore ediyordu.
Hem iyi hem kötü bir şey diyebilir miyiz buna?
Ben 3 kişinin yapabileceği işi tek başına yapan biriydim. O da sadece onore edip “Bunca işi tek başına yapan elimdeki bu personeli neden başka bir yere göndereyim” diyerek arayışlarımı sonlandırıyordu.
Kayıp düşüncesine dönelim mi?
Aslında başka bir pencereden bakınca kayıp değil azmin zaferi. Erken yaşta iş ve evlilik hayatım oldu. Fedakâr bir yapım var benim. Aileme destek olup, kardeşimin de okumasına yardımcı olup bir bankada yönetici olmasına küçücük de olsa katkı sağlayabildim. Kayıp dediğim zaman da aslında fikir, düşünce gücü, bakış açısı, yaş olarak büyüdüm. O halde kayıp demeyelim başlangıç diyelim.
Sonra?
Çok daha iyi yerlerde daha verimli çalışabileceğimi düşünüyordum ve artık bir şeyler yapmam gerektiğini düşündüm ve 16 yıllık çalışma hayatımın sonunda 2015 Mart ayında son verdim. Neyle karşılaşacağımı bilmiyordum! Hayallerimi gerçekleştiremedim fakat daha iyi yerlerde daha iyi Sartlarda daha verimli çalışabileceğime inanıyordum.
Başka iş yapmak hiç aklınızda yok muydu? Madem orası olmuyor deyip vazgeçebilirdiniz?
Ev yemekleri üzerine butik bir yer açmayı planlarken bir anda bana hayatin büyük bir hediyesi olan Estelite kurucularıyla tanıştım. 2015 yılı Nisan ayında yeni işime başladım. Çok iyi çalışma arkadaşlarım ve çok iyi kurucularımız vardı. Azmimi ve özverili bir şekilde çalışmamı fark eden kurucularım sayesinde elimden geleni yaparak bende sayelerinde kendimi buldum. Bankacılık sektöründe yöneticilik hedefime ulaşamadım ama şuan da bu merkezde Yönetici pozisyonunda görev aldım.
“Herkes iş yapar, önemli olan en iyisini yapmak” mıdır asıl çıkış noktası?
Evet, özveriyle çalışmak, başarının adımlarını ve hedefe ulaşmanın noktası olduğunu düşünüyorum. Tabii ki güzel insanların yanında çalışmanın tadının tartışılmaz olduğunu da belirtmek isterim.
Bir kadın olarak takdir edilmek nasıl bir şey desem?
Tabii ki çok güzel… Öncelikle ailem… Sonra Dr. Mustafa Can Eren, Dr. Gizem Geylani ve Dr. Dilek Şire Eren’e destekleri konusunda onlara minnettarım.
Kendinizi geliştirmek için neler yapardınız?
Her zaman planlı programlı ve sistemli bir şekilde büyük bir özveriyle çalışmayı, hatta doğru olan hakkıyla yapmayı hedefliyorum.
Son olarak başarmak isteyen, hedefleri olan kadınlara ne söylemek istersiniz?
Başarı bir yolculuktur, bitiş noktası değildir. Tırmanmadan asla çıkış yapılamaz… Hiçbir şeyde pes etmemeliler, nerede olurlarsa olsunlar hedefe elindekilerle de ulaşabilirler…
***
Ayşe Çalışkantürk
Neden “Erkek miyim kadın mıyım bilmiyorum!” dediniz?
Ayşe Çalışkantürk: Bilmiyorum çünkü yıllardır hem kadın hem erkek işi yapıyorum. Kocam da banka müdürüydü ben de. İki çocuk doğurdum, büyüttüm. Eşim vefat etti, ben çalışmaya devam ettim. Şimdi 2 torunum var onları büyütüyorum.
Ne zaman emekli oldunuz?
Daha çok yeni… Bu saate kadar hepppp çalıştım! Atatürkçüyüm! İyi ki böyle bir kadınım, çalışan, üreten, kendi ihtiyaçlarını kendi giderebilen! Benim kocam vefat edeli 20 yıl oldu,20 yılda iki oğlumu büyütüp, evlendirdim! Şimdi de kendi emeğimin karşılığı ile yaşıyorum. İnsanın kendi kazandığı parayı harcaması, o paranın kıymeti gerekten çok önemli.
***
Zeynep Apaydın
Ülkemizdeki kadınların günlük hayatta olduğu kadar iş hayatında da aktif rol oynamasını çok istiyorum. Çünkü başarılı erkekler kadar başarılı kadınlara da ihtiyacımız var, eğer izin verilirse kadınlarımızın erkeklerden çok daha büyük işlere imza atabileceklerini inanıyorum. Bunun yanında tabii ki kadınlarımızın çok daha kutsal bir görevleri daha var, Annelik. Kadınlarımız Eğer iş hayatı ile anneliği dengeli bir şekilde götürebilirse o zaman çok ama çokkk başarılı işlere imza atabilirler. İşte burada biraz da eşlere görev düşüyor, eğer erkek işten arta kalan zamanında eşine her konuda destek olursa, kadın evinde de iş hayatında da çok daha başarılı olur. Güçlü kadın, güçlü anne demektir ve buda güçlü bir toplum demektir!
Bahar Topuz:
Üreten kadın, toplumda dimdik ayakta duran kadın olmak çok önemli... Bütün kadınların üretmesi, çalışması var olması, kadına şiddetin son bulması, çocukların güzel bir dünyada yaşaması en büyük dileklerimden
Nermin Sönmez;
Biz kadın olmayı başarırsak, evimizde huzura, mutluluğa sevgiye kavuşuruz. Bir yuva her şeye değer! Her günümüzü kadınlar günü yapalım.
Paylaş