Türkiye’ye geç gelen COVID-19

Koronavirüs…

Bilinen ve üzerinde çalışmalar yapılan bir mikrobiyolojik etken. Sığır, köpek, kedi, tavuk ve hayvanlarda enfeksiyonlar oluşturan bu virüsün dünyayı derinden etkileyeceğini kim düşünebilirdi?..
Bu virüs ailesinin bazı tipleri 2002-2003 yıllarında yine Çin’de SARS, daha sonrada MERS adıyla Çin ve yakın coğrafyasında salgın yapmış, bin civarında insanın ölümüne yol açmıştı.

İLK COVID SORUŞTURMASI

Hayvanlarda görülen bu virüsün hayvandan insana, daha sonra da insandan insana bulaşması, bir kaç ay içerisinde de tüm kıtalar da görülmesi, 21. Yüzyılın en büyük Pandemisini oluşturması insanlık için talihsizlik sayılmalı. Ancak yüzyıl önceye, 1918-1920 yıllarına gidip, İspanyol gribinin 100 milyona yakın ölüme neden olduğu hatırlanınca buna da şükür demek geliyor içimizden…

*

Hastalık etkeni olan koronavirüsün hayvan pazarından yayıldığı söylendi.
Yarasa, yılan, çıyan, kedi, köpek hedef gösterildi.
Yarasa yemeseydiniz de bu işleri başımıza bela etmeseydiniz dedik Çinlilere...

COVID KİMİN İŞİ SENARYOLARI

Bazı kesimler virüsün ABD, İngiltere, İsrail, Rusya, Çin işi. Bazıları da bu işte Rokfeller, Rodthshilds, Kapitalist, Siyonist, Mason, Yahudi parmağı olduğunu, kimileri de tüm bu işlerin Bill Gates, Elon Musc, 5G’nin başının altından çıktığını söylüyorlar. Daha ne senaryolar... Benim hocam da, ‘Çocuklar, bu virüs galiba laboratuvardan kaçtı!’ diyor…

*

Ateş, solunum sıkıntısı, öksürük ve grip benzeri belirtilerle zatürre tablosu oluştan, hızla yayılan bu öldürücü hastalığı aralık ayı içerisinde fark eden Çinli bir doktor meslektaşlarını hastalığa karşı dikkatli olmaları için uyardı. Sen misin hekimleri ve halkı uyaran!.. Çin devleti o doktor hakkında soruşturma başlattı…

DİKKAT, ALARM, PANDEMİ

Kasım, aralık ayındayız.
Dikkatler virüs üzerinde toplandı.
İran, Gürcistan, Rusya, Yunanistan, İtalya’da vakalar görülmeye, ölümler bildirilmeye başlandı.
Dünya Sağlık Örgütü - WHO 31 Aralık 2019 ‘da tüm ülkelere ‘Dikkatli olun’ dedi.
Şükür, virüs Türkiye’ye ulaşamadı…

*

2020, Ocak ayı…
Hastane görüntüleri, özel kıyafetli insanlar. Yollarda aniden düşüp ölen insan videoları… Çin kaynaklı haberler aklımızı başımızdan aldı. Koronavirüs değil, COVID-19 demeye başladık.
Televizyonlar, radyolar, gazeteler, sosyal medyanın tek gündemi artık COVID-19‘du. 5 Ocak günü Dünya Sağlık Örgütü tüm ülkelerini ‘alarm durumu’na getirdi.
Şükür, virüs Türkiye’ye ulaşamamıştı…

*

Şubat…

ŞÜKÜR, VİRÜS TÜRKİYE’Yİ PAS GEÇTİ

Türkiye’yi pas geçen virüs Avrupa’nın batısına uzandı, yıkıcı etkilerini Almanya, İspanya ve İngiltere’ye taşıdı.
Garip adam bu batılılar, bilgilerini, sayılarını, olanı biteni açık açık dünyayla paylaştılar…
Bu arada ‘Onlar yaşlılarına bakmıyorlar, ölüme terk ediyorlar’ diye ülkemiz siyasetçileri beyanat patlattılar.
Ülkeler büyük bir acı çekiyor, dünya hızla büyük bir karmaşanın içine yuvarlanıyordu.
Ukrayna, Romanya, Bulgaristan, Suriye ve Irakta da vakalar görüldü. Şükür, virüs Türkiye’ye ulaşamamıştı…

GEN FARKI

Panik her tarafı sarmışken, seyrek sakallı genç bir doçent arkadaş, önce sosyal medyada, ardından televizyonlarda arzı endam eyleyerek, hatta bir gecede üç dört tv’ye çıkarak bilimsel (!) açıklamalar yapıyor; ’Koronavirüs Türklere bulaşamaz, bizim genlerimiz farklı, virüse dayanıklı’ diyordu…
Vay be ne sağlam genlerimiz varmış diye sağa sola hava atmaya başladık bile.
Medyamızda haritalar yayınlanıyor, tüm dünya koronavirüs vakaları ile kıpkırmızı görünürken canım ülkem dünyanın merkezinde bembeyaz duruyordu.
Şükür, virüs Türkiye’ye ulaşamamıştı…

*

Şubat ayını Amerika, Kanada, Fransa, Avusturya’da ki ölümleri izleyerek geçirmeye başladık.
Onların hastanelerinin, sağlık sistemlerinin de gözümüzde beş paralık değerleri kalmıyordu.
Şehir hastanelerimizi de bugünler için yapmıştık!
Şükür, virüs Türkiye’ye ulaşamamıştı…

ÇİNLİ DOKTOR

Çinli doktor maalesef meslektaşlarını uyardığı o hastalığa yakalandı.
COVID-19 sebebiyle 7 Şubat 2020 tarihinde hayatını kaybetti.
Salgını erken fark eden ve uyarılarıyla insanlığa büyük bir iyilik yapan meslektaşım Dr. Li Wenliang‘i saygıyla anıyorum.

11 MART

Mart’ı da ülke olarak zayiatsız geçmeye niyetliydik…
Ama birkaç aydır akciğer hastalıklarına bağlı ölümlerin arttığı, COVID-19 tanısı alan merhumların olduğu dedikoduları duyulmaya başlandı. Hastalık Türkiye’de var mıydı?
Devlet ve Sağlık Bakanlığı ısrarla yok diyordu…
Sosyal medyada haberler kabarmaya başladığında tarihler 11 Mart’ı gösteriyordu. Sağlık Bakanı, COVID-19‘a bağlı ilk ölümün gerçekleştiğini bildirdi.
COVID-19 artık Türkiye’de idi. Ondan sonrası bildiğimiz süreç...
Şükür, virüs Türkiye’ye ulaşamadı diyemedik!

İNSANLIK BİTKİSEL HAYATA GİRDİ

Dünya Sağlık Örgütü 12 Mart günü COVID-19 Pandemisini ilan etti. Hayatımız kısıtlandı. İnsanlık bitkisel hayata girdi.
Dünyada 50 milyondan fazla COVID-19 vakası ile 1 milyon 300 bin civarında da ölüm oldu. Türkiye derseniz, 400 bin COVID-19 vakası ve 11 binden fazla ölüm oldu.

*

İnsan hareketleri, sosyal yaşam kısıtlandı. Yasaklar devreye girdi. Karantina, izolasyon, filyasyon’u öğrendik. Kahvelere gidemiyor, okey bile oynayamıyoruz. Düğün dernek, cenaze, yas işlerini de geçtik.
Yasaklar ve kısıtlılığa alıştık ama halka yasak olan toplantıların siyasi partilere yasak olmamasına alışamadık!
Parti kongreleri serbest, dernek kongreleri yasak!..

*

Her yer ölüm haberleri ile dolu.
Hastanelerde yer yok.
Moralimiz de yerlerde sürünüyor…

SAĞLIKÇILAR ŞEHİT

Pandemiyle en ön saflarda savaşan sağlık çalışanlarının kaybı büyük. 50 bine yakın sağlık çalışanı COVID pozitif…
130 civarında sağlık çalışanımızı yitirdik. Yokluklarını hissedeceğiz. Hepsi şehit oldular. Ruhları şad olsun.

*

Kış mevsimine girerken salgın tüm etkisiyle yaşamı etkiliyor. Sevdiklerimizi elimizden alıyor.
Sağlıklı bir yaşam için;

Hayatı yavaşlatalım, kalabalıklardan sakınalım.
Maske, mesafe, temizlik kurallarına uyalım.