Paylaş
Günümüzde kadınlar erkeklere göre estetikteki trendleri daha çok takip ediyor. Bahar mevsimine girdiğimiz şu günlerde, vücudu yenileme ihtiyacı da artıyor. Bahar mevsimi, hem erkeklerin hem de kadınların aynaya daha çok baktığı, hoşnut olmadıkları konuları belirleyip biz estetikle uğraşan hekimlere sık başvurduğu bir dönem aslında. Bu dönemde en sık yaptırılan estetik işlemlerin başında göz estetiği geliyor. Çünkü göz kapaklarındaki düşüklük, kadın erkek ayırt etmeden yaşlılık belirtisi olarak karşımıza çıkıyor. Yüze üzgün, depresif, çökkün, bıkmış bir ifade veriyor.
GÖZ ÇEVRESİNDEKİ DOKU FITIKLAŞIYOR
Gözkapağı sorunları sıklıkla kilo alıp vermekle, belli bir yaşla derinin esnekliğini kaybetmesiyle ortaya çıkıyor. Gözün etrafındaki yağ dokusu, dışarı doğru fıtıklaşarak torbalaşıyor. Ayrıca gözün etrafında mimik hareketleriyle birlikte ince kırışıklıklar oluşuyor. Görme problemi olan kişiler, etrafı daha net görebilmek amacıyla gözlerini kısarak bakıyor. Bu da göz mimiklerinin çok fazla kullanılmasına neden olarak kırışıklıkları artırıyor. Açık havada çalışan kişilerde de güneş ışınlarının rahatsız edici etkisiyle daha fazla kırışıklık oluşuyor. Bazı kişilerde deri sarkmaları kişisel birtakım özellikler nedeniyle daha fazla oluyor. Genetik yapı, ‘kapaklı yapılar’ olarak adlandırılan bu özel gözkapağı tipindeki insanları yaratıyor. Kolajen lifleri kendini bıraktığından bu durum ortaya çıkıyor. Bütün bunlarla deri fazlalığı oluşuyor. Derinin fazla olan kısmını çıkarmak gerekiyor.
GÖZKAPAĞINA LAZER İLE ESTETİK
Üst gözkapağındaki sarkmaları önlemek amacıyla yapılan ameliyatlarda, fazla deri ve kas dokusu, yağ dokusuyla birlikte çıkarılıyor. Ancak burada çok hassas bir cerrahi müdahale uygulamak gerekiyor. Bu ameliyatlarda gözün anatomik yapısını bozmamaya büyük özen gösteriyoruz. Ameliyat sırasında germe işlemi değil toparlama işlemi yapıyoruz. Çünkü gözkapağı gerginliğe toleranslı bir bölüm değildir, orijinal yapı bozulur, göz açık kalır. Orada gevşemiş olan bir yapı vardır. Yağ dokusunun fıtıklaşmasını önleyen yapıları sağlamlaştırıp sıkılaştırıyoruz. Deri sağlamlaştırma işleminden sonra gözkapağını dikiyoruz. Bu dikişin de gözün çukur kısmında kalacak şekilde planlanmasına büyük özen gösteriyoruz. Yarım milimetre fazla çıkarılan ya da göz kapağını yarım milimetre aşağı çekecek bir hareket tüm göz yapısını bozacaktır.
Bir başka alt göz kapağı ameliyatı yapma şekli de göz kapağının iç kısmından artmış fıtıklaşmış yağ tabakasını almak, dıştaki deri dokusunu sıkılaştırmak için bu bölgeye lazer uygulamaktır. Bu yöntemi son 10 yıldır kullanıyoruz. Göz kapağında torbalar olsa da deri elastikiyeti güçlü olanlara yapılır, buradaki gevşek yapıyı sıkılaştırmak amacıyla lazer kullanmak gerekiyor. Bu yöntemle gözün şekli hiçbir şekilde değişmeden eski göz yapısıyla ameliyat sonrası sonuca ulaşması hedeflenir. Bunun da bir dezavantajı var. Bu çeşit lazerler kullanıldığında iyileşme sürecinde kızarıklık ve renk farkı oluşabilir. Kapatıcı makyaj ile bu izler gizlenebilir ve hasta sosyal yaşamına dönebilir.
GÖZ TORBASI ALINSA DA 8-15 YILDA TEKRARLAYABİLİR
Göz torbaları zaman içinde tekrar eder ama kiminde 8 yıl, kiminde 15 yıl gibi bir süre olabilir. Bu ameliyat sırasında zaman içinde gözkapağının her iki tarafındaki bağların da gevşemesi söz konusu olabilir. Eğer göz kapağının yan bağlarının bulunduğu yerde gevşeme varsa, göz yapısını bozmamak için bu yapının da sağlamlaştırılması lazım. Kantopeks dediğimiz bir ameliyat yöntemiyle bu problem giderilebilir. Yapılmazsa, hastanın göz kapağı aşağı doğru hareketlenir. Bunun için gözkapağının yerçekimine direncini ölçen özel bir test yapılır, testin sonucuna da kantopeksi tekniği uygulanabilir.
Reflü hepimizde var
International Hospital Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Sadık Yıldırım:
ınsanların yüzde 60’ı 15 günde bir 3-5 defa reflü yaşıyor. Reflü, fizyolojik olarak hepimizde var aslında. Özellikle yemekten sonra bir miktar reflü olması doğal. Bu reflü, kısa sürdüğünden çok rahatsızlık vermiyor. Ancak fizyolojik reflülerin sayısı ve süresi arttığında, yemek borusunda hasar oluşabiliyor. Bu duruma “Gastroözafagiyel Reflü” hastalığı diyoruz.
Reflü, çocuk, erişkin ve ileri yaşlarda görülebiliyor. Bebeklik çağından itibaren olabiliyor. Küçük bir kısmı kendiliğinden kayboluyor. En sık şu belirtilerle ortaya çıkıyor: Göğsün ön kısmında veya karnın üst kısmında yanma veya ağrı, ağza acı su gelmesi, kronik öksürük, ses kısıklığı, nefes darlığı, daha ileri dönemlerde yemek borusunun alt kısmında oluşan ülserler, yutma zorlukları, darlıklar.
En fazla reflü yapan yiyecek ve içecekler şunlar:
* En çok fast food tarzı çabuk hazırlanan yiyecekler
* Derin yağda kızartılan yiyecekler
* ıçeriğinde yanmış yağ bulunan yiyecekler
* Kafein
* Sigaradaki nikotin
* Çikolata
* Kahve
* Baharat
* Alkol
* Asitli içecekler
Paylaş