Yaşananlar

Dursun GÜNDOĞDU

HELAL OLSUN

TARİH; 10 Kasım... O günkü yazım, ‘‘Zengine lojman’’ başlıklı bir yazı...

‘‘Güzellik gibi, zenginlik de gelip geçici oluyor bazıları için’’ demişim ve şunları yazmışım;

‘‘Birileri, mal, mülk, para edinmek için çalıp çırparken, birileri de, babadan kalma alınteri ile kazanılan serveti bir çırpıda yok ediyor. Tıpkı bir Antalyalı gibi...’’

Ve, o yazının bir yerinde de, birinin bana söylediğini şu satırlarla aktarmıştım;

‘‘Şimdi, Ankara'da ve çok perişan... Öyle perişan ki, Antalya'ya gelmek istiyor ama oturacak ne evi var, ne kiralık ev tutacak kadar parası... Dayalı döşeli bir lojman sağlamak için çabalıyoruz.’’

Sonra yazıyı şöyle bitirmişim;

‘‘O perişan birini çok iyi tanıyorsunuz. Yakında ismini, cismini Hürriyet Akdeniz'in değişik sütunlarında göreceksiniz. Peki, ismini vermeyecektim, bunu niye yazıyorum. Yarın, bir gün adını bu gazete sütunlarında okursanız, şok olmayın diye...’’

GÜN GELİP ÇATTI

Evet, o gün böyle demiştim.

Ve, zaman gelip çattı. Bugünkü Hürriyet Akdeniz'den bu kişinin kim olduğunu öğrendiniz.

Yener Ulusoy...

Bir zamanlar kartal olan Ulusoy...

Malının, mülkünün hesabını bilmeyen adam...

Bu adam ki, Turgut Özal ile birlikte ANAP'ı Türkiye'de kuran 30 küsur kişiden biri...

Ama, gelin görün ki, bu kişiye sahip çıkmak CHP'li bir belediyeye kaldı...

Helal olsun...

Ey, ANAP cenahı... Türkiye'yi kurtarmaya soyunan sizler... Önce, kurucunuza sahip çıkın, biz kendi başımızın çaresine bakarız...

Sakın ola ki, Yener Ulusoy'a, ‘‘Hoşgeldiniz’’e gitmeyin...

Çünkü, komik kaçarsınız...

Zamanla yarış

Şu iş ne zaman düzelecek bilmiyorum. Posta idaresi yine işi gevşetti anlaşılan...

Benim şikayetim şu; postaya verilen davetiyelerin geç gelmesi... Bu posta işi, bazen beni şaşırtacak kadar hızlı, bazen de bir kaplumbağa hızını aratacak kadar yavaş...

Misal; İstanbul'dan ayın 12'sinde gönderilen bir mektup 16'sında elime ulaşıyor. Ehhh, 4 gün sonra ama yine de iyi... Amaaa, Isparta'dan ayın 8'inde verilen bir gönderinin bana ulaşması için geçen süre tam 8 gün... Tıpkı, Süleyman Demirel Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Lütfü Çakmakçı'nın davetiyesinde olduğu gibi... Antalya Devlet Opera ve Balesi solistleri ve piyanist Marvida Hüseyinova'nın, ‘‘Gençlik Konseri’’nin davetiyesi bana 8 günde ulaştı. Davetiye Cumartesi geldi, konser bir gün önce Cuma imiş... Isparta-Antalya arası karayoluyla taş çatlasın 1.5 saat... Postacı beyler, 8 günü 24 saatla çarptığınızda 192 saat ediyor... 192 saat bir mektubu elinizde tutma keyfiyetini kabul etmem mümkün değil.

Hadi, mesai saatlerini dikkate alalım diyelim... O da ediyor 64 saat... Bu kadar süre içinde 1.5 saatlik yoldan gelen bir posta yerine ulaştırılamaz mı?..

Peki, zamandan bihaber sadece posta idaresi mi?..

Geçenlerde, Turkcell'in bir gazete ilanını gördüm, tam evlere şenlik... Bilmem ne sistemine geçmişler, o sistemle ilgili abonelerini uyarıyorlar güya... Ve, ‘‘Bu uygulama Kasım'da başlayacak. Ama, biz sizi bir an önce uyaralım istedik’’ gibisinden bir not var ilanda... Uyanın da balığa gidelim Turkcell'ciler... Aralık bitiyor neredeyse... Kasım mı kaldı?..

Her iki kurumun işi de iletişim... Zamana en çok duyarlı olması gereken iki kurum...

Ama, lütfen, biraz daha dikkat...

İşte bu kadar

Son zamanlarda Lara'ya hiç gittiniz mi?.. Özellikle de Fener'den Sera Otel'e kadar olan bölgeye...

Oralarda yaşayanlar çok eziyet çekti ama yapılanlar o eziyete değmiş. Hele, Ofo Otel'in önündeki yol harika olmuş. Ortadaki refüj biraz küçük kalmış fakat görüntü mükemmel... Tam Avrupai bir yol olmuş.

Muratpaşa Belediye Başkanı Süleyman Evcilmen, koltuğuna oturur oturmaz, işe yıkımlarla başlayınca korkmuştum. Bu nereye kadar gidecek diye... Şimdi görüyorum ki, başkan zor olanı seçmiş, yani yapmayı...

Lara, Antalya'nın modern yüzü olma yolunda hızla ilerliyor. Başkan hızını kesmez ise çok kentin örnek alacağı bir bölge olacak.

Tebrikler başkan...

Ünlü sözler

‘‘İnsanın vatanı için yalan söylemesi bir vatanseverlik sanatıdır. Buna diplomasi denilir.’’

Ambrose Bierce

dgundogdu@hurriyet.com.tr

TELEFON: (0242) 340 38 38