Adana İşi…

Fotoğraf: Özer Yorguner

Taşköprü, Büyüksaat, Portakal çiçeklerinden magnetler, küçük heykeller yapmışlar. Yine Adana tasarımlı tshirtler yapmışlar… Adana kasketi, Adana şalvarı… Adana yeleği ve içinde köstekli…

Daha da üretime devam ediyorlar, magnetleri bir de Şırdan’laştırmışlar… Maskotlar da üretimde…

Geçen gün bir ortamda Efsun’un konuşmasına kulak misafiri oldum. Kadın soruyor; “Şalvarın bedenleri var mı?” Efsun’da ona “Yok büzdürünce Small, lastiği açınca da XL oluyor” diyor, işte böyle doğal bir kadın Efsun…

Buyurun birlikte okuyalım…

Seni tanıyana tanımayana kendini nasıl tanımlarsın?

Kilis doğumluyum, liseyi bitirene kadar ailemle Kilis’te yaşadık, lise bitti Adana’ya yerleştik. Annemin kuaför salonu vardı, annemle çalışıyordum, kuaför olayım dedim ama hiç o mesleği istemedim. Şuanda baya baya kuaförlük belgelerim filan var.

Peki aklında ne vardı?

Akılda hiçbir şey yok, kuaförlük hiç yok. Ama yazmayı, okumayı severdim… Gazetede çalışan bir arkadaşım vardı, enteresan gelirdi. Dizilerdeki gibi mahallede bir kız vardır gazetecidir, gizemlidir filan. Arkadaşım da gazetede sekreterdi, beni işyerine götürdü tanıştırdı hemen işe başladım. Muhabirlik de yapıyordum, reklamcılık da. Sonra yerel radyolar açıldı hemen oraya geçtim. Ardından da kısmet oldu Şevket Ertem hocamın da destekleriyle Ak Ajansı kurduk daha sonra Radyo Seyhan’ı kurduk. Şuanda bu ikisiyle devam ediyorum.

İnişli çıkışlı dönemlerde annen hiç “Bak beni dinleseydin elinde mesleğin olurdu” diye söylenmedi mi?

Hiç demedi. Annemle babam genç kızlık dönemimde ayrıldı. Annemle beraber büyüdük, yaşadık. Özgüvenim çok iyidir, girişimcilik ruhum da gayet iyidir, ben bunları annemden alıyorum. Annem bana hiç “Dur” demedi. “Koş” dedi. Ben normalde sıradan bir reklamcıyım, ticaret yapan kadınım. Ama anneme göre ben Milletvekili olmalıyım. Kuzguna yavrusu şahin görünürmüş ya aynen öyle herhalde. Çok güvendi, inandı. O benim en büyük değerim ve mirasımdır.

Annenin seni görmek istediği yer, senin aklında var mı? Siyasete girmeyi düşünüyor musun? STK’larla başladın zaten…

Evet, STK’ların içindeyim hatta ukalalık algılamasınlar ama STK’ların içinde ola ola doktora yaptım resmen. Ama siyaset gibi bir düşüncem yok. Kitaplardan okuyarak da öğreniyorsunuz ama STK’ların içinde olmak apayrı. Çok teklifler alıyorum diye şımarıklık yapmayayım ama gerçekten teklif alıyorum.

Mesela hangi parti?

Kimisine göre kesin Ak Partiliyim, kimisine göre MHP’liyim, kimisine göre kesin CHP’liyim… Bana göre ben hiçbirisiyim… Ben kendimi oralara ait hissetmiyorum.

Benim gördüğüm Efsun çok aileci, çok esprili, dalgacı bir kadın. Köşene çekilip hiç ağlamaz mısın? Hiç “Ne yapacağım ben!” demez misin?

Çok sık ağlarım! Film izler ağlarım, yazı okurum ağlarım, birisine duygu dolu mesaj yazarım oturur ona ağlarım. Bu daha çok duygulanmak… Fakat yakınlarımızın ölümleri hariç acı bir haber aldığımda önce bunun bir çaresi var mı diye bakarım. Arkadaşlarım çok iyi bilirler ki beni teselli etmek zorunda kalmazlar, ağlayıp zırlamam. Ağlayıp kendimi bıraktığım zaman çözüm üretemem. Ben insanların tesellilerini kendi kendime içten yapıyorum. Belki de hayat şuana kadar dayanabileceğim acılar verdi. Şehit haber aldıkça gülmekten utanıyorum mesela.

Son yıllarda sanki daha farklı bir ön plandasın gibi… Ne oldu?

Valla neyle ilgili bilmiyorum ama belki olgunlaşma denilebilir. Bir de neyle ön planda olduğun önemli. Ben son zamanlarda sosyal medyada kendimi geri plana çektim. “Bugün buradayım, bugün şuradayım, bugün günün rengi şu” derdim. Ama şimdi yaptığım iş ile ön plandayım!

Nedir şimdi bu “Adana İşi” nasıl ortaya çıktı?

Bir şey olsun, kendi markam olsun istiyordum. Bugüne kadar başkalarının markalarını ön plana çıkarmak için uğraşıyordum. Adana İşi, Efsun’un icat ettiği bir şey değil, bu herkesin olması gerektiği konusunda hemfikir olduğu bir konuydu. Işıldayan fikir… Ekip ve para gerekiyordu. Kendi yağımda kavrulan biriyim. Ak Ajans ortaklarımdan da izin alarak kendi markamı yarattım. Az bütçe ve krediyle bu işe giriştim.

Hayırlı uğurlu olsun… Gidişatı nasıl?

Gayet iyi, çok hızlı koşmuyoruz, sakince yavaş yavaş ilerlesin istiyorum. Şimdi 4 aylık bir bebek. Tanınırlıkta gayet iyi noktada… Kent markayı kabul etti diyebilirim.

Üretimi kim yapıyor?

Birçok ürünümüz Adana’da üretiliyor. İstanbul, Ankara ve Konya’da da üretim yerlerim var. Terzi, heykeltraş ustaları var, yani bir sürü kişilerle iç içeyiz.

Kaç çeşit ürün var?

20 ürün. Bunun da alt dallarıyla beraber yaklaşık 100 çeşit.

Yeni ürün planlaması var mı?

Evet var, özellikle magnetlerle ilgili şuanda bir çalışmamız var. Hani biz bir büyük albüm çıkardık akabinde de single’larımız çıkacak. Yaz albümü, yılbaşı albümü gibi.

Mağaza açacak mısınız?

Hayır, bayiliklerimiz var. Kalkıp da bir mağaza açalım düşüncemiz yok.

Ekipte kimler var?

Yrd. Doç. Dr. Burak Nakıboğlu pazarlama ve marka strateji geliştirmede, Pelin Öker basın ve sosyal medya ilişkisi, Bahadır Özsüt pazarlama ve kurumsal satış, Betül Kavak müşteri ilişkileri, Fuat Kavak finans ve muhasebe, Özgür Dedeoğlu ve İlter Kayas ürün ve grafik tasarımları, Özer Yorguner fotoğraf ve film prodüksiyonu.

Son olarak eklemek isteklerin neler?

Bu röportajda şu müjdeyi verebilirim Adana işi’nin ticari değil ama bir kültür hizmeti olacak. Mesela Adana deyince aklınıza geliyor? Hepimizin aklına mizah geliyor. Konu ne olursa olsun mizah geliyor. Odak grup görüşmeleri yaptık, Adanalı diyor ki; “Evet Adana’yı tanıtırken mizahı kullanın ama şiddet gibi bizi farklı tanıtan aslında biz olmayan konularla lütfen Adana’yı tanıtmayın. Ya da aksanımızı, şivemizi yanlış kullanmayın.” Adana’yı diğer şehirlerden ayıran en büyük özelliği mizah… Hiçbir şehirde bu kadar mizah yok. O yüzden isim tescili filan yaptık, Ekim ayında Adana’nın bir mizah dergisi olacak…