Paylaş
Dağ taş senfoni
Ah Kadir ah...
Nedir bu Filiz-Fikret Otyamlar'ın, Edip Akbayram, Hüseyin Turan'ın, Işıl-Nebil Özgentürkler'in, Coşkun Aral'ın, Hasan Subaşı'nın, Musa Seyirci'nin, Avni Aker'in, Havva Akgöz ve bendenizin senden çektiği...
Önce Nemrut'un çakıllı dik yokuşuna, şimdi de Toroslar'da kurulu Arykanda'nın kuş uçmaz kervan geçmez yamaçlarına tırmandırdın bizi...
Ah Kadir ah...
ELAZIĞLI ZULMÜ
Nedir bu, Gürer Aykal ve öğrencilerinin papyonlu, smokinli dağdaki Vivaldi maceraları... Sevgili Kadir Dursun, nedense hep, senfoniyi dinleyen bir Elazığlı'nın, ‘‘Elazığ, Elazığ olalı böyle zulüm görmedi’’ dediğini yazarlar... Oysa, ben şunu bilir, şunu söylerim; aslında, sırtlarında müzik aletleriyle dağ taş tırmanan Antalya Devlet Senfoni Orkestrası'nın elemanları seni tanıdı tanıyalı böyle zulüm görmedi.
Nedendir bilmem, Vivaldi'nin Mevsimleri dendiği zaman, senin sayende olacak, aklıma artık sporun çeşitli dalları geliyor. Sorarım sana... Konser için seçtiğin dağlara bizi çıkarken, yaptığımızın dağcılıktan, inerken yaptığımızın ise kayaktaki slolomdan ne farkı var ki...
Fikret Baba ile Edip Akbayram'ın atlı sporla haşır neşir olmaları Vivaldi ve senin yüzünden değil mi?.. Edip Akbayram'ı Arykanda'da at üzerinde hayranlarının uzattığı fotoğraflara imza atarken gördüm...
SIRADA CİRİT
Anlaşılıyor ki, hedefi; yakında at üzerinde cirit atmak... Bugün imza, yarın cirit... Neden olmasın... Şaka bir yana, cumartesi gecesi Arykanda'da çocuklar gibi şendik... Gözlemelerimizi yiyip, ayranlarımızı içtik... Ardından ellerimizde şarap kadehleri antik tiyatroda Vivaldi dinledik... Tırnaklarını tırmık, avuçlarını kürek olarak kullanan arkeologların 30 yılda ortaya çıkardığı tarihi tiyatroda önce plaketler dağıtıldı.
Maddi, manevi emeği geçen hiç kimse unutulmadı... En çok alkışı bizim Fikret baba aldı... Bir de Prof. Dr. Cevdet Bayburtluoğlu... Arykanda'yı teriyle yumuşattığı toprağın altından çıkaran bilim adamı... Konser boyunca herşey çok güzeldi.... Her ne kadar senfoni dinlemeye çocuk getirilmeyeceğini bilmesekte, cep telefonlarını açık unutsakta, dedikodu yapmayı Vivaldi dinlerken bile ihmal etmesekte herşey çok güzeldi... Gürer Aykal, konukları bu konularda uyarırken elden bırakmadığı nezaketi ve üslubu ile mükemmeldi o gece...
İYİ PAZARLAMACI
Bence, herşeyden öte, mükemmel olan oraya gelenlerdi... Tek tek isim isterseniz yok... Kıcasa; siz, biz, hepimiz... Hele, o teri toprak kokulu köylülere ne demeli... Konser boyunca çıt çıkarmadı çoğu... Arykanda'nın özeti şu; Bizim Kadir Dursun, yine bir ilke imza attı... Sanat adına, tarih adına, turizm adına öyle güzel bir iş becerdi ki sormayın... İnanın, kutuplarda buzdolabı mağazası açsa veya Ekvator'da soba pazarlasa, kesin iş yapar...
Sen ne iş yaparsın ?
Güzel bir olayı çirkinleştirmekte üzerimize yok... Bana yar olmayan, başkasına da yar olmasın hikayesi...
Misal; Arykanda'daki senfoni... Güya, Vali Ertuğrul Dokuzoğlu, program öncesi makamına çağırdığı kültür, turizm müdürleri ile vakıf ve dernek başkanlarını dinlemiş. Sonra, orada bulunan organizatör Kadir Dursun'a dönüp şöyle demiş; ‘‘Herkes hazırlıklarını tamamlamış. Peki, sen ne iş yaparsın?’’
ALMIŞ SAZI ELİNE
Bizim İbrahim Akkaya, Ekspres'teki köşesinde bunu yazmış. Sonra da, bu cümleden yola çıkarak almış sazı eline... Vay efendim, bu tür organizasyonlarda neden hep tercih edilen Kadir Dursun Production oluyormuş. 17 Haziran'daki Arykanda'da kaç kişi olacakmış. Kendilerini entel ilan edenlerle bölge insanlarının dışında kim gelecekmiş Arykanda'ya...
Bunların cevabını sana en iyi cumartesi Arykanda'ya gidenler verir herhalde sevgili İbrahim... Gazeteyi arayıp, o gün orada olanları, oraya kimlerin geldiğini sevgili İbrahim'e bi zahmet söylerseniz sevinirim.
Şimdii, gelelim vali beyin, ‘‘Herkes hazırlıklarını yapmış. Peki, sen ne iş yaparsın?’’ sorusuna... Bu soruya bir soruyla karşılık vermek lazım. O da şu; Devletin kültür müdürü, turizm müdürü, kaymakamı işi gücü bırakıp Kadir'in işini, yani organizatörlük mü yapmalıydı?.. Kapı kapı dolaşıp sponsor mu aramalıydı?.. Matbaa matbaa dolaşıp davetiye mi bastırmalıydı?..
Sevgili İbrahim, Aspendos Opera ve Bale Festivali'ni örnek vermiş yazısında... Ama, bilmiyor ki, devletin o dev organizasyonu bile 7 yıl önce Oğuzhan Özenci ve Avni Aker'in şirketi Aktif üstlenmişti.
CİDDİ İDDİA
Hepsi bir yana, devletin parasının hortumlanması iddiası bir yana... Çok çok ciddi bir iddia bu...
Eğer, Kadir Dursun beni yanıltmıyorsa, (Ki, eminim) bu işte devletin tek kuruş payı yok... Aksine devletin kazancı çok... Çünkü, maliyeti binlerce dolar tutan davetin sahibi Vali Ertuğrul Dokuzoğlu görünüyor. Sayın validen ricam... Bu işte, devletin hortumlanacak kadar maddi bir katkısı varsa, lütfen bildirin. Bu köşede yazmaya hazırım.
Uyanık Mumcu !
Turİzm Bakanlığı, bizim Kadir Dursun'a iyi bir oyun oynamış. Arykanda için 500 milyon lira vereceğim demiş, organizatörün hazırlattığı davetiyelerde, broşürlerde, afişlerde ve dahi gazetelerde bir güzel reklamını yaptırmış.
Sonraaaa, ‘‘Havada bulut, sen 500 milyonu unut’’ vaziyeti ortaya çıkmış. Ödenek isteği müsteşardan (!) dönmüş. Anlayacağınız, sevgili Kadir'in devletten tek beklentisi yarım milyar umudu da böylece sönmüş.
Merak ediyorum. Turizm Bakanlığı, tanıtım fonundaki paraları böyle bir etkinlik için harcamayacak da ne yapacak?..
Herhalde turşusunu kuracak.
Erkan Mumcu'nun bakanlığı bunu yaparken, kabine arkadaşı İstemihan Talay'ın Kültür Bakanlığı'nın işi sahiplendiğini duyunca sevindim... Konaklama giderlerini ödemek için bakanlık elini cebine atmış...
Ünlü sözler
‘‘Başarının sırrı, uğraşılan konuya hakim olmakta gizlidir.’’
B. Disraelli
dgundogdu@hurriyet.com.tr
TELEFON: (0242) 340 38 38
Paylaş